بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَ بِهِ نَسْتَعِينُ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
TAİFE-İ NİSA’NIN HİZMETTEKİ GAYRETLERİ
Bu derlemenin bazı kısımları renkli ve kalın yapılıp dikkat çekildi. O kısımlara daha çok dikkat edilmeli.
1-Kadınlar Nurlar ile ciddî alâkadar oluyorlar:
“Nur'un mühim mesleği şefkat olmasından -erkeklerden ziyade- hem samimî, hem ihlas ile kadınlar Nurlar ile ciddî alâkadar oluyorlar..” (G:22)
2-R.Nur şakirdlerinin bekâr kalmakarındaki esbab ve tenasül kanunu:
“Evvelâ: Risale-i Nur şakirdlerinin bir kısmı bekâr kalmaklığın çok sebeblerinden bir sebebini gösteren bir hâdise:
Bugünlerde, gençlik darbesini yiyen ve bekâr kalan ve teselli bulmak için Risale-i Nur ile alâkadarlığa çalışan ve mühim bir mektebde ders almağa meşgul ve ehemmiyetli bir adamın kerimesi bulunan hanıma, icmalen bir hakikat söyledim. Belki o havalide bazılara faidesi var diye yazıyorum.
Dedim ki: Madem gençlik darbesini yedin, bir vazife-i fıtriye olan tenasül kanununa daha girme. Çünki o vazifenin mukabilinde ücret olarak erkeğin aldığı muvakkat lezzet ve keyf bir derece bidayette kâfi geliyor. Fakat bîçare kadın, o vazife-i fıtriyede bir sene ağır yükü çekmeye ve bir-iki sene veledin meşakkatine, beslenmesine ve açık-saçıklık sebebiyle kocasının nazarında sadakatsızlık ittihamı ve kocasının da gözü dışarıda olmak ihtimali ve ona samimî merhamet etmemesi cihetiyle, daimî sıkıntılara ve vicdanî azablara mukabil; izdivacda aldığı muvakkat bir keyf ve lezzet, bu bozuk zamanda ona o vazifeye mukabil yüzden birisine mukabil gelemiyor. Ve bilhassa küfüvv-ü şer'î tabir edilen, birbirine seciyeten ve diyaneten liyakat bulunmadığından daha ziyade azab çektirir. Ve bilhassa terbiye-i İslâmiye haricinde, müslüman namı altında olanlar, imandan gelen hürmet ve merhamet-i mütekabileyi bulamadıklarından bütün bütün saadet-i hayatiyeyi mahvediyor, Cehennem azabı çektiriyor.” (K:252)
“Risale-i Nurun neşrinde, mübarek hanımlar da ehemmiyetli fedakârlıklara mazhar olmuşlardır. Hattâ, Hazret-i Üstada gelip, "Üstadım! Ben, efendimin göreceği dünyevî işleri de yapmaya çalışacağım; o senindir, Risale-i Nurundur." diyen ve erkeklerinin Risale-i Nur hizmetinde çalışmalarına daha fazla imkânlar veren kahraman hanımlar görülmüştür. Risale-i Nuru yazan efendilerine geceleri lâmba tutarak, onların din, iman hizmetlerine canla başla iştirak etmişlerdir. Risale-i Nuru; hanımlar, kızlar elleriyle yazmışlar, göz nurları dökmüşler, mübarek kâtibeler olarak imana hizmet etmişlerdir. Hattâ öyle Nur Talebesi hanımlar vardır ki, kendilerini son nefesde iman nuriyle hüsn-ü hâtimeye nail edecek Nur Risalelerini hararetle okumuşlar ve diğer din kardeşleri olan hanımlara da okuyup tanıtmışlar; Nurları hanımlar içinde neşrederek, çok hanımların Kur'an ve iman nurlariyle nurlanmalarına vesile olup kahramanca hizmette bulunmuşlardır. Risale-i Nuru okuyup okutmakla iman mertebelerinde terakki edip âdeta birer mürşid mertebesine yükselmişlerdir. Hanımlar, sırf Allah rızasını tahsil için, safvet ve ihlâsla, Risale-i Nurdaki parlak ve çok feyizli Kur'an nurlarına bağlanmış ve kalblerinde sönmez bir muhabbet ve sevgi besliyerek dünya ve