3821- تواضع TEVAZU : و ض ع kökünden aşağı indirmek, alçalmak manasından alçak gönüllülük, kibirsizlik manasında kullanılır. Kur’an (25:63) (31:18, 19) ve emsali âyetlerde alçak gönüllülük ve mahviyetkârlık dersleri verilir.

Tevazu ve izzet gibi hasletlerin makbuliyetleri, makamlara göre değerlenir. Meselâ: «Zaifin kaviye karşı izzet-i nefsi, kavide tekebbür olur; kavinin zaife karşı tevazuu, zaifde tezellül olur. Bir ulülemrin makamındaki ciddiyeti vakardır; mahviyeti, zillettir. Hanesindeki ciddiyeti, kibirdir; mahviyeti tevazudur. Ferd, mütekellim-i vahde olsa, müsamahası ve fedakârlığı amel-i salihtir;  mütekellim-i maalgayr olsa, hıyanettir, amel-i talihtir. Bir şahıs, kendi namına hazm-ı nefseder, tefahür edemez; millet namına tefahür eder, hazm-ı nefs edemez.» (H.Ş. 128)

«Her adam için, hey’et-i içtimaiyede görmek ve görünmek için, mertebe denilen bir penceresi vardır. O pencere kamet-i kıymetinden yüksek ise, tekebbür ile tetavül edecek; eğer kamet-i kıymetinden aşağı ise, tevazu’ ile tekavvüs edecek ve eğilecek. Ta, o seviyede görsün ve görünsün. İnsanda büyüklüğün mikyası, küçüklüktür; yani tevazudur. Küçüklüğün mizanı büyüklüktür, yani tekebbürdür.» (H.Ş.127) (Bak: Enaniyet, İzzet, Kibr, Tahdis-i Ni’met)

Atıf notu:

- Bediüzzaman Hazretlerinin tevazuu, bak: 3259.p.

Yukarı Çık