DERSLER / Alfabetik Derlemeler ve Dersler

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

وَ بِهِ نَسْتَعِينُ

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ

Ehemmiyetli bir kaide-i Kur’aniye

“Bazan Kur’an, Cenab-ı Hakk’ın fiillerini tafsil ediyor. Sonra bir fezleke ile icmal eder. Tafsiliyle kanaat verir, icmal ile hıfzettirir, bağlar.” S:418

ATALET

(Hareketsizlik)

1-Atalet, istirahat, yeknesaklık ademîdir:

Eğer desen: "Birinci Mebhas'ta isbat ettin ki: Kaderin herşeyi güzeldir, hayırdır. Ondan gelen şer de hayırdır. Çirkinlik de güzeldir. Halbuki şu dâr-ı dünyadaki musibetler, beliyyeler, o hükmü cerhediyor."

Elcevab: Ey şiddet-i şefkatten şedid bir elemi hisseden nefsim ve arkadaşım! Vücud, hayr-ı mahz; adem, şerr-i mahz olduğuna; bütün mehasin ve kemalâtın vücuda rücuu ve bütün maasi ve mesaib ve nekaisin esası adem olduğu, delildir. Madem adem şerr-i mahzdır. Ademe müncer olan veya ademi işmam eden hâlât dahi şerri tazammun eder. Onun için, vücudun en parlak nuru olan hayat, ahval-i muhtelife içinde yuvarlanıp kuvvet buluyor. Mütebayin vaziyetlere girip tasaffi ediyor ve müteaddid keyfiyatı alıp, matlub semeratı veriyor ve müteaddid tavırlara girip, Vâhib-i Hayat'ın nukuş-u esmasını güzelce gösterir. İşte şu hakikattandır ki, zîhayatlara âlâm ve mesaib ve meşakkat ve beliyyat suretinde bazı hâlât ârız olur ki; o hâlât ile hayatlarına envâr-ı vücud teceddüd edip zulümat-ı adem tebâud ederek hayatları tasaffi ediyor. Zira tevakkuf, sükûnet, sükût, atalet, istirahat, yeknesaklık; keyfiyatta ve ahvalde birer ademdir. Hattâ en büyük bir lezzet, yeknesaklık içinde hiçe iner.1 S:472

Mesela; “Sâni'-i Zülcelal göz, kulak, lisan gibi duygularla murassa' gayet san'atkârane bir vücudu sana giydirmiş. Mütenevvi esmasının nakışlarını göstermek için seni hasta eder, mübtela eder, aç eder, tok eder, susuz eder.. bu gibi ahvalde yuvarlatır. Mahiyet-i hayatiyeyi kuvvetleştirmek ve cilve-i esmasını göstermek için, seni böyle çok tavırlarda gezdiriyor. Sen eğer desen: "Beni ne için bu mesaibe mübtela ediyorsun?" Temsilde işaret edildiği gibi, yüz hikmet seni susturacak. Zâten sükûn ve sükûnet, atalet, yeknesaklık, tevakkuf; bir nevi ademdir, zarardır. Hareket ve tebeddül; vücuddur, hayırdır. Hayat, harekâtla kemalâtını bulur; beliyyat vasıtasıyla terakki eder. Hayat cilve-i esma ile muhtelif harekâta mazhar olur, tasaffi eder, kuvvet bulur, inkişaf eder, inbisat eder, kendi mukadderatını yazmasına müteharrik bir kalem olur, vazifesini îfa eder, ücret-i uhreviyeye kesb-i istihkak eder. M:45

2- Şeytan ve münafıkların tahribatı atalete dayanır:

“Şeytan-ı ins ü cinnin kâinattaki müdhiş âsâr-ı tahribkâraneleri ve enva'-ı küfür ve dalalet ve şerr ve mehaliki yaptıkları halde, zerre mikdar icada ve hilkate müdahaleleri olmadığı gibi, mülk-ü İlahîde bir hisse-i iştirakleri olamıyor. Ve bir iktidar ve bir kudretle o işleri yapmıyorlar, belki çok işlerinde iktidar ve fiil değil, belki terk ve atalettir. Hayrı yaptırmamakla, şerleri yapıyorlar. Yani, şerler oluyorlar. Çünki mehalik ve şerr, tahribat nevinden olduğu için, illetleri, mevcud bir iktidar ve fâil bir icad olmak lâzım değildir.L:73  

