DERSLER / Alfabetik Derlemeler ve Dersler

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN KRONOLOJİSİ

Kaynak: (Bediüzzaman Said Nursi Mufassal Tarihçe-i Hayat,  Abdülkadir Badıllı)

Bediüzzaman’ın hayat seyri ve safahatından mü­him bir kısmının ta­rihleri:

1877

Said Nursî Hazretleri Bitlis Vilayeti Hizan İlçesi Nurs Köyü’nde doğar..

1885 İlk tahsil hayatına başlar.

Yaş 9

Said Nursî ilk tahsile başlamak için ailesinden ay­rılıp Tağ Köyü Med­resesine gelir… Burada çok az bir süre kalıp tekrar köyüne döner..

1886

Bediüzzaman 1303 Hicrî senesinde Arabî ilmin temeli olan gramer kitaplarına başlar.

1891 Doğubayezid’e gider ve gerçek tahsil hayatı başlar..

Yaş 14

Hz. Üstad’ın Resulullah’ı (A.S.M.) rüyasında gör­mesi ve em­salsiz üç aylık tahsilini yaptığı yer olan Doğu Beyazıt’a gitmesi… Bu sıralarda kendisinin lakabı, Molla Said-i Meşhur’dur.

1892 Bediüzzaman ünvânı verilir..

Yaş 15

Said Nursî Hazretlerine, görülen hârika haller ve za­mana uy­mayan du­rumlar karşısında Bediüzzaman ünva­nı verilir ve böyle anılmaya baş­lanılır..

1893

Yaş 16

Siirt’e bağlı Tillo’ya gelir, bir kubbede inzi­vaya çe­kilir, karıncaların ve arı milletinin cumhuriyetçi olduklarından bahseder ve Cumhuriyet hakkındaki gö­rüşünü beyan eder..

1894

Yaş 17

Cizre, Nusaybin ve Mardin taraflarında bulun­ur, Mardin’de siyaset-i İslâmiye ve içtimaî mes’ele­lerle ilgi­lenir..

Bediüzzaman Hazretleri, Abdülkadir-i Geylanî Hazretlerinden rüya­sında aldığı emir üzerine, Cizre’de aşiret reis­lerinden Mustafa Paşa’yı ikaz için Cizre ve Mardin taraflarında bulunur…

1895

Yaş 18

Mardin’den nefiy ile Bitlis’e gönderilir ve iki yıl orada Bitlis Valisinin ilme hürmetinden dolayı tahsis ettiği odada kal­ır…

1897

Yaş 20

Van Valisi Hasan Paşa’nın daveti üzerine Van’a gider ve Valinin konağında kalır..

Hasan Paşa Van’dan gidip, yerine İşkodralı Tahir Paşa gelir. Tahir Paşa, Bediüzzaman’la daha çok saygı ve takdir içinde ilgilen­meye başlar. İrfan seviyesi yüksek olan bu Paşa da, Bediüzzaman’ı ko­nağına alır.

Burada müsbet ilimlerle meşgul olarak hârikulâde bilgi sa­hibi olur..

Bu zamana kadar hıfzına aldığı 80-90 cild kitabı, üç ayda bir ezber­den devreder..

1898

Yaş 21

Van Kal’asından düşme hadisesi vukuu bulur ve -Ah! da’vam!... veya “Eyvah! maksa­dım gitti” der.

1899

İngiliz Müstemlekât Nâzırı Gladiston’un gazete­lerde çıkan beyanatı üzerine Bediüzzaman o zamana ka­dar elde ettiği bütün ilimleri, Kur’anın hakikatlerine çıkmak için basamak yapmaya karar verir ve der:

“Kur’anın sönmez ve söndürülmez manevî bir gü­neş hük­münde olduğunu, ben dünyaya isbat edece­ğim ve göstereceğim!”

1899

Câmi‑ül Ezher gibi büyük bir İslâm Dâr‑ül Fünunu inşa ettire­rek, bu üniversitede hem Kur’ân ilmiyle, hem de fennî bilgilerle müceh­hez talebe yetiştirme projesini yapar...

