بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَ بِهِ نَسْتَعِينُ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِين
GENİŞ DAİRENİN İRŞADI
Eğer denilse ki, Avrupa ve Avrupa birliği meseleleri, siyasî, içtimaî ve dünyevî meselelerdir. Risale-i Nur’un vazivesi ise uhrevi, imanî ve manevîdir. Avrupa birliği gibi dünyevî meselelerle meşgul olmak, nurculuk mesleğine aykırıdır ilh...
Her meselede olduğu gibi, bu sualin cevabını da yine Risale-i Nur’dan bulmalıyız. Evet, Avrupa’dan gelen getirilen bid’alardan, dalâletlerden, dünyaperestlik ve sefahetlerden insanları ikaz ve irşad etmek ve def’i mefasid kaidesiyle medeniyet-i sefihenin çirkinliğini ve sefih medeniyet taraftarı olan cereyanların İslâm dünyasına karşı düşmanlıklarını gösterip o câzibedar sefahetlerden nefret verdirip insanları kurtarmak, Risale-i Nur’un ehemmiyetli bir vazifesidir. Çünkü ahirzaman fitnesinin tahribatını tamir etmek asrın müceddidine aittir. Evet, Risale-i Nur Külliyatının Muhtelif yerlerinde Risale-i Nur’un vazifelerini beyan eden çok ifadeler vardır.
Ezcümle Bediüzzaman Hazretleri diyor ki:
“Bugünlerde, manevî bir muhaverede bir sual ve cevabı dinledim. Size bir kısa hülâsasını beyan edeyim:
Biri dedi: Risale-i Nur'un iman ve tevhid için büyük tahşidatları ve küllî techizatları gittikçe çoğalıyor. Ve en muannid bir dinsizi susturmak için yüzde birisi kâfi iken, neden bu derece hararetle daha yeni tahşidat yapıyor?
Ona cevaben dediler:
"Risale-i Nur, yalnız bir cüz'î tahribatı, bir küçük haneyi tamir etmiyor. Belki küllî bir tahribatı ve İslâmiyeti içine alan, dağlar büyüklüğünde taşları bulunan bir muhit kal'ayı tamir ediyor. Ve yalnız hususî bir kalbi ve has bir vicdanı ıslaha çalışmıyor, belki bin seneden beri tedarik ve teraküm edilen müfsid âletler ile dehşetli rahnelenen kalb-i umumî ve efkâr-ı âmmeyi ve umumun bâhusus avam-ı mü'minînin istinadgâhları olan İslâmî esaslar ve cereyanlar ve şeairler kırılması ile bozulmaya yüz tutan vicdan-ı umumîyi, Kur'an'ın i'cazıyla o geniş yaralarını Kur'anın ve imanın ilâçları ile tedavi etmeğe çalışıyor. Elbette böyle küllî ve dehşetli rahnelere ve yaralara, hakkalyakîn derecesinde ve dağlar kuvvetinde hüccetler, cihazlar ve bin tiryak hasiyetinde mücerreb ilâçlar, hadsiz edviyeler bulunmak gerektir ki; bu zamanda Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan'ın i'caz-ı manevîsinden çıkan Risale-i Nur o vazifeyi görmekle beraber, imanın hadsiz mertebelerinde terakkiyat ve inkişafata medardır." diyerek uzun bir mükâleme cereyan etti. Ben de tamamen işittim, hadsiz şükrettim. Kısa kesiyorum.” Kastamonu Lahikası (30 - 31)
Yine bu geniş dairede bid’atların tamiri hakkında bir beyanda şöyledir:
Evet “Hazret-i Mehdi'nin cem'iyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akâranesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyeyi ihya edecek; yani âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (A.S.M.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (A.S.M.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdi cem'iyetinin mu'cizekâr manevî kılıncıyla öldürülecek ve dağıtılacak.” Mektubat (441)
Keza Beşinci Şua ve 12. Söz’ün 1,2,3. Esasları ve 30. Söz’ün birinci maksadı 29. Mektub Altıncı kısmın zeyli, yani Es’ile-i Sitte risalesi ve yedinci kısım (İşarat-ı Seb’a) ve 17. Lema ve 5. 7. Notalar ve 22. Lema ve 14. Şua’daki mahkeme müdafaaları gibi daha pek çok bahis ve kısımlar, ahirzaman fitnesi ve ehl-i dünya ve menfi Avrupa’ya karşı ümmeti ikaz ve irşad eden bahisler büyük bir yekün teşkil eder.
Risale-i Nur’un haslar dairesi bu geniş dairelerle bilfiil meşgul olmaz, fakat ihtiyaca göre bu ders ve ikazları ehline bildirir ve dersler yaparlar ve tebliğde bulunurlar.
Evet Bediüzzaman Hazretleri bu vazifeye haslar dairesini tevkil etmiştir. Bir mektubunda diyor ki:
“Şiddetli hastalık ve sair sebeblerin tesiriyle ben Nurcu kardeşlerimle konuşamadığımdan ve o musahabeden mahrum kaldığımdan benim bedelime sizler ve Risale-i Nur'un Kur'an medresesinde Yeni Said'e verdiği ders ve Eski Said'in de Hutbe-i Şamiye ve zeyilleri gibi hayat-ı içtimaiye medresesinde aldığı dersleri ve konuşmaları bu bîçare kardeşiniz bedeline, müştak olduğum kardeşlerimle benim yerimde konuşmalarını tevkil ediyorum.” Emirdağ Lahikası-2 (109)
Mezkûr Hutbe-i Şamiye eseri hakkında da şöyle diyor:
“Demek bu pek ehemmiyetli ders, zamanı geçmiş eski bir hutbe değil, belki doğrudan doğruya 1327'ye bedel, 1371'de ve Câmi-i Emevî yerine âlem-i İslâm câmiinde üçyüz yetmiş milyon bir cemaate hakikatlı ve taze bir ders-i içtimaî ve İslâmîdir, diye tercümesini neşretmek zamanıdır tahmin ederim.” Hutbe-i Şamiye (6)
İşte mezkûr tavsiye mektubu ve Hutbe-i Şamiye, İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnemesi ve Münazarat gibi eserleri ihtiyaca göre nazarla arz etmek vazifesi ve Nurun hizmet hayatında devam etmiş olan bu manadaki tatbikat, geniş daireye bakan tebliğ vazifesinin meşruiyetini gösteriyor.
Keza Bediüzzaman Hazretlerinin Risale-i Nur’un has dairesindeki nâşir, hâmi, sahib, vâris, muhafız, bekçi, nöbetçi ve Genç Said gibi tavsifatla nazara verdiği hizmet heyeti muarızlara karşı Nuru koruyacakları gibi, ikaz, irşad ve tebliğ hizmetleri de vazifeleridir. Mezkûr vasıflarla yapılan tavsifler, İttihad Yayınları’ndan “İman-Hayat-Şeri’at” adlı broşürün 126. Parağrafından 138. Parağrafa kadar kısmen tesbitlidir.
Yine İttihad Yayıncılık’ta neşredilen “Risale-i Nur’dan derlemeler neşriyatı” adlı eserde ise, bu meselenin tafsilatı vardır.
Netice: Risale-i Nur’da hakaik-i Kur’aniye ve imaniye derslerinin beraberinde, fitne-i ahirzamanın ifsadından ikaz ve irşad eden hayli dersler vardır.
Bu dersi indirmek için tıklayınız.