بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَ بِهِ نَسْتَعِينُ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
Ehemmiyetli bir kaide-i Kur’aniye
“Bazan Kur’an, Cenab-ı Hakk’ın fiillerini tafsil ediyor. Sonra bir fezleke ile icmal eder. Tafsiliyle kanaat verir, icmal ile hıfzettirir, bağlar.” S:418
DERLEMELER HAKKINDA
Zaman seyri içinde ortaya çıkan bazı meselelere Risale-i Nur’dan istikamet-i Nuriyeyi göstermek için hazırlamış olduğum bazı derleme eserler neşredildi ve internete de konuldu. Aynı zamanda bu dersler ve derlemeler okunarak dersler yapılıp ve CD’lere konulduğu gibi kağıt üzerine de çıkışları yapılarak istifadeye arzedildi. Böylece çok ehemmiyetli olan tebliğ vazifesinin ifasına çalışıldı. Fakat Risale-i Nur’un beyan ettiği Kur’an hakikatlarının tebliğ ve neşrini istemeyen gizli nifak cereyanı, senelerden bu yana bazılarını sinsice ve kitaba dayanmayan telkinlerle aldatıp tebliği durdurmak veya tesirini kırmak için çalışmışlardır.
Halbuki Nur dairesinde yapılacak tenkidler, Risale-i Nur’un tevil kaldırmaz sarih beyanlarına dayanmalıdır. Aksi halde tenkid, gıybet olur. Halbuki derlemelerin yapılamıyacağına delalet eden bir delil olmadığı gibi, kısmen bu dersde de görüleceği üzere derlemeler lehinde ifadeler var. Biraz sonra bu ifadeler burada kısmen dercedilecektir.
Bir zaman taşradan bir zat geldi veya gönderildi ve bana “bu neşriyatı yapma” dedi fakat hiçbir delil göstermedi. Ben de kendisine hiçbir şey söylemedim ve kendisini muhatab almadım. Halbuki bu zat bu derlemelerden istifade etmek ve ettirmek için derlemeleri adım adım takip ediyordu. Sonraları kanaatımca sinsi cereyan, çokların faydalandığı bu neşriyatın ve tebliğin faydalı olduğunun farkına vardı ve sinsice müsaid gördüğü bazılara üflemeye başladı. Halbuki merhum Tahiri ağabey bir ikindi namazı sonrası beni yanına çağırdı ve meslekî sahaya bakan sohbet yapmak istedi. Bunun uzerine derlemeler manasını da tazammun eden lahika mektuplarının mahiyeti ve hususiyetleri hakkında uzunca bir sohbet oldu. Tahiri ağabey “ahi parası benden bir teksir makinası alacağız” dedi. Ben de “iyi olur dedim.” “O halde şimdi git makineyi getir” dedi. Bunun üzerine ben “bu makine Karaköy gibi yerlerdeki büyük mağazalarda satılır, fakat bu saatlerde o gibi yerler kapalı olur” cevabını verince, “hayır Üstadımız sonraya havale etmezdi” diye cevap verdi. Ben de hemen dışarı çıkıp bu işlerden anlayan bir teknik eleman dava arkadaşımı gördüm ve durumu anlattım. Bu arkadaş vazifeyi yüklendi ve makineyi dershaneye getirdi. Biz bu makine ile daha çok meslekî sahaya bakan derlemeleri neşretmeye başladık. Bu faaliyetimize Nur dairesinden çokça alaka gösterildi. Fakat seneler sonrası bu faaliyetimizin hizmet-i Nuriyedeki faydalarını anlayan gizli cereyan bazılarına sinsice menfi telkinlere başladı. Neticesinde az bir kısım hissi temayüle sahip olanlar üstü kapalı tenkidlere başladılar. Ben bu tenkidlere ehemmiyet vermedim fakat sahayı boş bulmaktan ölçüsüz ve bazılarını rahatsız eden sözlere muttali olunca şimdilik bir nebze meseleye temas etmek gerektiği kanaatına vardım.
