2175- KÜSUF كسوف : Güneş tutulması. Ay’ın, dünya ile güneş arasına gelerek dünya üzerinde gölge yapması. *Mc: Birisinin felaketli halinde çok teessür göstermesi hali.
“Güneşin ve ayın tutulmaları, küsuf ve husuf namazları denilen iki ibadet-i mahsusanın vakitleridir. Yani gece ve gündüzün nurani âyetlerinin nikablanmasıyla bir azamet-i İlahiyeyi ilana medar olduğundan, Cenab-ı Hak ibadını o vakitte bir nevi ibadete davet eder. Yoksa o namaz, (açılması ve ne kadar devam etmesi, müneccim hesabıyla muayyen olan) ay ve güneşin husuf ve küsuflarının inkişafları için değildir. Aynı onun gibi, yağmursuzluk dahi, yağmur namazının vaktidir. Ve beliyyelerin istilası ve muzır şeylerin tasallutu, bazı duaların evkat-ı mahsusalarıdır ki; insan o vakitlerde aczini anlar, dua ile niyaz ile Kadir-i Mutlak’ın dergâhına iltica eder. Eğer dua çok edildiği halde, beliyyeler def’ olunmazsa denilmiyecek ki: “Dua kabul olmadı”. Belki denilecek ki: “Duanın vakti kaza olmadı.” Eğer Cenab-ı Hak, fazl ve keremiyle belayı ref’etse nurun alâ nur... o vakit dua vakti biter, kaza olur. Demek dua, bir sırr-ı ubudiyettir.” (S.317)
2176- Küsuf ve husuf namazları hadislerde bildirilmiştir. Ezcümle: S.B.M. ci.l. hadis 76 ve ci: 2 hadis 417 ve ci: 3 hadis 554’de tafsilat vardır.
2177- Küsuf ve husuf namazlarının kılınma şekli ise şöyledir:
“Küsuf namazı: Güneş tutulduğu zaman cuma namazını kıldıran imam, ezansız ve ikametsiz olarak en az iki rek’at namaz kıldırır ve her rek’atta fazla miktar ve İmam-ı A’zam’a göre gizlice, İmameyne göre de cehren kıraatta bulunur. Meselâ, her rek’atinde bir kere rüku’ iki defa secde eder; namazdan sonra da güneş açılıncaya kadar kıbleye doğru ayakta ve nâsa karşı oturarak dua eder. Cemaat da “âmin” der. Böyle bir imam bulunmazsa nâs, bu namazı kendi hanelerinde tek başlarına kılarlar. Küsuf namazını büyük bir camide kılmak, mescidlerde kılmaktan efdaldir. Sahrada da kılınabilir.
2178- Küsuf namazlarında İmam-ı A’zam, İman-ı Malik ile İmam-ı Ahmed’e göre hutbe irad edilmez. Çünki Resul-i Ekrem Efendimiz, küsuf hâdisesinden dolayı namaz kılınmasını, dua edilmesini, sadaka verilmesini tavsiye buyurmuş, hutbe okunmasını emretmemiştir. İmam-ı Şafiî ile İbn-i Hacer’e ve bir kısım muhaddislere göre ise, namazdan sonra hutbe okunması müstehabdır.
Husuf namazı: Ay tutulduğu zaman müslümanların hanelerinde teker teker bir halde küsuf namazı suretinde cehren veya hafiyyen kıraatla iki veya dört rek’at namaz kılmaları mendub, müstahsen bulunmuştur. Bu namazın camide cemaatla kılınması, İmam-ı A’zam’a göre mesnun değil, fakat caizdir.
İmam-ı Şafiî ile İmam-ı Ahmet vesair bazı ehl-i hadis de cemaatla kılınmasına kail olmuşlardır. İmam-ı Malik’e göre ise cemaatla kılınamaz. Nâsın geceleyin her taraftan toplanıp bunu cemaatla kılmaları güçtür.” (B.İ.İ. 275)