âhirette bahtiyar olacak bir vaziyete kavuşmuşlardır. Risale-i Nurun kıymet ve büyüklüğü, temiz kalblerine o kadar yerleşmiş ki; onu beraberce okuyup dinledikçe; içleri nurlarla, feyizlerle dolup taşmış, nuranî göz yaşları dökerek cûş u hurûşa gelmişlerdir. Ne bahtiyardır o hanımlar ki; Risale-i Nurun bu mukaddes îmanî hizmetinde çalıştıkları için onlar daima hayırla yâdedilecek, âhiretlerine nurlar gönderilecek, kabirleri Cennet-misâl pürnur olacak ve âhirette de en yüksek mertebelere ulaşacaklardır. İnşâallah. En başta Bediüzzaman Hazretlerinin dualarına dahil olmakla beraber, Nur Talebeleri mabeynindeki şirket-i maneviye sırriyle defter-i hasenatlarına hayırlar kaydedilmektedir. Risale-i Nura samimî alâkaları, o fedakâr hanımları, milyonlarca Nur Talebelerinin dualarına nail etmektedir. Risale-i Nurları okuyup okutmakla büyük manevî kazançlara, yüksek derecelere erişmektedirler. İnşâallah, ekseri hanımların böyle olmasını, rahmet-i İlâhîden kuvvetle i'tikad ve ümid ve niyaz ediyoruz.” (T:164)
Cenab-ı Hakk'a yüzbinler şükür olsun, Risale-i Nur'un tamam kıymetini, o köyün mübarek vâlideleri ve hanımları tamam anlamışlar. O mübarek hanımların ve kıymetdar ve hâlis âhiret hemşirelerimin, Risale-i Nur'un intişarına gösterdikleri fedakârlık, beni ve bizi kemal-i sürurdan ağlattırdı.
Zâten Risale-i Nur'un mesleğindeki en mühim bir esası, şefkat olduğundan ve şefkat madenleri de hanımlar olduğundan, çoktan beri beklerdim ki, kadınlar âleminde Risale-i Nur'un mahiyeti anlaşılsın. Lillahilhamd bu havalide de, bu yakında erkeklerden ziyade bir iştiyak ve faaliyetle buradaki hanımlar tam çalışıyorlar; Sav'lı mübareklerin hemşireleri olduklarını gösteriyorlar. Bu iki tezahür bu zamanda bir fâl-i hayırdır ki; o şefkat madenlerinde Risale-i Nur parlayacak, fütuhat yapacak.
Hem Sav Köyü'nün bahadır çobanları, torbalarında Risale-i Nur'u yazmak için taşımaları, aynı oradaki hanımların fedakârlıkları gibi bu havalide gayet tesirli bir medar-ı teşvik olacak. O hanımların ve o çobanların hususî isimlerini bilmek arzu ediyoruz. Tâ hususî isimleri ile has talebeler içine girsinler.” (K:95)
“.... Marangoz Ahmed dedi ki: "Bizim köyümüz, üçyüz elli hanedir. İki hoca, bir hacı, üç adamdan başka bütün evlerimize Risalet-ün-Nur girmiştir.....” (ST:46)
“Sâlisen: Hem latif, hem güzel, zarif bir hâdiseyi söyleyeceğim: Bu memlekette Risale-i Nur'a erkeklerden ziyade fedakârane yapışan ihtiyare hanımlar ve ihtiyare hükmünde masume genç hanımlar, eski zaman sırmalı ve yaldızlı gelinlik cihazatının içinde kıymetdar parçaları Risale-i Nur'un eczalarının cildleri üstüne çekip, bütün risaleler altun yaldız ile cildlemiş gibi bir tarza girdi. Risale-i Nur'un manen güzelliğine ve Hüsrev ve Tahirî ve Ali'lerin ve Hasan Âtıf ve Âsım gibi kardeşlerimizin yaldızlı yazılarının cemaline, cildi üstünde de şirin bir güzellik daha ilâve ettiler. Hâfız Ali'nin mektubunda yazdığı Ümmühan ve Şahide değerinde, burada Risale-i Nur'a bütün kuvvetiyle çalışan çok hemşirelerimiz var. Meselâ Âsiye, Sâniye, Ulviye, Lütfiye, Aliye gibi Risale-i Nur'un şakirdleri, oradaki hemşirelerine ve kardeşlerine selâm ve dua ediyorlar.” (K:153)
