425- BERAET برائة : Temize çıkma. Temizlik, münezzehiyet. Bulaşık ve giriftar olmama. Arî olma. *Huk: Bir davanın neticesinde suçsuz olduğu anlaşılma.

Bu kelime aynı kökten farklı türeyişle: Yaratmak, uzaklaşmak, hıfz ve emanın kesilmesi, şifa vermek, temize çıkmak, kurtulmak gibi farklı mânâlarla Kur’anda muhtelif yerlerde geçer. (9:1) âyetinde geçen beraet kelimesini Müfessir Hamdi Efendi şöyle izah eder:

« بَرَاُ -يَبْرَاُ -بَرائَةُ Bu maddenin asıl mânâsı, Müfredat ve Besair’de beyan olunduğuna göre: “Her hangi bir mekruhtan tafassî ve tebaud” demektir. Kadı Beyzavî, Sure-i Bakara’da فَتُوبُٓوا اِلٰى بَارِئِكُمْ ( 2:54 ) de der ki: Bu terkibin aslı, bir şeyin gayrisinden hâlis olması mânâsındadır ki, ya “hasta marazından, medyun deyninden berî oldu” dedikleri gibi tafassî (halas olmak) tarikiyle olur veya

بَرَاُاللّٰهُ اٰدَمَ مِنَ الطِّينِ gibi inşa suretiyle olur. İlh..

Bu iki mânâ ile de kelime lisanımızda müsta’meldir. Meselâ, “Beraet-i zimmet asıldır” denildiği zaman, ibtidaen inşa suretiyle olan hulûs ve selâmet mânâsı kasdedilir. Cezada cürümden berâet de böyledir. Lâkin deynden berâet bu suretle olabildiği gibi, ibra veya istifa suretiyle de olur ki, bu da tafassî tarikıdır.

Hukukta böyle olduğu gibi bundan me’huz olarak kelimenin bir de hukuk-u siyasiyye ve harb nokta-i nazarından mukarrer ma’nası vardır ki, burada asıl maksud olan da odur. Nitekim Ebu Bekr-i Razi bunu izah ile Ahkâm-ı Kur’anda der ki: “Berâet, kat’-i muvâlat ve irtifa-i ismet ve zeval-i emandır”. Fahreddin-i Razi de tefsirinde der ki: “Berâetin ma’nası, inkıta’ı ismettir.

برئت من فلان ابرأ برائة denilir ki, beynimizde ismet inkıta’ etti, aramızda alâka kalmadı demektir. İlh..” Ve işte burada berâet her hangi bir kerahet-i nekîsadan selâmet ve tebâud ma’na-yı aslîsini mutazammın olmakla beraber, bilhassa ma’na-yı hukukî ve siyasîsi ile hukuk-u düvel ıstılahatında “hal-i harb hudusunu iktiza eden kat’-ı münasebet” demektir.» (E.T.2446)

Yukarı Çık