بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz, Faal ve Müdakkik Kardeşlerim!
İsmet kardeşten, sizlerin ciddî gayret ve şevkle Risale-i Nur dersleri yaptığınızı ve çalışmalarınızda tahkik yolunu tercih ettiğinizi haber aldım, gayetle memnun oldum. Allah şevkinizi ve tefeyyüzünüzü arttırsın ve sebat versin.
Bildiğiniz gibi Üstad Risale-i Nur eserlerinde taife-i nisaya çok ehemmiyet veriyor.
Hem yine biliyorsunuz ki, bütün bu çalışmaların ebedî ve canlı filimleri alınarak ahiret âlemlerine gönderilip bizlere ebedî olarak gösterilecek.
Hem bu tahkikî ve tefekkürlü derslerin, dünyanın hakiki güzelliği olduğunu bildiren Hz. Üstad diyor ki:
“Hem mütefekkirane, o çeşit sohbet-i imaniye, zemin yüzünün bir manevî zîneti ve medar-ı şerefi olduğuna işareten biri demiş:
آسْمَانْ رَشْكْ بَرَدْ بَهْرِ زَمِينْ كِه دَارَدْ
يَكْ دُو كَسْ يَك دُو نَفَسْ بَهْرِ خُدَا بَرْ نِشِينَنْدْ
Yani: Semavat zemine gıbta eder ki; zeminde hâlisen-lillah sohbet ve zikir ve tefekkür için, bir-iki adam, bir-iki nefes, yani bir-iki dakika beraber otururlar; kendi Sâni'-i Zülcelalinin çok güzel âsâr-ı rahmetini ve çok hikmetli ve süslü eser-i san'atını birbirine göstererek Sâni'lerini sevip sevdirirler, düşünüp düşündürürler.” (B:260)
Hem yine Hz. Üstad, İmam-ı Ali’den (R.A.) naklen ve tahkik mesleğine atfen diyor:
“O kasidede Risale-i Nur'un mühim eczalarına tertibiyle işaretlerin hâtimesinde, mukabil sahifede der:
وَ تِلْكَ حُرُوفُ النُّورِ فَاجْمَعْ خَوَاصَّهَا ٭ وَ حَقِّقْ مَعَانِيهَا بِهَا الْخَيْرُ تُمِّمَتْ
Yani: "İşte Risale-i Nur'un sözleri hurufları ki, onlara işaretler eyledik. Sen onların hassalarını topla ve manalarını tahkik eyle. Bütün hayır ve saadet, onlarla tamam olur." der. "Hurufların manalarını tahkik et." karinesiyle manayı ifade etmeyen hecaî harfler murad olmayıp, belki kelimeler manasındaki "Sözler" namıyla risaleler muraddır.” (Ş:298)
Hz. Üstad’ın, Risale-i Nur’un müzakeresini tavsiye eden bir ifadesi de şöyle:
“Bunun gibi teselliye dair evvelce yazılan küçük mektublar arasıra okunsa ve Meyve'nin hususan âhirleri beraber mütalaa edilse ve hatıra gelen Risale-i Nur'un mes'eleleri müzakere olsa, inşâallah talebe-i ulûmun şerefini kazandırır. İmam-ı Şafiî (K.S.) gibi büyük zâtlar, "Talebe-i ulûmun hattâ uykusu dahi ibadet sayılır" diye ziyade ehemmiyet vermişler. Böyle medresesiz bir zamanda, böyle azab yerlerde, böyle yüksek talebelik yüzünden yüz sıkıntı da olsa aldırmamalı veyahut خَيْرُ اْلاُمُورِ اَحْمَزُهَا deyip o meşakkatler yüzünden ferahla gülmeliyiz. Amma fakir arkadaşların çoluk ve çocuk ve idare ciheti ise; musibette kendinden ziyade musibetliye ve nimette daha noksaniyetliye bakmak kaide-i Kur'aniye ve imaniye ve Nuriyeye binaen, yüzde seksen adamdan daha ziyade rahattırlar. Şekvaya hiç hakları olmadığı gibi, seksen derece bir şükür üstüne haktır. Hem burada kısmetimizi almak, yemek; kader-i İlahî tayin etmişti. Adalet-i rahmet bizi toplattırdı, çoluk çocuk Rezzak-ı Hakikîlerine emanet edildi, muvakkaten o nezaret vazifesinden mezuniyet verdi. Nasılki bir gün bütün bütün elini çektirecek, azledecek. Madem hakikat budur, حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ deyip teslim ile şükretmeliyiz.” (Ş:314)
Keza “Teenni ile mutaala eyle” (Şualar:5) ve “Gazete gibi okumayınız” (Nurun İlk Kapısı:182) ve “Teenni ve dikkatle okuma” (Emirdağ Lâhikası-I: 65) gibi hayli beyanlar gösteriyor ki, Risale-i Nur’u okumada ve dinlemede fikren ve kalben tevecüh etmek şart olduğu gibi müzakeresi de lâzımdır.
İşte sizler, Nurun bu üstün tarzını anlamış ve bilfiil sahib çıkmış oluyorsunuz. Sizleri tebrik ederim.
Kardeşiniz
Rüştü Tafralı
15.06.2000 - İstanbul
Bu dersi indirmek için tıklayınız.