1995- KEVSER كوثر : Bereket. *Kesret’ten mübalağa. Çokluğun gayesine varan şey. Gayet çok şey. *Pek çok hayır. Hikmet, ilim. Kur’an, İslâm, tevhid. İlm-i ledün. Ma’rifetullah. *Cennet ırmaklarının kaynakları. *Cenet’te bir havuz veya nehir. Kur’anda 108. surenin ismi. Kıyamete kadar gelecek Âl, Ashab, etba ve onların iyilikleri, hayırları manasına da tefsir edilmiştir.
1996- “Kevser kelimesi kudsi, cami, külli, nurani bir kelime olduğundan mana-yı lügavîsi olan; hayr-ı kesirden ve uhrevi havz-ı kevserden ve manevi havz-ı kevser olan Kur’andan tut, ta hayr-ı kesir ıtlakına masadak olan Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm’a i’ta edilen bütün hedaya-yı Rahmaniye ve fütuhat-ı Rabbaniyeye, ta feth-i Mekke ve feth-i Şam ve feth-i İstanbul’a kadar manaları var.” (İc.49)
1997- Sure-i Kevser’in feth-i İstanbul’a dair işareti:
“Madem الْكَوْثَرَۜ bir küllîdir. Bir ferdi de İstanbul’dur. Ve madem bu sure, fütuhat-ı İslamiyeyi ve Resûlü Ekrem’e (A.S.M.) ihsan edilen atiyye-i ilahiyeyi haber veriyor. Ve madem الْكَوْثَرَۜ in makam-ı ebcedîsi 757 olup, Sultan Orhan zamanında, Süleyman Paşa kumandasında “erler” tabir edilen kırk kahramanın şehid olması ile, İstanbul’u hükümet-i İslâmiye akdi altına girmeğe ve fatihasını o tarihte, 757’de muhasara ile okumuştur.
1998- Ve madem kevser kime verildiğini ifade etmek için اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ ( 108:1 ) deki كَ ve ne için verildiğine delalet eden فَصَلِّ deki فَ zammı ile 857 adedi ile Resul-i Ekrem’in (A.S.M.) vekili olan Sultan Fatih’in eliyle daire-i İslâmiyet’e ve bir mescid-i ekber ve bir mahall-i salat-ı kübra olarak 857’nin tarihine tevafuk ediyor. Elbette bu sure, şu kevser-i hilafet-i İslâmiyeye sarahata yakın işaret eder denilebilir.” (İc.50) (Bak: Istanbul)