بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَ بِهِ نَسْتَعِينُ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ
AZGIN VE MÜTEKEBBİR LİDERLERİN MEKRİ VE İFSADI KENDİ BAŞLARINA GEÇER
اِسْتِكْبَارًا فِى اْلاَرْضِ وَمَكْرَ السَّيِّىِٔۜ وَلاَ يَح۪يقُ الْمَكْرُ السَّيِّىُٔ
اِلاَّ بِاَهْلِه۪ۜ فَهَلْ يَنْظُرُونَ اِلاَّ سُنَّتَ اْلاَوَّل۪ينَۚ فَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَبْد۪يلاًۚ وَلَنْ تَجِدَ لِسُنَّتِ اللّٰهِ تَحْو۪يلاً
(Bu da) yeryüzünde bir kibirlenme ve bir suikast düzenidir. Halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan (Allahın azgınları darbeleme adetinden) başka ne gözetiyorlar? Sen Allah'ın sünnetinde, (devam edegelen adetinde) asla bir değişme bulamazsın. Sen Allah'ın sünnetinde asla bir başkalaşma da bulamazsın.” (35:43)
اَمْ يُر۪يدُونَ كَيْدًۜا فَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا هُمُ الْمَك۪يدُونَۜ
Yoksa bir tuzak mı kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenlerin kendileri tuzağa düşeceklerdir.” (52:42)
1-İstidracî mekr-i İlâhî.
فَذَرْن۪ى وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهٰذَا الْحَد۪يثِۜ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لاَ يَعْلَمُونَۙ
44- Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız.
وَاُمْل۪ى لَهُمْۜ اِنَّ كَيْد۪ى مَت۪ينٌ
45- Onlara mühlet veriyorum. Doğrusu benim tuzağım sağlamdır.” (68:44-45)
2-Her beldede “ekser İslâm memleketlerinde” büyük günahkârları (azgınları) mevki ve makamlarda hile yapmaları için durduruyoruz. Ancak hileyi kendilerine yapıyorlar. Fakat Bunu şuur edemiyorlar.
وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا ف۪ى كُلِّ قَرْيَةٍ اَكَابِرَ مُجْرِم۪يهَا لِيَمْكُرُوا ف۪يهَۜا
وَمَا يَمْكُرُونَ اِلاَّ بِاَنْفُسِهِمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
“Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.” (6:123)
Not: اَكَابِرَ (mütekebbir) reisler, elebaşları demektir.
3- Azgınların Cezalandırılması:
اَلاَ تُقَاتِلُونَ قَوْمًا نَكَثُٓوا اَيْمَانَهُمْ وَهَمُّوا بِاِخْرَاجِ الرَّسُولِ
وَهُمْ بَدَؤُ۫كُمْ اَوَّلَ مَرَّةٍۜ اَتَخْشَوْنَهُمْۚ فَاللّٰهُ اَحَقُّ اَنْ تَخْشَوْهُ اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِن۪ينَ
Yeminlerini bozan, Peygamber'i yurdundan çıkarmaya azmeden ve üstelik ilk önce size saldırmaya başlayanlara karşı savaşmaz mısınız? Yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mümin iseniz her şeyden önce Allah'dan korkmalısınız.
قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّٰهُ بِاَيْد۪يكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنْصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُؤْمِن۪ينَۙ
Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onların cezasını versin ve onları rezil ve rüsvay etsin, yardımıyla sizi onlara muzaffer kılsın. Ve mümin bir kavmin yüreklerini ferahlandırsın.” (9:13-14)
4- Çaprazlama kesme cezası:
اِنَّمَا جَزٰٓؤُا الَّذ۪ينَ يُحَارِبُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَسْعَوْنَ فِى
اْلاَرْضِ فَسَادًا اَنْ يُقَتَّلُٓوا اَوْ يُصَلَّبُٓوا اَوْ تُقَطَّعَ اَيْد۪يهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ مِنْ خِلاَفٍ اَوْ يُنْفَوْا مِنَ اْلاَرْضِۜ ذٰلِكَ لَهُمْ خِزْىٌ فِى الدُّنْيَا وَلَهُمْ فِى اْلاٰخِرَةِ عَذَابٌ عَظ۪يمٌۙ
Allah ve Resulüne karşı savaşan ve yeryüzünde fesat çıkarmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri veya asılmaları yahut ayak ve ellerinin çaprazlama kesilmesi, ya da yeryüzünde başka bir yere sürgün edilmeleridir. Bu, dünyada onlar için bir zillettir. Ahirette ise onlar için büyük bir azab vardır.” (5:33)
اِلاَّالَّذ۪ينَ تَابُوا مِنْ قَبْلِ اَنْ تَقْدِرُوا عَلَيْهِمْۚ فَاعْلَمُٓوا اَنَّ اللّٰهَ غَفُورٌرَح۪يمٌ۟
Ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama kestireceğim, sonra da bilin ki, sizi astıracağım.” (7:124)
Bu dersi indirmek için tıklayınız.