DERSLER / Alfabetik Derlemeler ve Dersler

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

وَ بِهِ نَسْتَعِينُ

اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ وَ الصَّلاَةُ وَ السَّلاَمُ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِهِ وَ صَحْبِهِ اَجْمَعِينَ

DAR-ÜL HARB

Asrımızda meydana gelen fitnelerin en dehşetlisi olan ve nifakî hususiyetleri bulunan ahirzaman fitnesi devrinde dar-ül harb gibi mes’elelerin ta’yin ve tesbiti müşkildir. Çünkü fıkıhta:

1-Dar-ül İslam: İslam hakimiyetindeki memleket

2-Dar-ül harb: Kâfirlerin hakim olduğu memleket

3-Dar-ı Harb: Mürtedlerin hakim olduğu memleketden bahsedilir.

Ahirzaman fitnesi ise, halkı aldatıp ifsad eden nifak ve ifsad cereyanının hakimiyetidir. Bu nifakî hakimiyette; Müslim, kâfir, mürted, münafık içtimai ve idari bünyede iç içe bir arada bulunabiliyor. Böyle bir karma cemiyet ve devlet, muayyen bir vasıf ile tavsif edilmez. Binaenaleyh bu günkü şartlarda böyle hassas meselelere şer’î hüküm getirmedeki zorluğun bir sebebi budur.

İşte dindarlar ile dine muhalif olanlar iki cephe halinde olmadığı ve aldatan münafıklarla aldatılan müslümanların birbirine karışık olduğu böyle cemiyetler içinde menfi hareketler zulme sebebiyet vereceğinden Bediüzzaman Hazretleri Kur’an’dan aldığı ders ile müsbet hareket etmeyi ısrarla tavsiye etmiştir. Ancak bu mecburiyet-i kat’iye müstesnadır.

Ezcümle, bir tavsiyede diyor ki;

“Risale-i Nur'daki şefkat, vicdan, hakikat, hak, bizi siyasetten men'etmiş. Çünki masumlar belaya düşerler, onlara zulmetmiş oluruz. Bazı zâtlar bunun izahını istediler. Ben de dedim:

Şimdiki fırtınalı asırda gaddar medeniyetten neş'et eden hodgâmlık ve asabiyet-i unsuriye ve umumî harbden gelen istibdadat-ı askeriye ve dalaletten çıkan merhametsizlik cihetinde öyle bir eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdadat meydan almış ki, ehl-i hak hakkını kuvvet-i maddiye ile müdafaa etse, ya eşedd-i zulüm ile, tarafgirlik bahanesiyle çok bîçareleri yakacak, o halette o da ezlem olacak ve mağlub kalacak. Çünki mezkûr hissiyatla hareket ve taarruz eden insanlar, bir-iki adamın hatasıyla yirmi-otuz adamı, âdi bahanelerle vurur, perişan eder. Eğer ehl-i hak, hak ve adalet yolunda yalnız vuranı vursa, otuz zayiata mukabil yalnız biri kazanır, mağlub vaziyetinde kalır. Eğer mukabele-i bilmisil kaide-i zalimanesiyle, o ehl-i hak dahi bir-ikinin hatasıyla yirmi-otuz bîçareleri ezseler, o vakit hak namına dehşetli bir haksızlık ederler.

İşte Kur'anın emriyle, gayet şiddetle ve nefretle siyasetten ve idareye karışmaktan kaçındığımızın hakikî hikmeti ve sebebi budur. Yoksa bizde öyle bir hak kuvveti var ki, hakkımızı tam ve mükemmel müdafaa edebilirdik. (Ş:292)

Diğer bir ikazı da aynen şöyledir;

Risale-i Nur'a karşı gizli düşmanlarımızdan bazı zındıkların şeytanetiyle çevrilen plânlar ve hücumlar inşâallah bozulacaklar, onun şakirdleri başkalara kıyas edilmez, dağıttırılmaz, vazgeçirilmez, Cenab-ı Hakk'ın inayetiyle mağlub edilmezler. Eğer maddî müdafaadan Kur'an men'etmeseydi, bu milletin can damarı hükmünde umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan o şakirdler, Şeyh Said ve Menemen hâdiseleri gibi cüz'î ve neticesiz hâdiselerle bulaşmazlar. Allah etmesin, eğer mecburiyet-i kat'iyye derecesinde onlara zulmedilse ve Risale-i Nur'a hücum edilse, elbette hükûmeti iğfal eden zındıklar ve münafıklar bin derece pişman olacaklar.” (Ş:362)

Emirdağ Lahikası eserinde de şu ihtar vardır;

Biz Nur talebeleri o cebbar gaddarlardan hakkımızı kolayca alabilirdik. Fakat İslâmiyet'in asırlardır bayraktarlığını yapan kahraman Türk milletinin masum çoluk-çocuk ve ihtiyarlarına karşı Risale-i Nur'un bizlerde husule getirdiği kuvvetli şefkat itibariyle ve Kur'an-ı Hakîm'in bizleri maddî mücadeleden men'edip elimizde topuz yerinde Nur olması haysiyetiyle ve bütün kuvvetimizle mesleğimizin îcabı olan asayişi temin etmek esasıyla, o zalimlere maddeten mukabele edemedik. Yoksa Allah göstermesin, bir mecburiyet-i kat'iyye olursa komünist ve masonlar hesabına ona sebebiyet verenler bin defa pişman olacaklardır.” (Em:27)

İşte ahirzaman fitnesinde mes’eleler böyle hassasiyet kazandığı ve inceleştiği cihetle, Kur’an’a uygun hareket etmek için Kur’an’ın bu asra bakan vechesini beyan eden Risale-i Nur’daki tavsiyelere dikkat edip, ona göre hareket etmek icab ediyor.

Bu dersi indirmek için tıklayınız.

Yukarı Çık