1699- İNTİKAL انتقال : Bir yerden bir yere nakletmek. *Tebdil-i mekân etmek. Göçmek, geçmek. Sirayet, bulaşmak. *Bir şeyin miras olarak kalması. *Bir meseleden diğer bir hususu veya neticeyi anlamak.
“İntikalin başlıca üç nev’i vardır:
Birincisi: cüz’îden cüz’îye ferdden ferde intikaldir ki, buna temsil veya kıyas-ı fıkhî denilir.
İkincisi: cüz’îden küllîye, vahid-i ferdîden vahid-i nev’îye veya vahid-i nev’îden vahid-i cinsîye intikaldir ki, buna istikra tesmiye edilir. Kazaya-yı külliyenin ve kavaid-i fünunun ekserisi ve belki umumu bu tarik ile keşfedilegelmiştir. Bunda müşahede ve tecrübenin ehemmiyeti büyüktür.
Üçüncüsü; külliden cüz’îye, vahid-i cinsîden vahid-i nev’îye veya vahid-i nev’îden vahid-i ferdîye intikaldir ki, buna da mana-yı ehassiyle istintac veya kıyas-ı mantıkî veya sadece kıyas tabir olunur ki, bütün ulûmun tatbikat-ı fiiliyesi bununla yapılır. istikraların netaic-i ameliyesi bununla istihsal olunur. Ve turuk-u ilmiyenin en kuvvetlisi budur. Çünkü bunda bir taraftan te’sis, diğer taraftan te’kid vardır.
1700- Bütün ulûm-u fünunun ve her türlü mazhariyet-i beşeriyenin medarı olan illiyet kanununu hüsn-ü idrak ve tatbik sayesinde akıl, bu âyetlerden bu tariklerle vücud ve vahdaniyet-i İlahiyeyi ve rahmet-i şamilesini bizzarure anlar, keşfeder. Bu tariklerden birinde veya hepsinde yürüyen aklın da başlıca iki nevi seyri vardır. Birincisi ağır, tedricî ve zamanî olan teemmülî seyridir ki, buna fikir tesmiye olunur. Diğeri de bir lahzada, bir hamlede matluba vasıl oluverecek derecede seri olan ani seyridir ki, buna da hads tesmiye edilir. Bu hads de iki kısımdır: Birisi; her birinde mevzuuna göre uzun müddet vaki olan tahsil, tecrübe ve mümareseden mütehassıl meleke-i itiyaddır ki, kesbîdir. Nazarî, amelî tahsil ve terbiye-i ilmiyye bu gayeye ermek içindir. Buna akl-ı mesmu dahi denilir. Diğeri; doğrudan doğruya fıtratta merkuz ve sırf vehbi-i İlahî olan melekedir ki, buna da kuvve-i kudsiye veya akl-ı matbu veya garizî tesmiye olunur. Bunda esas itibariyle sa’y ü kesbin hiç hükmü yoktur. Ve herkesin bu nevi hads ü akıldan az çok bir nasibi vardır. Bu olmayınca öbür akl-ı mesmuun hiç hükmü olmaz. Bunun kabil-i tahdid olmayan bir çok meratibi vardır ki, bir zekâ-yı basitten ukul-u enbiya mertebelerine kadar gider.” (E.T. 566) (Bak.İbret, İstidlal)