3- Atalet, mevcudatın istikbaldeki ahvalini ademde bırakır:

“Mümkin ünvanı altındaki eşyanın vücudunda tegayyür var. Yani keyfiyetleri, halleri değişir. Binaenaleyh mümkin olan bir şeyin daima bir halde tevakkuf ve sükût etmekle atalette kalması, o şeyin ahval ve keyfiyetleri için bir nevi ademdir. Çünki o şeyin istikbal halleri ademde kalır, yol bulup vücuda gelemez. Adem ise büyük bir elem ve bir şerr-i mahzdır. Binaenaleyh faaliyette lezzet olduğu gibi, ahval ve şuunatta da bir tebeddül olup, bu tahavvül ve tebeddülden neş'et eden teessürat, teellümat, bir cihetten çirkin ise de birkaç cihetten de güzeldir. Evet bir şeyin şekillerinde vukua gelen devir ve teslim sırasında gidenler müteessir, gelenler de memnun olurlar. Ve bu sayede hayat tasaffi eder, temizlenir. Vücud da teceddüd eder.2 Ms:190

4- Atalete düştüğümüzün sebebleri:

S- Zindan-ı atalete düştüğümüzün sebebi nedir?

C- Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir. İşte himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedid olan yeis rast gelir. Kuvve-i maneviyesini kırar. Siz o düşmana karşı لاَ تَقْنَطُوا kılıncını istimal ediniz. Sonra müzahametsiz olan hakkın hizmetinin yerini zabteden meyl-üt tefevvuk istibdadı hücuma başlar. Himmetin başına vurur, atından düşürttürür. Siz كُونُوا لِلّٰهِ hakikatını o düşmana gönderiniz. Sonra da ilel-i müteselsiledeki terettübü atlamakla müşevveş eden aculiyet çıkar, himmetin ayağını kaydırır. Siz, وَاصْبِرُوا وَ صَابِرُوا وَ رَابِطُوا yu siper ediniz. Sonra da, medenî-i bittab' olduğundan ebna-yı cinsinin hukukunu muhafazaya ve hakkını onlar içinde aramağa mükellef olan insanın âmâlini dağıtan fikr-i infiradî ve tasavvur-u şahsî karşı çıkar. Siz de, خَيْرُ النَّاسِ اَنْفَعُهُمْ لِلنَّاسِ olan mücahid-i âlîhimmeti mübarezesine çıkarınız. Sonra başkasının tekâsülünden görenek fırsat bulup ve hücum edip belini kırar. Siz de عَلَى اللّٰهِ لاَ غَيْرِهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُتَوَكِّلُونَ olan hısn-ı hasîni himmete melce ediniz. Sonra da acz ve nefsin itimadsızlığından neş'et eden tefviz ve işi birbirine bırakmak olan düşman-ı gaddar geliyor. Himmetin elini tutup oturtturur. Siz de لاَ يَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ olan hakikat-ı şahikayı üzerine çıkarınız. Tâ o düşmanın eli o himmetin dâmenine yetişmesin.... Mü:95

Hülâsa bu parçada:

İnsanı ümidsiz ve gayesiz bırakan yeis; herkesten üstün olma ve görünme arzusu olan meyl-üt tefevvük; dünyevi maksada çok çabuk varmak isteği olan aculiyet; işin ve muvaffakiyetin tek sahibi olma hissi olan fikr-i infiradî; ve tenbelliğin neticesi olan işi birbirine bırakmak şeklinde sayılan bu sebeblerin, hizmette büyük maniler olduğuna dikkat çekildi.

Muhteva:

1-Atalet, istirahat, yeknesaklık ademîdir.

2- Şeytan ve münafıkların tahribatı atalete dayanır.

3- Atalet, mevcudatın istikbaldeki ahvalini ademde bırakır.

4- Atalete düştüğümüzün sebebleri

 

1 Yani tagayyürsüz donuk hayatta, tagayyürle meydana gelen muhtelif manzara ve hissiyat meydana gelmez. Pek çok mehasin ve kemalat fiile çıkıp filmlerinin ebede gitmesi gibi İlahî hikmetler ademde kalırdı. Dersin devamında izahları gelecek.

 

2 Yani mevcudatta tagayyür, istikbal hallerinin tezahürü ile varlığı büyür ve bilhassa insanın vücud alemi çok genişlenir.

 

Bu dersi indirmek için tıklayınız.

Yukarı Çık