“Nur'da şefkat esas olmasından, hanımlar o cihette ileridir ve Nurlara ciddî yapışıyorlar. Ben "kardeşlerim" dediğim zaman, hanım hemşirelerimi kardeşler içinde kasdederim. Bütün mektublarımda onlar dahi muhatablarımdır.” (E:179)
“Risale-i Nur, aile hayatına büyük bir faide verip hanımların iffet ve namus ve ismetle ve saadetle hayat geçirmelerini temin ettiğinden, kadınlar Risale-i Nur'a çoklukla rağbet göstermektedirler. Buna bir hüsn-ü misal olarak hanımların neşrolunan birkaç makalesini din düşmanları görmüşler ve bolşeviklik hesabına bir takım uydurma bahanelerle hücuma geçmişlerdir. Fakat aslâ muvaffak olamayacaklardır. Onların maksadlarının tam aksine olarak, Risale-i Nur'un neşriyatı erkek ve kadınlar arasında hârika bir tarzda inkişaf etmektedir ve edecektir.” (Em:219)
Demokrat hükümeti devresinde Risale-i Nur’un ilk defa matbaada basıldığını gören Nurcu hanımların sevinci
“Müslümanlığı yok etmeğe kasdedenler müzmahil oldular. Siz Üstadımız ise, dinî hizmetinizde muzaffer oldunuz. Milletimizi dinsizlerin zararından kurtardınız, zaferler kazandınız. Müslümanların mes'ud günler geçirmesine sebeb oldunuz. Bu sayede dinî istiklaliyetimize, dinî hürriyetimize kavuştuk. Risale-i Nur matbaalarda çok çok basılmağa başladı, biz kadınlar çok mesrur olduk. Nurlarımızı basılmış görünce, yeniden dünyaya gelmişçesine sevinçler içerisinde kaldık. Bize binlerce beşibirlikler, altunlar, elmaslar verselerdi, ipekten, atlastan elbiseler dağıtsalardı; bizi bu derece memnun edemezlerdi. Risale-i Nur'u bastırmak, dine, imana en birinci, en büyük hizmettir.” (Hn:132)
“Üstadımız Efendimiz!
Din, iman aşkıyla, Müslümanlık duygusuyla mes'ud olabilecek biz anneler; yavrularımıza Kur'an-ı Kerim'i öğretiyoruz, Risale-i Nur'a çalıştırıyoruz. Risale-i Nur'un iman, İslâmiyet dersleriyle terbiye etmeye çalışıyoruz. Evlerimiz birer Medrese-i Nuriye oluyor elhamdülillah. Eğer çocuklarımıza Risale-i Nur okutmazsak; yoldan çıkarıcı bu zamanın tehlikelerine düşecekler, fena göreneklere kapılacaklar, kötülükleri taklid edecekler. Bizim başımıza bela ve derd kesilecekler. Âhirette de "İmanımızı neden kurtarmadınız?" diye anne ve babalarından davacı olacaklardır. Bunun için, sevgili yavrularımızın kalblerine Risale-i Nur sevgisini aşılıyoruz. Kadınların çocuklarına karşı şefkatleri fazladır. Eğer çocuklarının ebedî âhiret hayatlarını kurtaracak iman dersleri verilmezse, bu ihmal edilir de yalnız muvakkat fâni dünya hayatına çalıştırılırsa, o vakit çocuklara olan şefkat, hakikî yerine sarfedilmiş olmaz. Çocuğun hem dünyada hem âhirette de felâketine sebeb olan bir şefkat olmuş olur.”(Hn:132)
Nurcu hanımların yazdıkları mektubun bir kısmıdır:
“.....Bizler de Risale-i Nur'un bu derslerinin tesiriyle, fâni hayatın endişelerini hissetmeyecek dereceye geliyoruz. Ve onu okumakla rıza-yı İlahiyeyi tahsil edeceğimizi ve Cenab-ı Hazret-i Risaletpenahî'ye ve onun sevgili vekili ve tercüman-ı hakikîsi olan siz mübarek Üstadımıza kavuşacağımıza son derece inanmış bulunuyoruz. Ve hayatımızın son nefeslerine kadar bu uğurda her şeyimizi feda edeceğiz. Ve önümüze gelen her felâketi izn-i İlahî ile ve Üstadımızın himmetiyle yeneceğiz. Ve bizi bu yoldan çevirmek isteyen gafillere aslâ kulak vermeyeceğiz inşâallah.
