3688- TEBAREK تبارك : Mübarek etsin (mealinde dua). Teala gibi mazi fiiliyle mübalağa ile bereketin Allah’tan zuhurunu ifade eder. (Bak: Bereket)

«تَبَارَكَ Teala gibi tefaul babından fiil-i mazidir, tasrif olunmaz, yani diğer sigaları çekilmez ve Allah’tan başkasına isnad edilmez. İştikakta bereket maddesinin buna zahir bir alâkası vardır. Tefaul babından olması da, bu mananın mübalağa ile kendisinden zuhurunu ifade eder. Bereket ise bir şeyde İlahî hayrın sübut ve sebatı demektir ki, suyun havuzda birikip, yükselerek durması manasından me’huzdur. İlahî hayrın bulunduğu şeye mübarek denir. İlahî hayır, hasr ü ihsa olunmayarak gayr-ı mahsus bir surette sudur ettiği cihetle, kendisinde hissolunmaz bir surette ziyadelik müşahede olunan şeye de mübarek ıtlak edilir. Şu halde تَبَارَكَ kendisinden olmak üzere mübareklikte büyük bir yükseklik ile istikrar ifade eder. Ve bunun Allah Teala hakkında hudus ve tagayyür şaibelerinden âri olarak mülahaza olunması lâzım gelir. Bu tahlilde mebde-i mülahaza olacak iki mefhum vardır. Biri sübut, biri de ziyadelik. Onun için selef-i müfessirîn de bunu başlıca iki mana esası üzere tefsir etmişlerdir. Birisi لَمْ يَزَلْ وَلَايَزَالُ manasıdır ki, ezelen ve ebeden, lüzum-u vücud demek olur. Bunda sübut ve istikrar mefhumu esas ittihaz edilmiştir. Diğerinde ise tezayüd manası esas ittihaz edilerek iki vecih söylenmiştir. Bazıları, Allah Teala’nın zatında kemalini ve masivanın noksanını mülahaza ederek تَعَالَى manasıyla tefsir etmişlerdir. Allah Teala’nın zatında herşeyden yüksek olduğunu ifade eder. Zatında yüksek, çok yüksek demek olur.

Bazıları da sıfat-ı fiil olarak mülahaza edip تَزَايَدُ خَيْرُهُ وَعَطَاؤُهُ وكَاثُرُ diye hayır ve atasının artıp çoğalmasıyla tefsir etmişlerdir. Bazı makamda bu manaların birisi, bazısında diğeri daha münasib oluyor. Şu halde İbn-i Abbas Hazretlerinden de iki rivayet varid olduğuna göre hem sıfat-ı zatî, hem sıfat-ı fiilî mülahaza ederek bütün bu manaları cem’etmek daha muvafık olacağından  

­تَبَارَكَ واَىْ تَعَا لَى جَلَّ شَاْنُهُ فِى ذَاتِهِ وَصِفَاتِهِ وَاَفْعَالِهِ عَلَى اَتَمِّ وَجْهٍ وَاَبْلَغهُ

Yani hem zatında, hem sıfatında, hem ef’alinde etem ve eblağ vech üzere Teala Celle Şanühü mazmuniyle tefsir olunmuştur.

Malum ki “teala” da ulüvden “tefaale” dir. Ulüvv, Türkçemizde ululuk diye ifade olunabilirse de âli manasına ulu vasfı, ulumak masdarından emir sigasına da muhtemil olmakla ilham-ı kabihden hali olmadığından lisan nezahetine dikkat eden üdeba nezdinde istimali tervic edilmeyip “yüksek” vasfı buna tercih olunmuştur.» (E.T. 3559)

«Mübarek olsun yerinde, kutlu olsun denirse de, bereket yerinde kut demiyoruz. İşte bu gibi sebeblere binaen biz de mealde تَبَارَكَ fiilini aynen muhafaza ile beraber “ne yüce feyyaz o” tabiriyle bir tefsir ifade etmek istedik. Bunun yerinde “yüksek, çok yüksek o” yahut “çok, pek çok feyz ü berekât sahibi o” yahut “ne yüce kutlu o” demek mümkün olabilirdi.» (E.T.3561)

Yukarı Çık