2148- KURUN-U ÛLÂ قرون اولى : Eski Roma Devleti’nin ikiye ayrılması zamanına kadar olan eski devir. İlk çağ.
2148/1- Tarih-i beşerin devirlere ayrılması mevzuunda bir devrin başlangıcı ve sonu olarak alınan mühim hâdise-i tarihiye, itibarî bir kıymeti haiz olur. Batı Hiristiyanlık âlemi, Hazret-i İsa (A.S.)ın doğumunu, Miladî tarihin başlangıcı olarak kabul etmiştir. İslam âlimleri, Kur’ana istinaden Fir’avun’dan önceki devri İlkçağ, Fir’avun’un garkı ile bi’set-i Muhammede (A.S.M.) kadarki zamana Ortaçağ ve ondan itibaren de kıyamete kadar olan zaman, âhirzaman (Sonçağ) olarak kabul etmişlerdir.
Bir âyette şöyle buyuruluyor:
“(28:43) وَلَقَدْ اٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ Celalim hakkı için biz Musa’ya o kitabı, yani Tevrat’ı مِنْ بَعْدِ مَٓا اَهْلَكْنَا الْقُرُونَ اْلاُو۫لٰى kurun-u ûlayı ihlâk ettiğimizden sonra verdik.” Demek ki Kur’anın lisanında, kurun-u ûlâ Fir’avun’un helâkiyle hitam buluyor. Ve işte Sure-i طٰهٰۜ da Fir’avun’un (20:51) قَالَ فَمَا بَالُ الْقُرُونِ اْلاُو۫لٰى sualine قَالَ عِلْمُهَا عِنْدَ رَبّ۪ى ف۪ى كِتَابٍۚ لاَ يَضِلُّ رَبّ۪ى وَلاَ يَنْسٰىۘ cevabının ma’nası da bu olduğu buradan anlaşılıyor. Fir’avunun helâkinden veya Tevrat’ın nüzulünden İslam’ın zuhuruna, kurun-u vusta oluyor. İslam’ın zuhuruyla da âhirizaman yani kurun-u uhra başlıyor. Demek ki, Hz. Musa’nın bi’seti ile kurun-u ûlâ kapanıp kurun-u vusta açıldığı gibi bi’set-i Muhammediye ile de kurun-u vustaya nihayet verilip kurun-u uhra açılıyor. Ancak Hz. Musa’nın bi’setinden Firavun’un garkına kadar olan müddet, kurun-u ûlâya mahsub edilmiş olduğu gibi bi’set-i Muhammediyeden hicret-i seniyeye kadar olan müddet de kurun-u vustaya mahsub edilerek tarih-i İslâm hicretten başlamıştır.” (E.T.3739)