2197- LATİF لطيف : Mülayim. Yumuşak. Nazik. Mütenasib. *Güzel. Şirin. Küçük ve hoşa giden. *Cisimle alâkası olmayan. Göze görünmeyen. *Çok lütfedici. *Derin, gizli.
Latif kelimesi Kur’anda (6:103) (12:100) (22:63) (31:16) (33:34) (42:19) (67:14) âyetlerinde geçer. (67:14) âyetinde geçenوَهُوَ اللَّط۪يفُ الْخَب۪يرُ۟ cümlesinin tefsirinde şu izahat veriliyor: “Latif; lütufdan mübalağa, ism-i fail yahut letafetten sıfat-ı müşebbehe olabilir. Birincisinde gayet lütufkâr demek olur. Lütuf gayet incelik, hoşluk ve uygunlukla gayeye isal, muradı ihsan eylemektir. Letafet de kesafet mukabili olarak incelik, hoşluk, nâziklik demektir ki, mukabili olan kesafetin derecesine göre nisbî olarak muhtelif mertebelerde mülahaza olunur. Latif bir hava dediğimiz gibi, bazı ecsama latif veya ruh ıtlak edilmesi bu manaca nisbî bir letafet itibariyledir. Ziyaya latif denilmesi daha ince, nura latif denilmesi daha ince, esire latif denilmesi daha ince bir mülahazadır. Halbuki bütün bunlarda az çok maddî veya cismanî bir nevi kesafet mefhumu da vardır. Hiç kesafet mefhumu olmayarak mülahaza edebileceğimiz bir letafeti ancak ilim mahiyetinde bulabiliriz ki, böyle yalnız işaret-i ilmiye ile iş’ar olunabilen letaife mücerredat tabir olunur. Mutlak vücud, mücerredatın en yükseği, Vacib-ül Vücud olan Zat-ı Hakk ise hepsinden üstündür.” (E.T. 5221)
Atıf notu:
-Te’sir ve failiyet, latif ve nuranîlerin şe’nidir, bak: 840,841.p.lar