609- CÜNEYD-İ BAĞDADÎ جنيد بغدادى : «Küçük asker manasına gelen Cüneyd (Hicri: 207-298), Şafiî Hazretlerinin talebesinden ders almıştır. Zamanın kutbu sayılmıştır. Otuz defa yaya olarak hacca gitmiştir. Büyük velilerdendir. (K.S.) Hem neseben dayısı, hem de manevi sahada inkişafına sebeb olan üstadı Seriyy, ona cemaatı irşad müsaadesini vermiştir. Ancak Cüneyd hâlâ kendisinden emin değildir. Nefsini ıslah etmediği, kimseye nasihat etme derecesine yükselmediği kanaatindedir. Bu yüzden dayısı ve üstadı Seriyy-üs Sakatî’nin teklifine hemen evet diyemez, beklemeyi tercih eder.
Ne var ki, beklemekte olduğu günlerde gördüğü mühim bir rüyada, kendisine tebessümle bakan Hazret-i Resulullah, şöyle emir verir: “Cüneyd! Artık mü’minlerin arasına karış ve onlara ebedî hayata ait hakikatları anlat, ikaz olmalarına yardım et!”
Bu rüyayı gördüğü anda yatağından fırlayan Cüneyd, sabahı zor bulur. Namazdan sonra ilk işi üstadının kapısını çalmak olur. Cüneyd’i tebessümle karşılayan üstadı, henüz Cüneyd hiç bir şey anlatmadan ona şu karşılığı verir:
«Haydi, şimdi de vazifeden kaç da görelim! Bizim sözümüzle amel etmeyebilirsin ama Resulullah’ın emri? Onun emrinde de tereddüt edebilir misin? Doğru vazife başına!”
Cüneyd utancından üstadının yüzüne bakamaz ve o günden sonra Bağdat, Basra, Kûfe ve Hicaz’a varıncaya kadar bütün İslâmî muhitlerde hizmet-i diniyeyi ifa eder.» (İslâm Büyükleri, sh: 147)