3451- SÜFYAN سفيان : Kamus-u  Okyanus, bu kelime için “esami-i ricalden bir isimdir” der, yani mana aranmayacağına işaret eder. Âhirzamanda geleceği ve ümmetin karanlık günler yaşamasına sebeb olacağı sahih hadislerle bildirilen ve şeair-i İslâmiyeyi tahribe çalışan dehşetli ve münafık bir şahıs. “Süfyanîler” ise Süfyan cereyanıdır. İbn-i Cerir-i Taberî Süfyanîlerle alâkalı rivayetleri Cami-ül Beyan’da (34:51) âyeti altında cem’etmiştir. (Bak: Deccal)

3452- “Rivayetler, Deccal’ın dehşetli fitnesi İslâmlarda olacağını gösterir ki, bütün ümmet istiaze etmiş.1 لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّٰهُ Bunun bir te’vili şudur ki: İslâmların Deccal’ı ayrıdır. Hatta bir kısım ehl-i tahkik, İmam-ı Ali’nin (R.A.) dediği gibi demişler ki: Onların Deccal’ı, Süfyan’dır. İslâmlar içinde çıkacak, aldatmakla iş görecek. Kâfirlerin Büyük Deccal’ı ayrıdır. Yoksa büyük Deccal’ın cebr u ceberut-u mutlakına karşı itaat etmiyen şehid olur ve istemeyerek itaat eden kâfir olmaz, belki günahkâr da olmaz.” (Ş.585) (Bak: İkrah-ı Mülci)

3453- Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor:

­اُحَذِّرُكُمْ سَبْعَ فِتَنٍ تَكُونُ بَعْدِى فِتْنَةٌ تُقْبِلُ مِنَ الْمَدِينَةِ وَفِتْنَةٌ تُقْبِلُ بِمَكَّةَ وَفِتْنَةٌ تُقْبِلُ مِنَ الْيَمَنِ وَفِتْنَةٌ تُقْبِلُ مِنَ الشَّامِ وَفِتْنَةٌ تُقْبِلُ مِنَ الشَّرْقِ وَفِتْنَةٌ تُقْبِلُ مِنَ الْغَرْبِ وَفِتْنَةٌ مِنَ الْبَطْنِ الشَّامِ وَهِىَ فِى فِتْنَةُ السُّفْيَانِى

“Sizleri benden sonra vuku bulacak yedi fitneden sakınmaya davet ederim: Medine’den çıkacak bir fitne, Mekke’den çıkacak bir fitne, Yemen’den çıkacak bir fitne, Şam’dan çıkacak bir fitne, şarktan çıkacak bir fitne, garbdan çıkacak bir fitne. Bir fitne de Şam’ın merkezinden zuhur eder ki, işte bu Süfyanî’nin fitnesidir.”2

Bir atıf notu:

-Âhirzaman fitnesinin yaygınlaşan neşir organlarıyla ifsadat-ı umumiyesi, bak: 985.p.

Kitab-ül Feteva-yı Hadisiyye, Ahmed Şehabeddin bin Hacer-il Heytemî adlı eserin 30. sahifesinde ve Kenz-ül Ummal, 14. cild 272. sahifede ve 39639, 39677. hadislerinde ve diğer bazı hadis kitablarında “Süfyan” dan bahsedilir. (Bak: 1000/1. p. sonu)

Evet “rivayetlerde, vukuat-ı Süfyaniye ve hâdisat-ı istikbaliye Şam’ın etrafında ve Arabistan’da tasvir edilmiş.3 Allahu a’lem, bunun bir te’vili şudur ki: Merkez-i hilafet eski zamanda Irak’ta ve Şam’da ve Medine’de bulunduğundan, raviler kendi içtihadlarıyla -daimi öyle kalacak gibi- mana verip “merkez-i hükümet-i İslâmiye” yakınlarında tasvir etmişler, Haleb ve Şam demişler. Hadisin mücmel haberlerini, kendi içtihadlarıyla tafsil etmişler.” (Ş. 585)

3454- Diğer “bir rivayette, “İslâm Deccalı Horasan taraflarından zuhur edecek” denilmiş.4 لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ اللّٰهُ Bunun bir te’vili şudur ki: Şarkın en cesur ve kuvvetli ve kesretli kavmi ve İslâmiyetin en kahraman ordusu olan Türk milleti, o rivayet zamanında Horasan taraflarında bulunup daha Anadolu’yu vatan yapmadığından, o zamanki meskenini zikretmekle Süfyanî Deccal onların içinde zuhur edeceğine işaret eder.

