2468- MİRAS ميراث : Ölen kimseden akrabalarına ve yakınlarına kalmış olan mal, mülk. Buna dair hukuk kaidelerine İslâm Fıkhında “Feraiz” denilir. Bu ilim, çok teferruatlı ve mühim bir miras hukukudur. Kur’anda ve ehadiste miras hukukuna hayli yer verilmiş ve buna istinaden fıkıh imamları, miras hukukunu etraflıca tesbit etmişlerdir.
Miras hukuku ve onunla alâkalı olarak Kur’anda çok âyetler vardır. Meselâ: (2:77, 180, 181, 182, 233) (4:7 ilâ 12 ve 19, 33, 176) (5:106, 107, 108) (8:72, 75) (33:6) âyetleri zikredilebilir.
2469- Mirasta erkek, kız hissesinin iki mislini alacağına ait bir âyet hükmünün hikmet cihetindeki tefsirinden bir nümune ve medeniyet hesabına edilen itiraza bir cevabdır. Şöyle ki: (4:176) “فَلِلذَّكَرِ مِثْلُ حَظِّ اْلاُنْثَيَيْنِ olan hükm-ü Kur’anî, mahz-ı adalet olduğu gibi, ayn-ı merhamettir. Evet adalettir, çünki ekseriyet-i mutlaka itibariyle bir erkek, bir kadın alır, nafakasını taahhüd eder. Bir kadın ise, bir kocaya gider, nafakasını ona yükler; irsiyetteki noksanını telafi eder. Hem merhamettir, çünki o zaife kız, pederinden şefkate ve kardeşinden merhamete çok muhtaçtır. Hükm-ü Kur’ana göre o kız pederinden endişesiz bir şefkat görür. Pederi ona, “Benim servetimin yarısını, ellerin ve yabanilerin ellerine geçmesine sebeb olacak zararlı bir çocuk” nazarıyla endişe edip bakmaz. O şefkate, endişe ve hiddet karışmaz. Hem kardeşinden rekabetsiz, hasedsiz bir merhamet ve himayet görür. Kardeşi ona, “Hanedanımızın yarısını bozacak ve malımızın mühim bir kısmını ellerin eline verecek bir rakib” nazarıyla bakmaz; o merhamete ve himayete bir kin, bir iğbirar katmaz. Şu halde o fıtraten nâzik, nazenin ve hilkaten zaife ve nahife kız, sureten az bir şey kaybeder fakat ona bedel akaribin şefkatinden, merhametinden tükenmez bir servet kazanır. Yoksa rahmet-i Hak’tan ziyade ona merhamet edeceğiz diye hakkından fazla ona hak vermek, ona merhamet değil, şedid bir zulümdür. Belki zaman-ı cahiliyette, gayret-i vahşiyaneye binaen kızlarını sağ olarak defnetmek gibi gaddarane bir zulmü andıracak şu zamanın hırs-ı vahşiyanesi, merhametsiz bir şenaate yol açmak ihtimali vardır.” (M.40)
H.İ.4. ci.14. kitab shf: 471, veraset hukukuna dairdir.
2469/1- Miras hukuku ile alâkalı olarak evlad ve akrabaya yapılan hibelerde de adalet nazara alınmalıdır. Ezcümle:
“Bir kimse hal-i sıhhatinde evladından herhangi birine bütün mallarını hibe ve teslim etse sahih olur. Çünkü kendi halis mülkünde tasarrufta bulunmuş olur. Şu kadar var ki; böyle evladın bazısını tercih etmek, adalete münafi olacağından, kerahet-i tahrimiye ile mekruhtur. (Ebussuudil’mısrî)
Böyle bir tercih, evlad arasında adavet ve bürudet tahaddüsüne sebebiyet verebilir. Binaenaleyh evlad hakkında müsavata riayet etmelidir. Hatta oğullar ile kızlara yapılacak hibelerde, atiyelerde müsavat gözetilmeli, kızlara da oğullara verildiği kadar verilmelidir. Müfta bih olan budur: (Tahtavî)
Şu kadar var ki evlad arasında takva ile fıkh ve edeb ile, fazl ve kemal ile temayüz etmiş olanlar bulunursa bunların tercihinde müteahhirîne göre bir beis yoktur. Mütekaddimîne göre ise mahrum bırakılacak evlad cahil, fasık olsa da yine bu tercih adalete muvafık olmaz. (Ebussuudil’mısrî, Elbedayi)
Bir hadis-i şerifte: اِتَقُوا اللَّهَ وَاعْدِلُوا بَيْنَ اَوْلَا دِكُمْ
“Allah Teala’dan korkunuz, evladınızın arasında adalete riayet ediniz” buyurulmuştur. Diğer bir hadis-i Nebevîde de:
سووابين اَوْلَادِكُمْ فِى الْعَطِيَةِ وَلَوْ كُنْتُ مؤثراً لَاثَرَتُ النِّسَاءَعلَى الرِّجَالِ
varid olmuştur. Yani atiye hususunda çocuklarınızın arasında müsavata riayet ediniz. Eğer ben tercih ihtiyar edecek olsa idim, elbette kadınları erkekler üzerine tercih ederdim.
Maamafih bazı fukahaya ve bilhassa İmam Muhammed’e göre bu hususta miras nisbeti nazara alınmalı, oğullara iki, kızlara bir nisbetinde atiye verilmelidir. Adl olan budur. Çünkü erkeklerin ihtiyaçları daha çoktur. Erkekler zevcelerinin ve çocuklarının nafakalarını vermeğe ve refikalarının mehirlerini ödemeğe mecburdur. Bu gibi hikmetlere mebnidir ki, Hak Teala Hazretleri miras hususunda erkekleri tafdil buyurmuştur. İşte bu gibi hikmetler, hal-i hayattaki atiyelerde de nazara alınmalıdır.
İmam Malik’e ve İmam Leys ile Sevrî-ye göre evlad arasından bazılarına tercihan bir malı hibede bulunmak caizdir. Fakat İmam Malike göre bir kimse böyle evladından bazılarına malının bir kısmını bağışlıyabilirse de bütün mallarını bağışlayamaz, bu caiz değildir. (Elmugnî, Bidayetülmüctehid).
Bir kimse hal-i hayatında evladından birine, meselâ oğluna tasarrufta bulunmak üzere bir mikdar mal vermiş ve bu mal tasarruf neticesinde artmış bulunsa bakılır, eğer bu malı oğluna hibe etmiş ise hepsi oğlunun olur. Yoksa kendisi için tasarruf etmek, meselâ ticarette bulunmak üzere vermiş ise, bunlar vârislerine mevrus olur. Oğlu, babası namına tasarrufta bulunmuş olur. (Dürri Muhtar)” (H.i. 4.ci.shf: 145-147) Aynı eserin onbirinci kitabı (shf: 90), hibelere dairdir.