Evet Risale-i Nur’dan muayyen mevzulara dair yapılacak derleme ve toplamalar hakkında, haslar dairesinden devam etmesini isteyen Hz.Üstadın bir tavsiyesi şöyledir:
“Onuncu Şua namında, yazdığınız Fihriste'nin İkinci Kısmı bana şöyle kuvvetli bir ümid verdi ki: Risale-i Nur benim gibi âciz ve ihtiyar ve zayıf bir bîçareye bedel, genç, kuvvetli çok Said'leri içinizde bulmuş ve bulacak.1 Onun için bundan sonra Risale-i Nur'un tekmil ve izahı ve haşiyelerle beyanı ve isbatı size tevdi' edilmiş tahmin ediyorum. Bir emaresi de şudur ki: Bu sene çok defa ihtar edilen hakikatleri kaydetmek için teşebbüs ettim ise de çalıştırılamadım.
Evet Risalet-ün Nur, size mükemmel bir me'haz olabilir. Ve ondan erkân-ı imaniyenin herbirisine, meselâ Kur'an'ın Kelâmullah olduğuna ve i'cazî nüktelerine dair müteferrik risalelerdeki parçalar toplansa veya haşre dair ayrı ayrı bürhanlar cem'edilse ve hâkeza.. mükemmel bir izah ve bir haşiye ve bir şerh olabilir.
Zannederim ki, hakaik-i âliye-i imaniyeyi tamamıyla Risale-i Nur ihata etmiş, başka yerlerde aramaya lüzum yok. Yalnız bazan izah ve tafsile muhtaç kalmış. Onun için vazifem bitmiş gibi bana geliyor.
Sizin vazifeniz devam ediyor. Ve inşâallah vazifeniz şerh ve izahla ve tekmil ve tahşiye ile ve neşr ve talim ile, belki Yirmibeşinci ve Otuzikinci mektubları te'lif ile ve Dokuzuncu Şua'ın Dokuz Makamını tekmil ile ve Risale-i Nur'u tanzim ve tertib ve tefsir ve tashih ile devam edecek.” K: 56
Mezkûr sarih beyanın tavsiye ettiği lahika ve derlemeler faaliyeti Nurun hizmet hayatı boyunca ve bilhassa Tevruz apartmanında yani 1970 sonraları ve bilhassa Tahiri ağabeyin teksir makinesini aldıktan sonra daha ciddi bir şekilde devam etmiştir.
Yine aynı mevzuya temas eden Hz. Üstadın bir beyanı da şöyledir:
“Buraca faidesi görülen haşre dair parçaları Onuncu Söz'ün âhirinde toplayıp, bir lâhikası hükmüne gelmiştir. Birinci parça, Dokuzuncu Şua olan mukaddeme-i haşriye, Onuncu Söz'ün arkasında yazılacak. Ve bunun arkasında, o mukaddeme-i haşriyenin birinci makamının yerinde ve bedeline Otuzuncu Lem'anın İsm-i Hayy'a dair Dördüncü Remiz yazılacak. Bunun arkasında, İkinci Şua olan Tevhid Risalesi'nin haşri isbatına dair Hâtimesinin başından, tâ "Bu haşrin dört mes'elesi şimdilik yeter. Yine sadedimize dönüyoruz." cümlesine kadar yazılacak. Sonra bunun arkasında İhtiyarlar Lem'asının Beşinci Ricasının ortasından başlayan, "Evet, nass-ı hadîs ile nev'-i beşerin en mümtaz şahsiyetleri olan yüz yirmi dört bin Enbiyanın ilââhir." tâ Altıncı Rica'ya kadar yazılacak. Eğer haşre ait, sair risalelerde bunlar gibi parçalar varsa, münasib görseniz ilâve edersiniz. Bunların heyet-i mecmuasının tesiri büyüktür.” K:110
Böyle toplamalar şekli sahabe devresinde de yapıldığını anlatan Hz. Üstad, bunu Risale-i Nur’dan yapılan toplamalara delil gösterip tenkid edenlere cevab verirken diyor:
“Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın büyük bir kumandanı olan Hazret-i Üsame Radıyallahu Anh; bir gün “hamd”e ait, bir gün “istiğfar”a ait âyetler, bir gün “tesbih”e ait, bir gün “tevekkül”e, bir gün de “selâm” lâfzına, bir gün de “tevhid” ve “Lâ ilâhe illâ hu”ya ait, bir gün de “Rab” kelimesine ait bütün Kur’andan müteferrik surelerden bir hizb-i Kur’anî çıkarmış, kendine bir vird eylemiş. Demek böyle hizblere izn-i Peygamberî (Aleyhissalâtü Vesselâm) var.” Em:152
Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bu tarzda Kur’andaki “Kur’an” kelimelerini toplayıp “Hizb-ü Elfaz-il Kur’an” ve aynı şekilde “Resûl” kelimelerini cem’edip “Hizb-ü Elfaz-ir Resûl” namlarıyla neşretmiştir.
