2665 MÛTE HARBİ موتة حربى : “Mute, Şam’a bağlı, Kudüs’e iki konak mesafede bir yerdi. Mute harbi Müslümanlarla Rumlar arasında vuku bulan muharebelerin başlangıcıdır. Sebebi de Hz.Peygamber’in elçisinin öldürülmesidir. Resul-i Ekrem Busra Emiri Şurahbil bin Amr’a, ashabdan Haris bin Umeyr ile bir mektub göndererek İslâm’a davet etmişti. Haris, Mute’den geçerken Şürahbil’e tesadüf edip, elçi olduğunu bildirdi. Bunun üzerine Şürahbil, Haris’i küstahça öldürdü. Şimdiye kadar Resul-i Ekrem’in elçilerinden hiç birisinin hayatına taarruz edilmemişti. Bunun üzerine Resul-i Ekrem üç bin kişilik bir kuvvet hazırlayıp azadlı kölesi Zeyd bin Harise’nin komutasında gönderdi.

2666- Resul-i Ekrem: “Şayet Zeyd şehid olursa komutanlığı Cafer alsın, Cafer de şehid düşerse Abdullah bin Revaha komutan olsun!” buyurdu. Ve ordunun Haris bin Umeyr’in şehid edildiği Mute Kasabası’na kadar gitmesi ve orada Şürahbil ile tabiiyetinin İslâm’a davet olunması, kabul ederlerse ne âlâ kabul etmezlerse harb edilmesi Resul-i Ekrem’in emirleri cümlesindendi. Peygamber Efendimiz bu küçük ordusunu “Seniyet-ül Veda=ayrılık tepesi” mevkiine kadar uğurladı.

2667- Öbür tarafta Şürahbil de bu hareketten haberdar olarak, vaziyeti tabi olduğu Kayser Hirakl’e bildirdi. Aynı zamanda Şürahbil, Vâil Benî Bekir, Lahim, Cüzzam gibi Arap kabilelerinden yüz bin kişilik büyük bir kuvvet hazırladı. İmparator Hirakl de bu işe önem vererek Belka’daki Meab şehrine kadar geldi. Nihayet iki ordu karşılaştı. Bu muazzam ordu karşısında üç bin kişinin ne ehemmiyeti olabilirdi. Fakat dönmek ne müşkildi, felâketi mucibdi. Bu sebeble Zeyd bin Harise hemen harbe atıldı. Zeyd şehid oldu, sancağı Cafer aldı. Muharebe meydanında hârikalar gösterdi, sağ eli kesildi, sancağı sol eliyle tuttu. O da kesilince kesilmiş kollarıyla sancağa sarıldı. En sonunda Cafer de şehid edildi. Sonra sancağı, Abdullah bin Revaha aldı, şiirler okuyarak harbetti, o da şehid edildi. Bunun üzerine orduda umumi bir panik başgösterdi. Fakat Halid bin Velid askeri önledi, bu paniğin dehşetini anlattı. Bütün mücahidlerin reyleriyle komutan seçilerek sancağı eline aldı. Akşama kadar harbedildi. Mahir bir komutan olan Halid bin Velid, askeri yeni nizamda tertibledi. Sağ cenah mücahidlerini sola, soldakileri sağa, öndekileri arkaya ve arkadakileri de öne aldı. Bu suretle düşmanın her fırkası, karşısında yeni kuvvet görüyor ve İslâm ordusuna imdat geldiği zannında bulunuyordu. Bunun üzerine Halid, şiddetli hücumlar yaparak düşmanı bozdu, düşmana bir hayli telef verdirdi. Düşmanın bu panik ve bozgunundan istifade ederek askerini geri çekti ve bir bozguna uğratmadan muntazam ric’at ederek sâlimen Medine’ye getirdi.” (S.B.M. ci: 10, hadis: 1619’da zikredilir.)

Yukarı Çık