3456- SÜLEYMAN (A.S.) سليمان : “Hazret-i Süleyman, Davud Aleyhisselâm’ın oğludur. Onun irtihalinden sonra onüç yaşında olarak yerine geçmiş, sonra kendisine peygamberlik de verilmiştir. Bu cihetle babası gibi nübüvvetle hükümeti cem’etmiştir.

3457- Hazret-i Süleyman’a şark ve garbdaki hükümdarlar itaat göstererek kıymetli hediyeler göndermiş. Yemen melikesi Belkıs dahi kendisiyle görüşmeğe gelmiştir. Kızıl Deniz’de hazırlattığı donanmayı Muhit Denizi sahillerine göndermişti. “Tedmür”, “Ba’lebek” şehirlerini ve yedi senede Mescid-i Aksa’yı yaptırıp ikmal etmiştir...

Kırk sene pek ihtişamlı bir hâkimiyet sürdükten sonra, elliüç veya altmış yaşında irtihal etmiştir.

3458- Hazret-i Süleyman’dan sonra İsrailoğulları iki devlete ayrıldı. Biri “Yehuda” devletidir ki, payitahtı Kudüs-i Şerif idi ve bu devlet nâs nazarında daha muteber bulunuyordu. Diğeri de “İsrail” devletidir ki, idare merkezi Nablus, ba’dehu Samire şehri olmuştur.

Bu devletler muahheren doğru yoldan çıktılar. İsrail devleti Asuriler tarafından mahvedildi. Yehuda devleti de Buhdinassar’ın hücumuna uğradı. Bir çok Yehudiler Babil esaretine düştü; daha sonraları İsrailoğulları, İranlıların, Yunanların ve Romalıların hâkimiyeti altına düşerek hâkimiyetlerini elden çıkardılar.

3459- Buhdinassar, Kudüs’ü zabtettiği zaman Beyt-i Makdis’i ve Tevrat nüshalarını yakmış, Üzeyr Aleyhisselâm ile Daniyal Aleyhisselâm’ı da sair Benî İsrail âlimleriyle beraber Babil’e götürmüştü. Bilahare İran’daki “Kiyaniyan” hükümeti Babil’i zabt ile Geldaniye hükümetini mahvedince Benî İsrail, Babil esaretinden kurtulup vatanlarına dönmüşler, Beyt-i Makdis’i yeniden yapmışlar. Çoktanberi unutulmuş olan Musa Aleyhisselâm’ın şeriatı yeniden meydana çıkmıştır.” (B.İ.İ. 487)

Kamus-ul A’lam’ın nakline göre Süleyman (A.S.), Miladdan 962 ve bir rivayette 976 sene evvel irtihal (vefat) etmiştir.

3460- Süleyman (A.S.)’ın ins ü cin ve hayvanata kadar hâkimiyeti olduğu bazı âyetlerden anlaşılıyor:

Ezcümle: “Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, cin ve şeytanları ve ervah-ı habiseyi teshir edip, şerlerini men ve umur-u nafiada istihdam etmeyi ifade eden şu âyetler: (38:38) مُقَرَّنِينَ فِى اْلاَصْفَادِ ilâ âhir... وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلاً دُونَ ذلِكَ ( 21:82 ) ilâ âhir......  ayetiyle diyor ki: Yerin, insandan sonra zişuur olarak en mühim sekenesi olan cin, insana hizmetkâr olabilir, onlara temas edilebilir. Şeytanlar dahi düşmanlığı bırakmaya mecbur olup, ister istemez hizmet edebilirler ki, Cenab-ı Hakk’ın evamirine müsahhar olan bir abdine, onları müsahhar etmiştir. Cenab-ı Hak manen şu âyetin lisan-ı remziyle der ki: “Ey insan! Bana itaat eden bir abdime cin ve şaytanları ve şerirlerini itaat  ettiriyorum. Sen de benim emrime müsahhar olsan, çok mevcudat hatta cin ve şeytan dahi sana müsahhar olabilirler.”

İşte beşerin san’at ve fennin imtizacından süzülen, maddi ve manevi fevkalâde hassasiyetinden tezahür eden ispirtizma gibi celb-i ervah ve cinlerle muhabereyi şu âyet, en nihayet hududunu çiziyor ve en faideli suretlerini tayin ediyor ve ona yolu dahi açıyor. Fakat şimdiki gibi; bazan kendine emvat namını veren cinlere ve şeytanlara ve ervah-ı habiseye müsahhar ve maskara olup oyuncak olmak değil, belki tılsımat-ı Kur’aniye ile onları teshir etmektir, şerlerinden kurtulmaktır.” (S.258)

3461- Hem “kahraman-ı İslâm İmam-ı Ali Radıyallahu Anhü, Celcelutiye’nin çok yerlerinde ve âhirinde bir himayetçi istemiş ki, namaz içinde huzuruna gaflet gelmesin. Düşmanları tarafından ona bir hücum manası hatırına gelmemek, sırf namazdaki huzuruna pekçok olan düşmanları tarafından bir hücum tasavvuru ile namazdaki huzuruna mani’ olunmamak için bir muhafız ifriti dergah-ı İlahîden niyaz etmiş.” (E.L.II. 246)

Bu hâdise de, Süleyman (A.S.)’ın mezkûr hâdisesinde olduğu gibi, Allah’ın kâmil insanlara çok mahkulatını teshir edeceğini gösteriyor.

3462- Süleyman Aleyhisselâm hakkında âyetlerden birkaç not:

-Hazret-i Süleyman (A.S.) kıssasında zikredilen “hubb-ul hayr” yani mal veya at ya da hâkimiyet ve muvaffakiyet vesilelerinin sevgisi sebebiyle gelen bir ibtila neticesi, Hz. Süleyman’ın saltanatında iktidarsız kalışı: (38:31-35)

-Hz. Süleyman’ın (A.S.) mülk ve hâkimiyetinin aleyhinde ins ü cinlerin çıkardıkları fitne ve entrikalar: (2:102) (Bak: 3401, 3402. p.lar)

-Hz. Süleyman’a (A.S.) rüzgarın teshiri: (21:81) (38:36) (Bak: 3734. p.)

-Hz. Süleyman (A.S.) Hz. Davud’a (A.S.) varis olduğu ve kuş dili öğretildiği ve karınca ve kuşların ahvaline ittıla ve onları istihdam etmek gibi meziyetler verildi: (27:16-19)

- Hüdhüd’le Belkıs muhaberesi: (27:20-37)

- Taht-ı Belkıs’ın celbi :  (27:38-44)

- Rüzgar ve cinlerin teshiri: (34:12, 13)

- Süleyman (A.S.)’ın vefatı: (34:14)

Atıf notu:

-Süleyman (A.S.)’ın tahttan indirilmesi, bak: 2260. p.

Yukarı Çık