1899

Yaş 22

Van’da Horhor Medresesini kurar.

Üstâd’ın Van’daki Horhor Medresesi, uzunca bir salon şek­linde olup boydan boya uzanan bir masa salona yerleştirilmiş, talebelerini ma­sanın etrafında oturtur, kendisi ayakta dolaşır, ders verirmiş. Ekser alet ilimlerini kendisi ezbere söyler, talebelerine not ettirirmiş.

1901

Yaş 24

Tedristen te’lif vazifesine başlaması tarihidir..

1907

Yaş 30

Din ilimleriyle fen ilimlerinin beraber okutulacağı ve Arapça, Türkçe, Kürtçe tedrisat yapabilecek bir İslâm Üniversitesi’nin Şark’ta tesisi için İstanbul’a gelir..

Kaldığı yerin kapısına “Her suale cevab verilir” lev­hasını asıp, âlim­leri sual sormaya davet eder..

Sultan Abdülhamid’e Şark’ta üniversite açılması için müra­caat eder.. Yıldız Divan-ı Harbi’ne verilir..

1908

Yaş 31

Meşrutiyete, yani seçim ve meclis sistemine (tam meşruiyete istinadı için) sahip çıkar..

24 Temmuz 1908’de ilân edilen Meşrutiyet’in üçüncü gününde Bediüzzaman ilk önce İstanbul’da, bilâhare de Selanik Hürriyet Meydanı’nda “Hürriyete Hitap” başlığıyla bir nutuk verir.

Nutkun içinde Hürriyet’e şöyle hitab eder, der ki:

“Ey Hürriyet‑i şer’î!

Eğer ayn‑ül hayat‑ı şeriât’ı menba‑ı hayat yapsan ve o cennette neşv ü nema bulsan; bu millet‑i mazlûme de eski zamana nisbeten bin derece terakkî edeceğini müjde veriyorum. Eğer hakkıyla seni rehber etse ağraz‑ı şahsî ve fikr‑i intikam ile seni lekedar etmezse...”

Evet, Bediüzzaman Hazretleri şu ilk nutkunun hemen başında, hürri­yet hakkındaki anlayışını ve hürriyetin ne demek olduğunu ve İslâm dini ve şeriâtının hakikî hürriyete nasıl müsait, belki rehber olduğunu beyân ederken; eğer böylesi bir hürriyeti bu millet kendine rehber etse, şahsî menfaatlar, garazlar ve intikam fikirleriyle onu lekedar etmezse, bu mazlum milletin eski zamana nisbeten bin derece daha yükseleceğini müjdeliyor.

Yine aynı nutkunun devamında:

“Ey mazlum ihvan‑ı vatan! Gidelim dahil olalım!

Birinci kapısı: İttihad‑ı Kulûb;

İkincisi: Muhabbet‑i Milli;

Üçüncüsü: Ma’arif;

Dördüncüsü: Sa’y‑i İnsanî;

Beşincisi: Terk‑i Sefahettir.

1909 Otuzbir Mart Hadisesi

Yaş 32

Otuzbir Mart hadisesi denilen menhus vakıa çıkar..

31 Mart’ta Bediüzzaman yatıştırıcı rol oynar ve isyan etmiş olan sekiz taburu itaata getirir..

Bediüzzaman Divan-ı Harb’e verilir ve Divan-ı Harb’de beraet edip ve serbest bırakılır..

1910

Yaş 33

Divan-ı Harb’den beraet eden Bediüzzaman Van’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrılır..

Şark’ta aşiretleri dolaşarak hürriyeti, meşrutiyeti anlatır ve içtimaî dersler verir..

Üstâd’ın başlattığı bu seyahatları esnasında sorulan suallere verilen cevablardan, gerekse müşahede ettiği umumî durum veya ulemanın İslâm dini hakkındaki telakkîlerinden öğrendiği genel ahvalin hey'et‑i umumiyesinden iki tane eser vücuda getirdi. Bunlardan birisi Reçetet’ülAvam veya Reçetet’ülEkrâd.. İkincisi Saykâl’ül‑İslâm veya Reçetet’ülHavas eserleridir. Bu iki eseri evvela Arapça, sonra da aynı meal ve ma'nada, fakat daha biraz genişçe Türkçe olarak kaleme almış ve “Reçetet’ül Avam” eserine Münâzarât ismini, “Saykal’ül İslâm” veya “Reçetet’ül Ulema” kitabına da Muhakemât ismini vermiştir.