Keza çok kısa parçalarla tertib edilen Hizmet Rehberi adlı eserin tertib şekli hakkında da şöyle denmektedir:
“Bu Hizmet Rehberi’ndeki yazılar, bahisler; Risale-i Nur’un Mektubat, Lem’alar, Şualar, Müdafaalar ve Lâhika Mektublarından alınan ve hizmet-i Nuriyeye, kısmen meslek-i Nuriyeye temas eden kısımlardan ancak birer cüz’üdür…
Bu Rehber’deki bazı kısa bahisler ve cümlelerden, derhal o bahis ve cümlelerin alındığı risalelere müracaatla, mes’eleleri geniş isbat ve izahatla elde etmek, derketmek lâzımdır…
Bu Hizmet Rehberi Külliyat-ı Nur’dan ve Mektublardan, İhlâs ve Uhuvvet Risalelerindeki düsturları ve esasları te’yid ve takviye eden bahislerden müteşekkildir.” (Hizmet Rehberi:8, 10)
Bediüzzaman Hazretleri Arabî Mesnevî’si hakkında aynı cem’ ve tertip kaidesiyle yapılacak çalışmadan aynelyakîn bir marifetullahın tezahür edeceğini şöyle beyan eder:
“Şimdi burada emanetin hakkını eda etmek niyetiyle, Cenab-ı Hakk’ın tevfikiyle derim ki: Ben, Nokta, Katre ve Katre’nin Zeyli, Zerre, Şemme, Habbe ve sair risalelerimde müteferrik hadsiyatı ve parça parça aynaları dercetmişim.
Eğer Cenab-ı Hakk’ın izniyle bir zaman gelir, birisi bütün bu müteferrik hadsleri ve parça parça aynaları tahrir ve tasvir edip birleştirirse; öyle bir ayna onlardan çıkabilir ki, aynelyakînin nuru o aynada zâhir ve nümayan olacaktır. Hem o müteferrik hadslerden öyle bir hads-i küllî meydana gelebilir ki, hakkalyakînin nuru ondan çiçekler açacaktır inşâallah.” BMs:235
Yine aynı mevzuda, yani Risale-i Nur’un kendine has hususiyetlerine, te’sir ve faydalarına ondört asır önceden işarî bir mana ile dikkat çeken ve o hasiyetleri toplayıp incelenmesine teşvik eden İmam-ı Ali’nin (R.A.) meşhur bir eseri olan;
“Kasidede, Risale-i Nur'un mühim eczalarına tertibiyle işaretlerin hâtimesinde, mukabil sahifede der:
وَ تِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا ٭ وَ حَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ
Yani: "İşte Risale-i Nur'un sözleri hurufları ki, onlara işaretler eyledik. Sen onların hassalarını topla ve manalarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet, onlarla tamam olur." der. "Hurufların manalarını tahkik et." karinesiyle manayı ifade etmeyen hecaî harfler murad olmayıp, belki kelimeler manasındaki "Sözler" namıyla risaleler muraddır.”Ş: 298
Şu husus da ehemmiyetle nazara alınmalıdır: Nasılki Kur’andaki mes’eleler ve hakikatler, Kur’an içinde serpilmiş olup muayyen bir yerde değil, bu sebeble de her ehl-i ilim aradığını bütün Kur’anda arar ve tahkik eder. Bu vesile ile Kur’an, insanları ilmî çalışmaya sevkeder. İslâm dünyasında pekçok ilim erbabı Kur’andan çeşitli hakikatları tesbit ve izhar çalışmaları yapmışlardır.
Öyle de Kur’anın hakiki bir tefsiri ve O’nun bir lem’a-i i’cazı olan Risale-i Nur dahi Kur’ana ittiba edip pek çok derin ve ince hakikatlar, içinde serpilmiş olup o hakikatları Külliyat müvacehesinde arattırır, çalıştırır ve terakkiye sevkeder.
