بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَ بِهِ نَسْتَعِينُ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِين
KÜRSÜLERDEKİ SÛRÎ KEMÂLAT RUHUN DERİNLİKLERİNE NÜFUZ EDEMEZ
Bir mahkeme münasebetiyle Hz. Üstad’ın yazdırdığı, gayr-ı münteşir ve has daireye bakan bir mektubda da bu mes’eleyi çok derin hikmetiyle ifade edip der ki:
“Aziz kardeşlerimiz Ahmed Feyzi, Mehmed Emin.
Necded Bey’in tekrar ifade vermesini bildiren mektubunuzu aldık. Üstadımıza okuduk. Üstadımız sizlere selâm ediyor ve muvaffakiyetler niyaz ediyor ve diyor ki:
“Aziz kardeşlerimiz, şu dünyanın gidişatı ve hâdisatın sevkiyatı her dâim bitamamihâ âhiret hesabına olmasından, ehl-i hakikat âhiret ve beka itibariyle dünyaya bakıyorlar. Bu dünyada muvaffakiyet ve parlak saadet maksud-u bizzat değil. Belki Rıza-yı İlahi, saadet-i ebediye gibi ulvi emirlerdir. Esma-i hüsnanın mütenevvi tecelliyatına mazhariyet kesbetmektedir. Mahiyet-i insaniyede münderic acz, fakr, zaaf gibi madenleri tazyiklerle işlettirip dergah-ı uluhiyete iltica ettirmektedir.
Eğer bunlar olmasaydı, yalnız kürsülere çıkıp konferanslar ve vaazlar vermek, fikrî münakaşalar yapmak gibi meşru’ hususlar dahi olsaydı sönük kalırdı, tam kemal olmazdı Hakiki ubudiyet yapılmayacaktı, yalnız bir cihette ayinedarlık olurdu. Mes’ele ruhun derinliğine nüfuz edemeyecekti.
İşte bu ve bunun gibi daha birçok sebebler var ki; Risale-i Nur şakirdleri cüz’i külli dünyevi müzayakalara, kederlere düçar oluyorlar. Tâ ihlaslarını muhafaza edebilsinler, hâdisatın şaşaa-i surîsine kapılıp aldanmasınlar.”
Hatta bu sene içinde Üstadımızın Ankara ve İstanbul’a son seyehatları ve neticesinde muhalif ve muvafık muhitlerin birinden Nur’a iltihakları mana teşkil edip meydana gelen Risale-i Nur talebelerinin azîm manevi kuvveti icabı iken Risale-i Nur’un nurani, bedi’ ve ulvi dairesine nâehiller girmemek, dünyevi ve siyasi cereyanlar bulaşmamak için kader-i İlahi dest-i inayetle muhafaza ediyor, sırrı imtihanı muhafaza ediyor gibi bazı sebebler olsa gerektir.
Çok selâm ve muvaffakiyetler.
Kardeşiniz Zübeyr, Mustafa Acet”
Bu dersi indirmek için tıklayınız.