1911

Şam’a gider ve Câmi-i Emeviye’de muhteşem bir hutbe ile İslâm Âleminin dertlerini ortaya koyar ve hal çarelerini gös­terir..

1327 Rumî senesinin başı olan Mart ayı içinde yani 1911'in üçüncü ayı içinde, Şam ulemâsının ısrarıyle bir Cuma Hutbesini kendisinin oku­masını teklif ederler. Bu ısrarlı teklif karşısında Bediüzzaman Hazretleri Emeviye Camii’nin minberine çıkar ve ebediyen yaşıyacak olan manidar ve İslâm Âlemi’nin her zaman dersi olacak azim hutbesini Arapça olarak irad eder. O günü Emevî Camii çok mahşeri bir kalabalığa, sahne olur. Onbin insan ve içinde en az yüz ulemâ olan muazzam bir cemaat Bediüzzaman’ın irad ettiği hutbesini dinler.

Şam Hutbesinin Arapçasının, Şam'da bir hafta içerisinde iki defa basıldığı yazılmıştır. Bediüzzaman Hazretleri Şam'dan İstanbul’a döndüğünde de iki defa basılmıştır. Elde bulunan ikinci baskısı 1912'de İstanbul Ebuzziya Matbaasında, Teşhis’ül İllet isimli zeyli olan milliyet ve din mevzuunu mukayese eden risaleyle birlikte basılır.

1911

Sultan Reşad’la beraber Rumeli seyahatine Vilâyât‑i Şarkiye namına refakat eder...

1912

Telif ettiği kitablarının İstanbul’da baskısını yaptırır..

1913

Van’a gider ve Şark Üniversitesinin temelini at­ar..

Molla Abdülmecid Efendi hatıra defterinde: “Büyük bir mera­simle Van gölü kenarında Artemit bölgesinde Medreset‑üz Zehra'nın temelini atmıştır.” diyor.

1914

Yaş 37

İşarat-ül İ’caz tefsirine, Horhor Medresesinde başlar...

Bir rüya-yı sadıkada veya hadise‑i ruhaniyede  kendisine verilen “İ'caz‑ı Kur’ân'ı beyan et!” emri ve  tevdi' edilen azim hizmeti yerine getirmek üzere, 1914 yılı içinde Kur’ân’ın i’cazını kaydetmeye başla­r.

1914

Bediüzzaman Hazretleri Birinci Cihan Harbine talebeleriyle birlikte iştirak eder..

Bediüzzaman Hazretleri, harbin ba­şından beri evvela Orduya vaiz ve imam olarak, sonra da fedai talebele­riyle Gönüllü Alayını teşkil etmek üzere hazırlıklarını yapıp Kafkas, Erzurum Pasinler, Van Gevaş, İsparit ve Bitlis cephelerindeki harplere iştirak eder.

1915

Yaş 38

Milis Kumandanı Bediüzzaman, Erzurum Pasinler, Van Gevaş, İsparit ve Bitlis cephe­sinde Ruslarla çarpışır…

1916

Yaş 39

Bediüzzaman Ruslara esir düşer ve esir olarak Rusya’nın Si­birya bölgesine götürülür ve iki yıl esaret hayatı yaşar..

1918

Yaş 41

Bediüzzaman Hazretleri Sibirya bölgesindeki Kosturma’dan firar eder..

1918

Bediüzzaman Varşova, Viyana ve Sofya üzerinden İstanbul’a av­det eder..

İstanbul’a muvasalatını Tanin gazetesi haber olarak şöyle vermiştir:

“Kürdistan ulemâsından olup, talebeleriyle beraber Kafkas cep­hesinde muharebeye iştirak eylemiş ve Ruslara esir düşmüş olan Bediüzzaman Said‑i Kürdî Efendi ahiren şehrimize muvasalat eyle­miştir.”