Garibdir hem çok garibdir. Yediyüz sene müddetinde İslâmiyetin ve Kur’an’ın elinde şeref-şiar, barika-asa bir elmas kılınç olan Türk milletini ve Türkçülüğü, muvakkaten İslâmiyetin bir kısım şeairine karşı istimal etmeğe çalışır. Fakat muvaffak olmaz, geri çekilir. “Kahraman ordu, dizginini onun elinden kurtarıyor” diye rivayetlerden anlaşılıyor.” (Ş.596)

3454/1- “Hem büyük Deccalın, hem İslâm Deccalının üç devre-i istibdadları manasında üç eyyam var. Bir günü; bir devre-i hükümetinden öyle büyük icraat yapar ki, üçyüz sene yapılmaz. İkinci günü, yani ikinci devresi, bir senede otuz senede yapılmayan işleri yaptırır. Üçüncü günü ve devresi, bir senede yaptığı tebdiller on senede yapılmaz. Dördüncü günü ve devresi adileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır.” diye, gayet yüksek bir belagatla ümmetine haber vermiş.” (Ş. 587) (Bak: 2305/1. p. başı)

3454/2- Âhirzamanda çıkan nifak cereyanının mahiyetini, Risale-i Nur’un ikazıyla anlayanların, o cereyandan alâkalarını keseceklerini anlatan Bediüzzaman Hazretleri şöyle der:

“Şimdi ihtiyarımızın haricinde onun mahiyeti ne olduğunu, en başta ve en ziyade alâkadar ve en son ondan vazgeçecek adamların ellerine kat’i hüccetler gösteren ve isbat eden Risale-i Nur geçmesi, kemal-i merak ve dikkatle okunması öyle bir hâdisedir ki; bizler gibi binler adam hapse girse, hatta idam olsalar, Din-i İslâm cihetiyle yine ucuzdur. (Ş. 339)

Kur’an (19:82) âyetinde remzî bir mana ile; anarşistlerle, onları yetiştirenler arasında zıdlaşma olacağına bir işaret vardır. (Bak: 3654. p. sonu)

3455- “Rivayette var ki: “Süfyan büyük bir âlim olacak, ilim ile dalalete düşer. Ve çok âlimler ona tabi olacaklar.”

Vel’ilmu indallah, bunun bir te’vili şudur ki: “Başka padişahlar gibi ya kuvvet ve kudret veya kabile ve aşiret veya cesaret ve servet gibi vasıta-i saltanat olmadığı halde, zekavetiyle ve fenniyle ve siyasi ilmiyle o mevkii kazanır ve aklıyla çok âlimlerin akıllarını teshir eder, etrafında fetvacı yapar. Ve çok muallimleri kendine tarafdar eder ve din derslerinden tecerrüd eden maarifi rehber edip tamimine şiddetle çalışır.” demektir.” (Ş.585)

Süfyan ve Deccal’ın kendilerinden daha çok, Süfyaniyet ve Deccaliyet denilen cereyanları ve komiteleri daha dehşetlidir.

Kur’an (27: 48) âyetinde, 9 şerir çete veya çete başlarının şehirde devamlı ifsad edecekleri bildirilir.

Atıf notları:

-Mahkeme kararlarına kadar intikal ettirilen Süfyan mes’elesi, bak: 3841/1, 3841/2. p.lar.

-Rivayette ihbar edilen dine zararlı şahıs hakkında Reis-i Cumhura gönderilen istida zeyli, bak: 396/1. p.

-Süfyan’ın ifsadat ve tahribatı ve büyük Deccal’dan daha şerli olması, bak: 249. p.

-Süfyan ve Mehdi’ye dair olan hadislerin mübhem olmasının hikmeti, bak: 2032. p.

-Süfyan müslümanlar içinde çıkacak, bak: 2036. p.

-Süfyan’ı bildiren alâmet, bak: 1772, 2037 ve 3841. p.lar.

1 K.U. ci: 11  sh: 125 ve Ruh-ul beyan  ci: 8  sh: 197

2 R.E. sh: 18

3 S.M.  ci: 8  hadis: 2937

4 Miskat-ül Mesabih  ci: 3  sh: 38  ve K.U.  ci: 14  sh: 559  hadis: 9685

Yukarı Çık