972- FİRASET فراسة : (Feraset) Zihin uyanıklığı. *Bir şeyi çabukça anlayış kabiliyeti. *Bir kimsenin ahlâk ve istidadını yüzünden anlamak. *Yiğitlik. *Binicilik. (Bak: İlham)

«Firasetin bir nev’i, sebebini anlamadan ve ilham eseri olarak vücuda gelen seziştir. Diğer nev’i ise; kesbîdir. Muhtelif huy ve tabiatları bilmek neticesinde hasıl olur.» (L.R.)

Hadis-i şerifte buyuruluyor ki:

«اِتَّقُوا فِرَاسَةَ الْمُؤْمِنِ فَاِنَّهُ يَنْظُرُ بِنُورِ اللّٰهِ 1 “Yani mü’minin ferasetinden, anlayışından sakınınız. Çünki o, aziz ve celil olan Allah Teala’nın nuru ile nazar eder.” (Bak: 3681.p.)

Feraset iki kısımdır, biri sebebi bilinmeksizin husule gelir. Bu bir nevi ilhamdır. Diğeri de muhtelif tabiatlara vukuf vesilesiyle husule gelir. Bu kesbîdir.

Velhasıl: Kâmil bir mümin kendisi ile muhaverede bulunan kimselerin ruhî hallerini, sözlerinin samimi olup olmadığını pek güzel anlar, ona göre hareket eder.» (H.G.Hadis No: 45)

1H.G. hadis: 45 ve K.H. hadis: 79

Yukarı Çık