İşte hizmet hayatında ve cemiyette zamanla meydana gelen hâdiseler, mezkûr manadaki çalışmalara müşevvik ve sâiktir ki, senelerden beri cemiyette ortaya çıkan bazı hadiselere Risale-i Nur’dan derlenen lahikalar neşredildi. Bu hususu biraz sonra tekrar ele alacağız.
Esasen yarım asırdan beri ve ihtiyaca göre dersler yapıyoruz. Çok kere bu dersler tahşiyeli yapılmıştır. Bir ara dahi bütün külliyatı baştan sonuna kadar ve kısmen tercihli olarak dersler yapıldı. Şimdi de külliyattaki bütün kelimeleri alfabetik sıraya dizip içinden dersi yapılması gereken tabirleri alfabetik olarak ele alıp dersleri yapılıyor. Bu tarz ise, külliyatın bütün meselelerini külliyatta nazara verildiği ölçüye ve muvazeneye uygun olarak derslerin tesbit imkânı olur.
Evet günün ihtiyacatına göre istikamet cihetini gösteren Nur Risalelerinin derslerini ve düsturlarını nazara vermenin lüzumu, Emirdağ Lâhikası’nın Takdim yazısında şöyle ifade edilmiştir:
“Bu lâhikaların bir kısmı, ihtiyaca binaen yazılmış ve yazdırılmış ihtarlar olması ve aynı ihtiyacın her zaman tekerrürü melhuz bulunduğundan daima müracaat olunacak hikmetleri ve düsturları muhtevidir. Nitekim yüzer vâkıalar, hâdiseler ve mes’elelerde bu ihtiyaç, kendini göstermiştir.” E:7
Aynı manayı ve hükmü teyiden, Hizmet Rehberi’nde de şu kayıd var:
“Üstad Bediüzzaman’ın azamî ihlas, azamî sadakat ve azamî fedakârlık manasını ihtiva eden, gösteren ve işaret eden mesleğini nazara vermek lâzım gelmektedir. Tâ ki, hizmet-i Nuriyede bulunacak Kur’an şakirdleri kıyamete kadar bu düsturlar müvacehesinde hareket etsinler. Muvaffakiyetin ve rıza-yı İlahîye nâiliyetin ancak bu suretle mümkün olacağına kat’î kanaat getirsinler.” Hizmet Rehberi sh: 6
Kastamonu Lâhikası sh: 56’da: “Risale-i Nur’un tekmil ve izahı ve hâşiyelerle beyanı ve isbatı size tevdi’ edilmiş.” ifadesi, bu mes’elemize de bakan ve haslar dairesinin vazifesini ihtar eden bir tavsiyedir.
Hem de Risale-i Nur’un bazı ehemmiyetli ihbaratı ve ikazatının nazara verilmesi ve zamanla ortaya çıkan ve o ihbarı tasdik eden kısmında tatbikatın gösterilmesi ve buna bakan Hz. Üstad’ın şu ifadesi:
“Sâlisen: Haşirdeki Mahkeme-i Kübra’ya şekva namındaki ve yirmisekiz sene evvel Meclis-i Meb’usana hitaben yazılan ve o vakit tab’edilen on maddelik namaza dair parça ve bir de Mustafa hakkında dört sene evvel Reisicumhur’a yazılan üç maddelik parça, şimdi bu zamanda Ankara’da bazı meb’usların nazarına ve imanlı hükûmet erkânına göstermek niyetiyle Ankara’ya gönderilmiş. Size de bera-yı malûmat gönderiyoruz.” Em:66
Bu kısımdan anlaşılıyor ki Hz. Üstad ifsadatçı sinsi cereyanın bilinmesini istemektedir. Çünkü sinsi cereyan bilinmezse ve gizli kalırsa ifsadatı daha çok tesir eder.
