بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَ بِهِ نَسْتَعِينُ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
RİSALE-İ NUR’DA GEÇEN TASNİFAT MESELESİ
Sınıflamak manasına gelen tasnifat tabiri, geniş ve külli manaları ihtiva eden mevzularda, bahisleri sınıflamakla dar daireye almanın mahzurlarını ifade eder.
Yirmi küsür sene kadar önce yazılan bir fihristenin mukaddemesinde mesele ile alakalı olarak şu takdim yazısını yazmıştım:
“Esasen Risale-i Nur gibi, Kur’anî hakaikın küllî, geniş ve ince mana camiiyetini taşıyan bir külliyat, mezkûr manada tasnifata alınamaz. Külliyatı devamlı ve dikkatli okumakla alınan feyizler sebebiyle, müracaat kitabları gibi değildir. Ancak ani bir ihtiyaç karşısında, o ihtiyaca cevap veren parçaları okumak ve takdim etmek veya bir yerde icmalî olan bir meseleyi yine Risale-i Nur’la izah etmek için külliyattaki diğer yerlerini bulmak veya bazı meseleleri muvazeneli anlayabilmek için o meselenin müteferrik parçalarını aynı zamanda görüp okumak gibi hususlarda faydalı olabilir.
Mesela yaptığımız derlemelerin başına derlemedeki ana mevzuyu alfabetik sırasıyla görüp o mevzuyu incelemek ve çeşitli mana cihetleriyle istifade etmek ve ettirmek esas alınmalıdır.”
Hz. Üstad bu manadaki tasnifat hakkında şöyle der:
“Demek şeriat kitabları, birer şeffaf cam mahiyetinde olmak lâzım gelirken, mürur-u zamanla mukallidlerin hatası yüzünden paslanıp, hicab olmuşlardır. Evet bu kitablar, Kur’ana tefsir olmak lâzım iken, başlı başına tasnifat hükmüne geçmişlerdir.” (STİ:31)
Yani demek oluyor ki, çeşitli manaları taşıyan bahisleri, çabuk bulmak maksadıyla alfabetik bir başlık konulsa da o başlığın dar mana dairesinde inhisar ettiği düşünülmemelidir.
Evet, duyulan ihtiyaca göre tasnifat vardır, fakat mana camiiyetine sahib olan bahislerde mezkûr nokta-i nazar ile bakılmalıdır.
Çünkü insanların fikir, hissiyat, temayülat ve manevî ihtiyacat gibi hâlâta cevab veren mâna incelikleri, tasnifatla muayyenleştirilen dar bir mâna dairesine sığdırılamaz.
Bu nokta-i nazardan bu tarz alfabetik tertib ve tasnifler, ihtiyaca göre aranan mes’ele ve mânaların bir kısmını kolay ve çabuk bulma imkânını sağlamak içindir. Çünkü Külliyat, mücerred müracaat kitabı olmaktan daha çok, tefekküren ve teenni ile ve devamlı okunup tefeyyüz edilen bir eserdir.
Hz. İmam-ı Alinin işarî bir tavsiyesi olan: وَ تِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا ٭ وَ حَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ (Ş:298) Veciz ifadesi’nin remzî bir manası olarak düşünülebilir ki külliyattan bazı mevzuları tesbit ve cem’ yapıldıktan sonra, onlar üzerinde tahkiken okunup incelenmesi gerekiyor diye dikkat çekiliyor.
Bu dersi indirmek için tıklayınız.