1918

Bediüzzaman Hazretleri esaretten avdet edip, İstanbul’a dönmesi üze­rine, eski dostu ve ahbabı Harbiye Nazırı Enver Paşa, Bediüzzaman’a Harbiye Nezareti adına ordunun iftiharlı bir harb madalyasını takdim eder.

Ordu-yu Hümayun’un tavsi­ye­siyle Dâr-ül Hikmet’e âzâ tayin edilir ve Sultan Vahdeddin, Bediüzzaman’a “Mahreç” pâ­yesi verir..

1919

Yaş 42

İslâm’ın mukadderatıyla çok alâkadar, “Rü’yada Bir Hitabe” un­vanlı, misal aleminde cereyan etmiş bir vakıa-yi ruhaniyeyi ana çizgile­riyle kaleme almıştır..

1920

Yaş 43

Bediüzzaman Hazretleri İngiliz işgaline karşı “Hutuvat-ı Sitte”yi neşrede­rek mücadele eder..

Anglikan Kilisesi’ne cevab verir.. ve Anadoludaki Kuvâ-yı Milliyeyi destekler..

1921 Yeni Said devresi

Yaş 44

1921'in sonlarından itibaren Yeni Said'in hâlâtı zuhura başlamış olarak, kendi iç âlemi ve maneviyatıyla, nefis mücadelesi ve tefekküratiyle meşgul bulunur..

1922

Yaş 45

Bediüzzaman davet üzerine İstanbul’dan Ankara’ya gelir.. Meclis’de kendisine hoşâ­medî yapıl­ır.

Bu arada M. Kemal Paşa, Bediüzzaman’a bü­yük iltifatlarda bulunur ve taltif etmek ister. İlk başta umum Kürdistan’a Şeyh Sinusî yerine üçyüz lira maaşla umumi vâizlik vazifesini teklif eder. Ayrıca da ‑eğer isterse‑ meb’usluk, Diyanet riyasetinde büyük me’muriyet ve hususî bir köşk tahsisi ve daha ne isterse yerine getirilece­ğini teklif eder. 

Daha sonraki günlerde,  Medreset‑üz‑Zehra’sı için Meclis’e veril­miş kanun teklifi mevcut ikiyüz meb’ustan M. Kemal Paşa’nın içinde ol­duğu 163 gibi kahir bir ekseriyetle kabul edilir.

1923

Yaş 46

Bediüzzaman Milli Hükûmet erkânını ve meb’usları namaz kılmaya ve İslâmî Şeair ve An’aneleri yerine getirmeye dair irşadkâr beyanna­mesinin dağıtılmasın­dan sonra, M. Kemal Paşa ile arasında şiddetli bir münakaşa hadisesi vuku bulur...

Beyannamenin bir suretini Kâzım Karabekir Paşa, M. Kemal Paşa’ya okuduktan sonra, her nedense M. Kemal Paşa çok ziyade hid­detlenmiş ve kendini zaptedemiyerek; Büyük Millet Meclisi’nin Divan‑ı Riyaseti’ne, diğer bir rivayette meclisin teneffüs salonuna girdiğinde; Bediüzzamanın ellerini kollarını çemremiş, abdest almış, soba başında mendilini kurutmakta ve altmış kadar meb’uslarla sohbet etmekte oldu­ğunu görünce, daha da çok hiddete gelerek:

“Hocam! burası Millet Meclisidir, bu ne hal?.. Biz seni buraya çağır­dık ki, bize yüksek fikirler beyan edesin. Sizin yüksek fikirlerinizden isti­fade edelim. Siz geldiniz, en evvel namaza dair şeyler yazdınız, aramıza ihtilâf verdiniz!” diyerek şiddetli bağırmış.