Bu hakikatı Hz. Üstad şöyle nazara veriyor:
“Düşman tanınmadığı ve bilinmediği müddetçe daha çok zararlı düşer. Şayet düşman Muhannes olsa, yani gizli, örtülü ve içten karıştırıcı olsa; daha çok habis olur.. Ve eğer yalancı kezzab olsa, daha çok ifsadcı olur.. Ve eğer adüvv, dahilî olsa, zararı daha çok büyük olur. Zira dahilî düşman salabeti gevşetir, kuvveti dağıtır. Haricî düşman ise; dinin ve millî salabetin kuvvetlenmesine, toparlanmasına sebebiyet verir. Evet, nifakın İslâma yaptığı cinayet, verdiği zarar – maateessüf- pek büyüktür. Ve halen İslâm alemindeki şu müşevveşiyet ve karışıklıklar da hep nifaktan gelmiştir. İşte onun için Kur’an-ı Hakîm münafıkların aleyhinde, haddı mütecaviz olan kötülük ve şenaatlarının zararlarından çokça bahsetmiştir.” (İşarat-ül İ’caz A. Badıllı Tercemesi Sh: 164)
Yukarıda nakledilen parçalar gösteriyor ki, zamanla ortaya çıkan meselelere Nurun istikametini göstermek için Külliyat-ı Nur’dan o meselelere bakan kısımların cem’ edilip nazara verilmesi gerekiyor.
Keza, merhum Zübeyr Gündüzalp Ağabey, Hz.Üstad’ın Haslar Dairesinde esas teşkil eden dört vazifeye ehemmiyet verdiğini söylemişti. Hülâsa olarak o dört vazifeyi de icmalen şöyle anlatmıştı:
1- Risale-i Nur eserlerinin neşri ve muhtaç ellere geçmesinin temini…
2- Dershaneler açılıp Risale-i Nur eserleriyle dersler yapılması ve bu hizmette esas teşkil eden fedai hizmetkârların yetişmesi…
3- Tevafuklu Kur’anın neşri…
4- Cemiyette zamanla ortaya çıkan bazı hâdiseler karşısında istikametli hareket tarzını göstermek ve böylece Nur cemaatının istikametli hizmet birliğini korumak ve Risale-i Nur’la yapılan hizmetin ehemmiyetini beyan ve hizmete teşvik etmek ve muarızların aleyhteki plânlarına karşı cemaatı ikaz etmek gibi hikmetler için; haslar dairesinden Lâhikaların ve gereken cevabların neşredilmesi, haslar dairesinin esas vazifelerindendir.
Evet, mes’eleleri etraflıca ve isabetli ve müvazeneli anlamak için bu nevi tahşidat ve tatbikat manasında yapılmış çalışmalara örnek olan Toplama Kitablardan bazıları şunlardır:
1- Bediüzzaman Cevap Veriyor derlemesi, Hz. Üstad’ın sağlığında, Said Özdemir Ağabey gazetelerde çıkan aleyhdeki yazılara cevab olarak Külliyattan cem’ edip neşretti. Bu derleme halen neşrediliyor.
2- Hizmet Rehberi derlemesi, ki Külliyattan alınan iki satırlık kadar olan cümleler de var. Zübeyr Ağabey’in istemesiyle merhum Mehmed Birinci tarafından derlenip neşredildi. Fakat ilk neşredildiğinde büyüklüğü İhlas Risalesi kadardı. Birkaç sene sonra yine Zübeyir Ağabeyin: “Sende fihriste var, Bu Hizmet Rehberinin daha câmi olması lazım,” Hz. Üstad, “İncecik ipler, içtima ettikçe kopmaz halat olur.” derdi. Diyerek beni vazifelendirdi.
“Halat olur” ifadesinin birkaç örneği de şöyledir:
“Malûmdur ki; zaîf şeyler içtima’ ettikçe kuvvetleşir. İncecik ipler topak yapılsa, kuvvetli halat olur. Kuvvetli halatlar topak yapılsa, kimse koparamaz.” M:119
“Küll’ün (yani mesela bir olmuş mütesanid bir cemaatın ve ittifakının) bir hükmü ve kuvveti olur ki, tek tek ferdlerinde aynı hüküm ve kuvvet olmaz ve bulunmaz. Zaif ve ince ip tellerinin topak ve halat yapıldığında kesbeylediği kuvvet gibi...” İşarat-ül İ’caz A.Badıllı Tercemesi: 330
Bu gibi ifadeler, bir mevzuya ait parçaların toplanmasının tesiri çok olduğunu anlatır.