Ey sevgili Üstadımız Efendimiz Hazretleri!
Biz sizin ve Risale-i Nur'un kıymetinin bir zerresini bile medh ü sena etmeğe muktedir değiliz. Risale-i Nur'un ve sizin medhiyenizi, kudretli talebeleriniz coşkun lisanlarıyla, hararetli aşklarıyla terennüm ediyorlar. Biz ise, onların ayaklarının izlerinde sürüklenerek tâ huzurunuza kadar çıkabilmek için, böyle bozuk lisanımızla bunları size yazdık. O şüheda-i hakikat Hâfız Ali ve Hasan Feyzi (Rahmetullahi Aleyhima)nın hatırları için, bizim bu cür'etimizi hoş görmenizi hazretinizden niyaz ediyoruz.
لْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
İzmir, Manisa ve havalisindeki evlâdlarınız ve âhiret hemşireleriniz namına: Âsıme, Fatma, Leman, Ayşe, Naile”(Hn:138)
“(Hasan Feyzi, Halil İbrahim misillü Nur'un kahramanları gibi, İstanbul'da kadınlar taifesinden Nurlara hârika bir alâkadarlık gösteren hanımların mektubudur)
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ
Çok muhterem, çok mübarek, büyük Üstadımız Efendimiz Hazretleri!
Biz zaîf bîçareleri talebeliğe kabul ettiğiniz için pek çok sevindik. Dünyalar bizim oldu. Gözlerimiz sevinç yaşlarıyla doldu. Ağladık... Ve ağlayarak, Rabbimiz Teâlâ Hazretlerine hadsiz şükürler ettik. Cenab-ı Hak bu fakirleri, yüzotuz tane eşsiz eserleri her yerde aşkla okunan siz gibi dünyada birtek Bediüzzaman olan haşmetli bir Üstad'ın dualarına dâhil eyledi. Bu zamanın en büyük zâtı olan Risale-i Nur sahibinin talebesi olmak gibi çok büyük bir şerefe, çok büyük bir nimete vâsıl etti...
.......... Risale-i Nur'u okuyoruz. Âhiret hemşireleriniz Risale-i Nur'a çok müştaktırlar. Beraberce okuyoruz. Nur Risalelerinden çok, hem pekçok istifadeler ediyoruz. Bizler şimdiye kadar Risale-i Nur'da kadınlara verilen çok kudsî dersleri; hiçbir kitabda görmedik, hiçbir hocadan işitmedik. O pek kıymetli, pek güzel, pek tatlı iman hakikatleri bizim ruhumuzun gıdasıdır.
..................
Sevgili Peygamberimiz Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz, siz Üstadımıza ve Nur talebeleri kardeşlerimize iman ve Kur'an hizmetinde ebediyen muin ve yardımcı olsun. Cenab-ı Hak, sizleri bu Kur'an hizmetinde muvaffak eylesin, âmîn, âmîn, âmîn...
Üstadımız Efendimiz Hazretleri!
