798- ELEKTRİK الكتريك : Bu kelimenin aslı Yunancadır. İlk defa, bir reçine çubuğunu bir yünlü kumaşa sürterek elde edilmiş ve reçinenin ufak kağıt parçalarını kendine çekmesiyle anlaşılmış olan bir çeşit enerjidir. Bu enerji pillerde olduğu gibi, kimyevî maddelerle de elde edilmekle beraber, en çoğu motorların veya akarsuların mekanik enerjisinden elde edilir. Işık, hararet ve hareket gibi enerjilere çevrilerek kullanılır.

Allah’ın insanlara büyük bir nimeti olan ve insan hayatının çok büyük bir kısmında ve çok çeşitli işlerde kullanılan elektriği, meşru yolda ve beşerin hakiki menfaatlarında kullanmakla bu büyük nimetin hakiki şükrü yapılmış olur. Elektriğin böyle ehemmiyetli cihetleri bulunduğu içindir ki, Kur’anda da elektriğe işaretler bulunmaktadır.

Evet «beşerin san’at ve fen cihetindeki terakkiyatlarının neticesi olan havarik-i san’at ve garaib-i fen olarak tayyare, elektrik, şimendifer, telgraf gibi şeyler vücuda gelmiş ve beşerin hayat-ı maddiyesinde en büyük mevki almışlar. Elbette umum nev-i beşere hitab eden Kur’an-ı Hakim, şunları mühmel bırakmaz..(24:35) ­اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ اَلْمِصْبَاحُ فِى زُجَاجَةٍ اَلزُّجَاجَةُ كَاَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّىٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لاَ شَرْقِيَّةٍ وَلاَ غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِى اللّٰهُ لِنُورِهِ مَنْ يَشَاءُ ayeti, pekçok envara, esrara işaretle beraber elektriğe dahi remz eder.» (S.252)

«Meselâ, زَيْتُونَةٍ لاَ شَرْقِيَّةٍ وَ لاَ غَرْبِيَّةٍ cümlesi der: “Nasılki elektriğin kıymettar metaı, ne şarktan ne de garbdan celbedilmiş bir mal değildir. Belki yukarıda, cevv-i havada rahmet hazinesinden, semavat tarafından iniyor. Her yerin malıdır. Başka yerden aramağa lüzum yoktur” der...

يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَ لَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ cümlesi, mana-yı remziyle diyor ki: “Onüçüncü ve ondördüncü asırda semavî lambalar ateşsiz yanarlar, ateş dokunmadan parlarlar. Onun zamanı yakındır, yani bin ikiyüz seksen tarihine yakındır. işte bu cümle ile... elektriğin hilaf-ı âdet keyfiyetini ve geleceğini remzen beyan eder.» (Ş.690)

799- Hem Kur’an (2:19) âyetinde geçen وَرَعْدٌ وَبَرْقٌۚ yani, gök gürültüsüyle şimşek, Cenab-ı Hakk’ın azametine ve kudretine delalet eden pek aşikâr iki âyettir ki, âlem-i gaybdan, bulutların idare ve tedvirlerine müekkel ve nizam ve intizam kanunlarının mümessilleri ve me’murları olan meleklerin yed-i salahiyetlerine verilmiştir. Sonra müsebbebatın esbabla zahirde bağlı olduğuna binaen bulutlar havada münteşir olan buhar-ı mai’den izn-i İlahî ile teşekkül ederler. Bu bulutların hikmet-i Rabbaniye ile bir kısmı menfi elektriği hamildir. Bir kısmı da müsbet elektriği hamildir. Bu kısımlar birbirlerine yaklaşıp, aralarında müsademe hasıl olduğunda irade-i Hâlik ile berk tevellüd eder. Bulutların bir kısmı hücum, bir kısmı da firar ettikleri zaman aralarında havasız kalan yerleri doldurmak için emr-i Rabbanî ile tabakat-ı havaiyye hareketle heyecana geldiğinde ra’d sadası, yani gök gürültüsü meydana gelir.

Fakat bu hallerin cereyanı bir nizam ve bir kanun altında olur ki, o nizamı ve o kanunu temsil eden ra’d ve berk melekleridirler.» (O.İ.İ.) Demek ki elektrik bu âlemde aslen yaratılmış ve mevcuddur.

Bir atıf notu:

-Bir kısım âdetullah kanunlarına, meselâ “elektrik kuvveti” deyip sathî bakmak hatası, bak: 114,115.p.lar.

Yukarı Çık