Bunun üzerine, daha çok hiddetlenen Bediüzzaman: “Evet, burası milletin meclisidir...” ve devam ederek: “Paşa, Paşa! Kâinatta en yük­sek hakikat imandır. İmandan sonra namazdır.Namazı kılmıyan hâindir, hâinin hükmü merduttur..” şeklinde ciddî ve sert bir muka­belede bulunur. Üstâd’ın bu sert mukabelesi ve şiddetli cevabı karşısında M. Kemal Paşa hiddetini ‑zahiren‑ geri almış ve: “Hocam haklıdır...” di­yerek işi yatıştırmış, hem de Bediüzzaman’a tarziye vermiştir.

1923

Ankara’da umduğunu bulama­yan ve kendi­sine yapılan bütün teklifleri reddeden Bediüzzaman Van’a git­mek üzere yola çıkar..

Zübeyr Ağabey’in not defterinden: “Bediüzzaman Ankara B.M.M.’de bir müddet cansiperane hizmet eder. Fakat kendilerinde böyle bir asırda siyaset yoluyla iman ve İslâmiyet’e, vatan ve milletin ebedî sa­adet ve selâmetine hizmet edilemiyeceği, dehşetli bir küfr‑i mutlakın çıkmakta olduğunu kanaatı hasıl olur. Meclis’e gitmemeye başlar. Niha­yet içtimaî meseleleri terkederek Van’da bir mağaraya gidip orada inziva  hayatına çekilip ibadet ve taatle meşgul olmaya karar verir.

Ankara’dan hareket edeceği esnada Kâzım Karabekir, Rauf Orbay gibi bazı paşalar Hazret‑i Üstâd’ın Ankara’yı terketmemesini, Ankara’da ikamet buyurmalarını ısrarla istirham ederlerse de, muvafakat etmez.”

1925

Yaş 48

Hz. Bediüzzaman, Van’dan Batı’ya nefyedilir.. Bediüzzaman Van’dan İstanbul’a oradan da Burdur’a getiri­lir..

Hazret‑i Üstâd Bediüzzaman’ın Burdur’a varışı 20/05/1925 tari­hidir.

1926

Burdurdan Isparta’ya getirilir.. Hazret‑i Üstâd Isparta merkezine 25 Ocak 1926 tarihinde nakledil­miştir.

Isparta’da bir müddet kalan Bediüzzaman, önce Eğridir oradan da Barla’ya getirilir..

1926

Barla Hayatı 25 Şubat 1926

Mübarek ve aziz ömrü tam elli yaşındadır.

1928

“Tuğyanların zuhuru” zamanı..

1929

“Dine tağiyane hücûm” zamanı..

Başta Sözler, Mektubat, Lem’alar’ın bir kısmı ol­mak üzere Risale-i Nur’lar te’lif edilmeye başlanır..

1932

Tevafuklu Kur’ân yazdırılır..

1932‑1933 yıllarında Hazret‑i Üstâd’ın Kur’ân’ın i’caz lem’alarını ve delillerini çeşitli şekil ve sûretlerde kaydetmeye başladığı sıralarda, Kur’ân’ın, ayet, cümle, kelime ve harflerinin de, Kur’ân’a yakışır mu’cizane şekilde bir kasdî intizam dahilinde dizilişlerini görmüş, his­setmiş.. Ve Kur’ân’ın gözle görünecek bir i’caz vechini keşfedip kay­detmiştir.

1934

Hazret‑i Üstâd Bediüzzaman Said‑i Nursi 1934 yılı Temmuz sonu veya Ağustos başlarında Barla’dan Isparta vilâyet merkezine nakledilir.

1935

1935 yılı 25 Nisanında Eskişehir Mahkemesi için tevkiflere başlanır..

Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya ve Jandarma Umum Kumandanı askerî bir kıt’a ile Isparta’ya geliyor ve Bediüzzaman tevkif olunuyor..

Başta Üstâd Bediüzzaman Hazretleri olmak üzere masum ve mazlum halk­tan yüzyirmi kişi tutuklanmış, Isparta mahkemesince 25 Nisan 1935 tari­hinde tevkifleri kesilmiş ve askerî cemselerle Isparta’dan 8 Mayıs 1935 günü Eskişehir hapishanesine nakledilmek suretiyle gerçekleşmiş ve ha­pis faslı başlamıştır.