Nasıl dert yanalım! İfsad komiteleri, din düşmanları, desiselerle biz kadınları ifsad ettiler; çoklarımızı İslâmiyetten uzaklaştırdılar. Bizi yüksek İslâm terbiyesinden, yüce İslâm edebinden mahrum ettiler. Hâlâ da, dinimize zararlı şeyleri bize aşılamağa çalışıyorlar. Hadsiz hamd ü senalar olsun Rabbimize ki, Risale-i Nur bizi bunlara kapılmaktan dahi kurtardı. Risale-i Nur'a nail olunca, kalblerimize nurlar yağdı. Ruhumuzda nurlu âlemlere pencereler açıldı. Nur Risalelerini okudukça imanımıza, mukaddes dinimize bağlılığımız ziyadeleşti. Peygamberimiz Habib-i Zîşan Efendimize muhabbetimiz fazlalaştı. Allah'a olan itaatimiz, sevgimiz, aşkımız sonsuz bir hale geldi. Nurları okudukça dinimize, imanımıza zarar veren şeyleri ayırdetmeğe başladık.
Dinî bir ders veriyorum diye biz safdil kadınları aldatıp, yanlış yollara bizi teşvik eden kimselere gitmez olduk. Çünki Risale-i Nur bizim gözümüzü açtı. Risale-i Nur'u okumadan evvel bunları bilemiyorduk. Başka şeylere, başka heveslere uyarak günahlar işliyormuşuz. Pâk İslâm kadınlığının şerefine yakışmayan, Avrupalı gâvurların vaziyetlerini taklide kapılıyormuşuz. Risale-i Nur bizi cehaletten, o çirkin şeylerden kurtardı. Günahlardan uzaklaştırdı; sevablara nail kıldı. Risale-i Nur bizim her derdimize derman; acılarımıza nurlu birer merhem oldu. Şimdi iman ediyoruz ki: Risale-i Nur her şeye devadır. Bu pek nuranî, pek feyizli eserler bize kâfidir. Başka şeylere gitmeye, aramaya ihtiyaç bırakmıyor.
...........................
Allah'ımıza çok şükürler olsun, biz artık yüksek bir mekteb olan Nur Mektebine girdik. Kur'an Nurlarına intisab ettik. Risale-i Nur bizim yüksek derslerimizdir. Risale-i Nur; en büyük nur kaynağı, en zengin feyiz hazinesidir. Biz kadınlar Nur talebeliğiyle iftihar ediyoruz, şeref duyuyoruz. Bu aldatıcı zamanda, tehlikelerin insaniyeti boğduğu bu asırda; koruyucu en büyük kal'a, Risale-i Nur'a talebe olmaktır. Risale-i Nur talebeliği, en büyük bir şereftir. Kur'an hakikatlerini kalbimize, ruhumuza, aklımıza işleyen Nur Risalelerine intisab etmek; Kur'an'a, İslâmiyet'e intisab etmektir.
Bilhassa kadınların safiyetinden istifade ederek aldatıcı kimselerin çok olduğu bu karışıklık devrinde; en müstakim yol, en doğru rehber, en hakikî üstad Risale-i Nur'dur. Risale-i Nur, Kur'an yoludur. Risale-i Nur, iman ve İslâmiyet yoludur. ....................
Hazret-i Peygamber Efendimizin yolunu tam takib ettiğinizden; i'damlardan, mahkemelerden, zulümlerden korkmadınız. Ve Allah'ın inayetiyle, yüzotuz parça Nur Risalelerini vücuda getirdiniz. Şahlanmış arslanlar gibi İslâm dinini i'dam mahkemelerinde müdafaa ettiniz.
..........................
Nur'un muhabbeti, Nur'un sevgisi bizi durdurmuyor. Daima Nur'dan konuşuyoruz. Her zaman dilimizde, kalbimizde, ruhumuzda Nur'un sevgisi... Nur okuyacağız... Nur taşıyacağız... Nur yayacağız inşâallah...
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
İstanbul'da, duanıza muhtaç talebeleriniz ve manevî evlâdlarınız
Hayrünnisa, Seyyide, Emine, Fatma” (Hn:152)
Bu dersi indirmek için tıklayınız.