Ben de bu derleme eser olan Hizmet Rehberine Külliyattan bazı parçalar ilave edip Gençlik Rehberi büyüklüğüne geldi ve neşredildi ve halen de neşrediliyor.
3- Siyaset, Neşriyat Broşürü derlemesini hazırladım ve Envar Neşriyatta neşredildi.
4- Anarşi ve Çareleri derlemesini hazırladım ve Hizmet Vakfı dağıtımını yaptı.
5- Tenvirler derlemesi, Zübeyr Ağabey’in tensibiyle hazırlandı.
6- Mirkat-üs Sünnet ve Gençlik Rehberi toplamalarına, yine Zübeyr Ağabey bana ilâveler yap dedi ve yaptım.
7- Min Hakikat-i Sîret-in Nebi derlemesi, (A.S.M.) Arabîdir. İstanbulda yapılan beynel İslam siret-in nebi toplantısı münasebeti ile hazırlandı.
8- İçtihad Risalesi toplaması, Said Özdemir abi tarafından ve Üstadın vefatından sonra toplanıp neşredildi.
9- İttihad-ı İslâm derlemesi, ihtiyaca binaen ve Tahiri ağabey zamanında teksirle çoğaltıp neşrettik. Daha sonra yeniden ele alarak hazırladım ve envar neşriyatta neşredildi. Daha sonra da yeniden tekrar ele alıp tanzim ettim ve ittihad neşriyatında neşredildi.
10- İman ve Küfür Müvazeneleri toplaması ise “İnşâallah nasıl Tılsımlar Mecmuası'nda, dinin mühim tılsımlarını ve hilkat-ı âlemin muammalarını keşfeden parçalar, o mecmuada toplanmış. Aynen öyle de, ehl-i dalaletin dünyada dahi cehennemlerini ve ehl-i hidayetin dünyada lezaiz-i cennetlerini gösteren ve iman Cennet'in bir manevî çekirdeği ve küfür ise Cehennem zakkumunun bir tohumu olduğunu gösteren Nur'un o gibi parçaları, kısacık bir tarzda bir mecmuacık olarak yazılacak ve inşâallah neşredilecek.” Hutbe-i şamiye: 17’deki Üstadın neşrini istediği mezkûr beyaniyle Said Özdemir abi hazırlayıp neşretti.
11- Nur Çeşmesi toplaması, Hz.Üstad’ın sağlığında hazırlanıp neşredildi.
12- Risale-i Nur Sönmez derlemesi, Vefat-ı Üstad’dan sonra Arabîsi: Lâ Tentefî olup zendeka cereyanının hücumu karşısında bir mukabele mahiyetinde Mehmed Fırıncı tarafından neşredildi hazırlanıp neşredildi.
13- Yanlış İddialara Risale-i Nur’la Cevab toplaması, (Cemal Kutay’a cevaptır) Envar Neşriyatta neşredildi.
14- Tasavvuf ve tarikatla ve manevî kemâlat dersleriyle alâkalı parçaları cem’eden Hakikat Nurları Bediüzzaman Hazretlerinin sağlığında neşredildi ve buna benzer pek çok toplama eserler var fakat bu kadarla iktifa ediyoruz.
Netice: Bu derlemeyi hazırlamakta maksadımız, hakikat-ı hali tam bilemiyen ve iyi niyet sahibi olan bazıların doğruyu kitabdan görüp yanlışa düşmemelerine yardım etmek ve her meselemizi Risale-i Nur Külliyatında aramaya dikkat çekmek ve bu Derlemede ele alınan Hakkın Müdafaası hakkında, kitabî istikameti ve müvazeneyi görüp göstermektir. Neşriyatımızın hiçbirinde bir adavet ve muaraza meyli ve düşüncesi yoktur ve olamaz. Çok kısa olarak nazara verilen bu kısımların sarahatında olarak Risale-i Nur’da meselemizin aleyhinde beyanlar yoktur. Tevillerle ve şahsî anlayışlarla hareket etmek zaten caiz değildir. Bu anlatılan derlemeler, kitap ve lahikalar ve talebe mektupları hayli çoktur ve senelerden beri hizmet hayatında teamülî bir esas olmuştur.
1 Yani gelecekte de devam edecek.
Bu dersi indirmek için tıklayınız.