Tesettür âyetinin tefsirinden dolayı Bediüzzaman’a 11 ay ceza verili­yor.

Temyiz edilen mahkûmiyet kararının neticesi Temyiz’den gelmeden hapis müddeti tamamlandığı için Bediüzzaman tahliye edilir.

1936

Kastamonu Hayatı

Mübarek yaşları 59’dur

Tahliye edilen Bediüzzaman, Kastamonu’da ikamete mecbur edili­r..

Üç ay karakolda kalan Bediüzzaman, karakol kar­şı­sında bir eve yer­leştiriliyor. Burada da bir kısım insan­lar ona talebe olur­lar. Âyet-ül Kübra ve bir kısım risa­lele­rin telifi yapılır. Başka yer­lerdeki talebele­riyle, Kastamonu Lâhikası adıyla toplanan kitap­taki mektub­larla haberle­şir ve hizmet metodları hakkında ikaz­larda bulunur..

1943

Bediüzzaman tevkif edilerek Ankara, Isparta ve oradan Denizli’ye getirilir..

1944

Denizli Mahkemesi başlar..

15 Haziran 1944 Denizli Ağırceza Mahkemesi Bediüzzaman’ın beraetini ilân eder..

1944

Emirdağ Hayatı-1

Ağustos 1944 sonlarında Ankara’dan gelen emirle Bediüzzaman Emirdağ’da ikamete mecbur edili­r..

1948

Afyon Mahkemesi

Hz. Üstad’ın mübarek yaşı 71

17 Ocak 1948 Emirdağ’da kış ortasında Bediüzzaman ve ta­lebeleri­ tevkif edilir ve Afyon mahkemesine sevk edilir..

6 Aralık 1948 Afyon Mahkemesi mevhum ve mesnedsiz iddia­larla Bediüzzaman ve talebelerine mah­kûmiyet kararı verir ve karar temyiz edilir..

1949

20 Eylül 1949 Yirmi ay mevkuf tutulan Bediüzzaman Hazretleri, halkın tezahüratına mâni ol­mak için Afyon hapishane­sinden şafak vakti tahliye edi­lir..

1949

Emirdağ-2 hayatı

20 Kasım 1949  Bediüzzaman tekrar Emirdağ’a getirilir..

1952

Ocak 1952’de Gençlik Rehberi mahkemesi için Bediüzzaman İstabul’a gelir.

22 Ocak 1952 Gençlik Rehberi mahkemesi­nin ilk du­ruşması yapılır..

5 Mart 1952 Bediüzzaman Gençlik Rehberi dâva­sından beraet eder..

1953

Mayıs 1953 İstanbul’a gelen Bediüzzaman’ın üç ay kadar kalır. Bu zaman zarfında İstanbul’un Fetih kutlamaları törenini seyredip takip eder.

Hazret‑i Üstâd Bediüzzaman 1953 yaz aylarında, hususi şekilde gidip İstanbul Fener Patriği ATHENAGORAS ile görüşme yapar ve tebliğde bulunur.

1956

23 Mayıs 1956 Sekiz senedir devam eden Afyon Mahkemesinde Ri­sale-i Nurlar beraet eder ve iade edil­ir..

1957-1958

Nur Risaleleri ve bu arada Tarihçe-i Hayat matba­alarda neşre­dilir..

1960

Mübarek yaşları 83

23 Mart 1960 Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Ramazan’ın 25. günü gece saat 03.00 civarında bu fani âleme veda eder..

12 Temmuz 1960 Mezarı açılan Bediüzzaman’ın naaşı çıkarılarak askerî bir helikop­terle meçhul bir istika­mete götürülür ve bilinmeyen bir kabristana defnedilir..

Allah ü Zülcelâl Hazretleri ondan ebediyen razı olsun, rahmet ve nu­runa gark eylesin, âmin âmin âmin!

Ruhuna el‑fatiha

 

Bu dersi indirmek için tıklayınız.

Yukarı Çık