66- ÂD عاد : Hud Peygamber’e (A.S.) isyan ettiklerinden gazab-ı İlahîye uğrayan ve helak olan, Yemen tarafında yaşamış bir kavmin adıdır. Bu kavim, kuvvet ve servetleri dolayısıyla hayatperest ve zalim olduklarından Allah onları helak etmiş ve her asrın ders alması için Kur’an’da kıssalarını tekrarla zikretmiştir. (Bak: Hûd, Şeddad ve 1041.p.)
67- Zalimlere gelen musibet ve cezaları bildiren Kur’an’daki âyetlerde, geçmiş ve gelecek bütün zalimlere tehdid ve ihtarlar ve ehl-i iman için ibret dersleri ve teselliler vardır.(Bak: 973/1.p.)
68- “Evet kavm-i Nuh ve Semud ve Âd ve Firavun ve Nemrud gibi bütün muarızlar, gadab-ı İlahîyi ve azabını ihsas edecek bir tarzda gaybî tokatlar yedikleri gibi; kâfile-i kübrânın Nuh Aleyhisselâm, İbrahim Aleyhisselâm, Musa Aleyhisselâm, Muhammed Aleyhissalatü Vesselâm gibi bütün kudsi kahramanları dahi, hârika ve mu’cizane ve gaybî bir surette mu’cizelere ve ihsanat-ı Rabbaniyeye mazhar olmuşlar. Birtek tokat hiddeti, birtek ikram muhabbeti gösterdiği halde, binler tokat muarızlara ve binler ikram ve muavenet kâfileye gelmesi, bedahet derecesinde ve gündüz gibi zahir bir tarzda o kâfilenin hakkaniyetine ve sırat-ı müstakimde gittiğine şehadet ve delâlet eder.” (Ş.96)
69 Keza “ders-i Kur’anın muhatablarından en kesretli taife olan tabaka-i avamın basit fehimlerini okşıyan zahirî ve basit mertebesi dahi, en ulvi tabakayı da tam hissedar eder. Güya kıssadan yalnız bir hisse ve bir hikâye-i tarihiyeden bir ibret değil, belki bir külli düsturun efradı olarak her asırda ve her tabakaya hitab ederek taze nazil oluyor. Ve bilhassa çok tekrar ile اَلظَّالِمِينَ اَلظَّالِمِينَ deyip tehdidleri ve zulümlerinin cezası olan musibet-i semaviye ve arziyeyi şiddetle beyanı, bu asrın emsalsiz zulümlerine Kavm-i Ad ve Semud ve Firavunun başlarına gelen azablarla baktırıyor. Ve mazlum ehl-i imana, İbrahim ve Musa Aleyhisselâm gibi enbiyanın necatlarıyla teselli veriyor.” (Ş.244)
70- “Şirk ve küfür cinayeti, kâinatın bütün kemâlatına ve ulvi hukuklarına ve kudsi hakikatlarına bir tecavüz olduğu cihetledir ki, ehl-i şirk ve küfre karşı kâinat kızıyor ve semavat ve arz hiddet ediyor ve onların mahvına anasır ittifak edip, kavm-i Nuh (Aleyhisselâm) ve Âd ve Semud ve Firavun gibi ehl-i şirki boğuyor, gark ediyor. (67:8) تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ âyetinin sırrıyla Cehennem dahi ehl-i şirk ve küfre öyle kızıyor ve kızışıyor ki, parçalanmak derecesine geliyor.” (Ş.12) (Bak: 3373.p.)
71- Âd kavmine dair âyetlerden birkaç not:
-Kur’anda müteaddid âyetlerde zikredilen Âd kavmi, uzun boylu, iri cüsseli ve kuvvetli idiler: (41:15) (89:7,8)
-Şiddetli rüzgarla helak edildiler:(46:24,25) (54:19) (69:6)
-Rüzgar azabı günlerine eyyam-ı nasihat denir: (41:16)
-Âd-i ûla (ilk Âd kavmi) ve helaketleri: (53:50)