586- CİHAD-I EKBER جهاد أكبر : Büyük cihad. Nefsin kötü isteklerini işlememek için gösterilen gayret.
«Nefsiyle mücadele en büyük bir cihaddır. Binaenaleyh en mühim İlahî bir vazifedir. Nefsini İslâmiyet’in verdiği bir terbiye dairesinde korumayan kimse, ne kendisine ne yurduna hakkıyla hizmet edebilir. Yüksek fedakârlıklar, yüksek bir İslâm terbiyesi sayesinde vücuda gelir.» (B.İ.İ. 443, p.10)
Hem «herkes kendi âleminde bir kumandan olduğundan, âlem-i asgarında cihad-ı ekber ile mükelleftir. Ve ahlâk-ı Ahmediye (Aleyhissalatü Vesselâm) ile tahalluk ve Sünnet-i Nebeviyeyi ihya ile muvazzaftır.» (H.Ş.85)
587- Nefsi devam üzere ibadet ve taatlere hasrederek, onu heva ve heveslerine tabi olmaktan men’etmek, cihaddan da güçtür. Bundan dolayıdır ki, bir gazadan dönerken Peygamber (A.S.M.):
رَجَعْنَا مِنَ الْجِهَادِ الْاَصْغَرِ اِلَى جِهَادِ الْاَكْبَرِ
“Küçük cihaddan büyük cihada döndük” buyurmuşlardır.”.1
Diğer bir rivayette de: اَلْمُجَاهِدُ مَنْ جَاهَدَ نَفْسَهُ فِى اللهِ “Asıl mücahid, Allah rızası için kendi nefsi ile mücahedede bulunan kimsedir.”2
588- Cihad-ı ekbere ehemmiyet verilmesinde derin hikmetler vardır. Zira cihad-ı ekber, din terbiyesiyle nefsi ıslah ve terbiye etmektir. Nefsi terbiye olmamış, enaniyeti kavi ve hayatı fıskla mülevves şahıslardan, ihlaslı ve istikametli hizmet-i diniye de beklenemez. İslâm cemiyetlerinde görülen bir kısım ihtilal ve mağlubiyetlerin sebebi, gereği gibi kâmil ve fâzıl insan olamamaktır. Demek fertlerin kâmil insan olmalarını sağlayan cihad-ı ekber, İslâm cemiyetinin temelidir.
Diğer bir cihette de cihad-ı ekber; nefs-i emmareyi, enaniyeti, insî ve cinnî şeytanların ve hassaten münafıkların ifsad plânlarını mağlub ederek kalbin zaferini kazanmak olduğundan, galibiyeti zor olan bir cihaddır. Bu sebeble de bu cihada, cihad-ı ekber denilmiştir.
Cihad-ı ekberde muvaffakıyet için kişi, iradesini inad seviyesinde kullanmalıdır. Esasen cihad, cehd ü gayreti tam manasıyla kullanmak demektir. (Bak: Günah)