3767- TESBİH تسبيح : Sübhanallah demek. *Cenab-ı Hakk’ı (C.C.) şanına lâyık ifadelerle yadetmek. Yani Allah’ın zatında, sıfatında ve ef’alinde cemi nekaisden münezzeh olduğunu ifade etmektir. (Bak: Sübhanallah, 1445, 2782.p.lar)

Bir atıf notu:

- Namaz tesbihatı tarikat-ı Muhammediyedendir, bak: 2806.p.

3768- «Sübhan, tesbihin alemidir. Tesbih de tenzihin aksasıdır, yani her hangi bir lekeden, yaraşıksızlıktan itikadda, kavilde, fiilde son derece tenzihtir.» (E.T. 4027)

«Kamus sahibi Besair’de der ki: Tesbih, Allah’ı takdis demek olup sebaha’dan me’huzdur. Allah’a ibadette sürat eylemek manasında isti’mal olunup ba’dehu kavlî ve fi’lî ibadatta ta’mim olunmuştur. Sübhane lafzı da fil’asıl gufran gibi masdardır; ba’dehu tesbihte alem olmuştur, masdar olarak dahi isti’mal olunur. Lakin çokları bunu masdar olduğunu kabul etmiyerek Sahib-i Kamus’u tahtie etmişlerdir.» (E.T. 3142)

«Sübhan, tesbihin sülasi masdarı değil ise, o makama vaz’olunmuş bir isimdir ki Allah Teala’nın nezahet ve kudsiyet-i zatiyesini ifade eder. Biz buna sübhaniyyet veya sübbuhiyyet diyebiliriz. Çünkü sübhan esma-i hüsnadan da olur... Hazret-i Peygamber’den rivayet olunan bir haberde لَاَحْرَقَتْ سُبُحَاتُ وَجْهِهِ1 varid  olmuştur ki bunu bazıları Allah Teala’nın envar-ı vechi, cemali, bazıları da celal ve azameti ile tefsir eylemişlerdir. Maamafih bunda da zahir olan “sübhaniyet tecelliyatı” demek olmasıdır.» (E.T. 3143)

3769- Kâinatta bütün varlıklar, İlahî gaye ve hikmetlerle icad, techiz ve tavzif edildikleri ve İlahî hikmetler nazarıyla hiçbir şeyde hakiki bir abesiyet bulunmadığı ve hikmet ve maslahatlarla mücehhez ve muvazzaf oldukları cihetle Sani’lerinin Hakîm ve Sübhan olduğunu lisan-ı halleriyle ilan ve izhar ederler. Bu hakikatın ehemmiyeti içindir ki, Kur’an müteaddit âyetlerde tekraren gökler ve yerlerin ve içindeki her şeyin Allah’ın tesbih ettiklerini beyan eder.

Evet bir eserin hikmeti bilinirse, kıymeti anlaşılır ve failinin Hakîm ve Sübhan olduğu yani abesiyetten, noksanlıklardan uzak olduğu bilinir. Bu cihetle de ilm-i hikmet-i Kur’aniye, Allah’ın Sübhaniyetini gösteren gözlük gibidir ki, ancak bu gözlükle âlemin güzelliği görünür.

3770- Hem Kur’an (3:191) (38:27) ve emsali âyetlerle, bu hakikatı anlamak için tefekküre teşvik ve dolayısıyla da hikmet-i Kur’aniye nazarıyla âleme bakmayanların bu tesbihatı anlayamayacaklarına işaret eder. Şu halde tesbihin hakikat ve mahiyetini anlamak için; tahkikî iman ve marifetullah dersleri ile hikmet-i Kur’aniyeyi anlamaya çalışmak gerektir. Bu derslerin dershaneleri de, en yüksek ilmin tahsil edildiği medreseler ünvanını alır. (Bak: 3700.p.)

3771- Tesbih hakkında âyetlerden birkaç not:

-Canlı cansız, bütün kâinatta herşey Allah’ı tesbih ederler: (17:44) (24:41) (59:1, 24) (61:1) (62:1) (64:1) (Bak: 1444.p. sonu)

-En şiddetli musibetlerde kusuru kendinde görüp Allah’ı tesbih etmek: (21:87) (68:28, 29)

-Allah sonsuz hikmet sahibi olduğundan, istediğini tercih ve ihtiyar etmek yalnız O’na ait olduğunu anlayıp O’nu tesbih etmek: (2:32) (28:68)

-Ra’dın (gök gürültüsünün) hamd ve tesbihi: (13:13)

T.T. ci:5, sh:175, 2.Bölüm: Tesbih, tahmid, tekbir ve tehlil hakkındadır.

1 S.M. 1.kitab-ül iman hadis:293 sh:243 ve İ.M. mukaddime 13. bab hadis:195

Yukarı Çık