3301- SECDE-İ TİLAVET سجدهء تلاوة : Kur’an okurken veya dinlerken secde âyeti dinlenir veya okunursa secdeyi kapanmak vacibdir. Okuma secdesi manasıyla bu isim verilmiştir. Abdestli ve bulunduğu yer temiz olmak şartıyla kıbleye müteveccihen secde edilir.
Şöyle ki: “Secde-i tilavet niyetiyle eller kaldırılmaksızın (Allahü Ekber) denilerek secdeye varılır. Secdede üç kere سُبْحَانَ رَبِّىَ الْاَعْلَى veya bir kere سُبْحَانَ رَبَّنَا اِنْ كَانَ وَعْدُ رَبِّنَا لَمَفْعُولاً denilir. Ba’dehu (Allahü Ekber) denilerek secdeden kalkılır. Secde-i tilavetin rüknü -Allahü Teala’ya ta’zim tevazu ve secdeden kaçınanlara muhalefat için- cebheyi yere koymaktır.... Bu secdeden kalkarken ayağa kadar kalkılması ve böyle ayağa kalkarken:غُفْرَانَكَ رَبَّنَاوَاِلَيْكَ الْمَصِيرُ denilmesi müstehabdır. Bu secdeye inilirken ve bundan kalkılırken alınan tekbirler de müstehabdır. Asıl secde ise vacibdir...
3302- Secde-i tilavet, secde âyetini okuyan bir mükellef için vacib olduğu gibi, bunu dinleyen bir mükellef için de vacibdir. İster dinlemeyi kasd etmiş olsun ister olmasın, bu secdeyi yapan sevaba erer, yapmayan da bir vecibeyi terk etmiş olacağından günaha girer.
Mümeyyiz bir çocuğun, cünübün, hayız ile nüfesanın veya bir sarhoşun veya bir gayr-ı müslimin okuyacağı bir secde âyetini işiten her mükllefe secde-i tilavet vacib olur. Çünkü bunların bu okuyuşları sahih bir tilavettir. Müslüman olan bir cünüb veya sarhoş da okuyacağı veya işiteceği bir secde âyetinden dolayı secde ile mükellef olur. Temizlik ve uyanıklık -savh- halinde bu secdeyi yapmaları lâzım gelir. Fakat hayız ve nüfesa bulunan bir kadına ne okuyacağı ve ne de işiteceği bir secde âyetinden dolayı tilavet secdesi vacib olmaz. Çünkü bunlar bu halde namaz ile mükellef değillerdir.
3303- Muallem kuşlardan veya aks-i sadadan veya sesleri aksettiren fonoğraf gibi bir âletten işitilen bir secde âyeti ile de secde-i tilavet vacib olmaz. Fakat diğer sahih görülen bir kavle göre kuşlardan işitilen secde âyetinden dolayı secde-i tilavet lâzım gelir. Zira işitilen kelâmullahtır. İhtiyata muvafık olan da budur.
Radyoya gelince bu sada-yı akis olmaktan ziyade nakil sayılmaktadır. Kasde mukarin olarak okunan şeylerin hemen aynını nakletmektedir. Bundan işitilen sesler aks-i sada ile mücerred bir muhakattan ibaret değildir. Bu cihetle radyo vasıtasıyla işitilen bir secde âyet-i celilesinden dolayı secde edilmesi vacib olsa gerektir. Vacib olmasa bile secde edilmesinde bir mahzur olmadığından herhalde secde edilmesi ihtiyata muvafık, Kur’an-ı Azîm’e karşı hürmet ve tazime müş’irdir..
Secde-i tilavet âyetinin tehecci suretiyle okunması ile veya mücerred yazılması ile veya telafuz edilmeksizin mücerred yazısına bakılmasıyla secde-i tilavet lâzım gelmez. Çünkü bu hallerde tilavet bulunmuş olmaz..
Tilavet secdesinin vücub-i edası, fevrî değildir. Yani secde âyeti okunur okunmaz hemen secde edilmesi lâzım gelmez. Bu secde uzun bir müddet sonra da yapılabilir.... Şu kadar var ki, bir zaruret bulunmadıkça tehiri tenzihen mekruhtur.” (B.İ.İ. 1179)
3304- Secde-i tilavet bazı imamlara göre sünnettir. “Aleyhissalatü Vesselâm bir gün (96:19) كَلاَّۜ لاَتُطِعْهُ وَاسْجُدْ وَاقْتَرِبْ okumuş da secde etmiş, beraberinde bulunan mü’minlerde secde etmişlerdi. Kureyş de başları ucunda el çırpmış ve ıslık çalmışlardı, bu âyet nazil oldu diye rivayet edilmiştir. İmam-ı A’zam Ebu Hanife hazretleri bununla burada secde-i tilavetin vücubuna istidlal eylemiştir. Şafiî de sünnet demiştir. İbn-i Abbas Radıyallahü Anhüma’dan Mufassal’da secde yoktur diye rivayet edilmiş ise de, Ebu Hüreyre Radıyallahü Anh burada secde etmiş ve Peygamber Sallallahü Aleyhi Vesellem hazretlerinin bunda secde ettiğini gördükten sonra secde ettim vallahi demiştir. Enes Radıyallahü Anh de demiştir ki: Ebu Bekr’in, Ömer’in Osman’ın, Ali’nin Radıyallahü Anhüm arkalarında namaz kıldım. Hepsi de secde ettiler. Yani namazda bu sureyi okudular, burada bilhassa secde-i tilavet yaptılar. Maamafih surenin âhirine kadar okunup da rükûa gidilecek olursa, namazın rükû ve sücuduyla secde-i tilavet sâkıt olur. Vacib değildir diye Hasen’den varid olan rivayetin mahmili de bu olmak gerektir.” (E.T. 5684)
3305- Kur’an-ı Kerim’de (7:206) (13:15) (16:49) (17:107) (19:58) (22:18) (24:60) (27:25) (32:15) (38:24) (41:37) (53:62) (84:21) (96:19) olmak üzere 14 yerde secde âyeti vardır.