911- FATİH SULTAN MEHMED HAN  فاتح سلطان محمد خان :

(1432-1481) En meşhur Osmanlı Padişahlarındandır. II. Murad Han’ın oğlu ve II. Bayezıd Han’ın babası ve yedinci padişahtır. Edirne’de doğmuş ve Gebze’de vefat etmiştir. Dört-beş lisan bilen Sultan Fatih, saltanatı boyunca büyüklü küçüklü 17 devleti aldığı gibi, 29 Mayıs 1453 Salı günü İstanbul’u fethederek İslâma kazandırdı ve ortaçağa son verdi. En eski ve büyük Bizans Kilisesi olan Ayasofya’yı bir nevi putlardan temizledi ve orasını sadece Cenab-ı Hakk’a ibadet edilen camiye çevirdi ve kıyamete kadar cami kalmasını yazılı vasiyet ile vakfeyledi ve onu Müslüman Türk milletine bıraktı. (R.Aleyh)

Resul-i Ekrem (A.S.M.) İstanbul’un fethi hakkında “İstanbul mutlak fetholunacaktır” müjdesini vermişti ve onu fetheden kumandan ve askerlerini medh ü sena etmişti. (Bak: İstanbul) (Fatih ve Ayasofya, bak: 321, 323, 324.p.lar)

912- Fatih çocukluk devresinde Hand Hatun’dan sonra lalası Zağnos Mehmed Paşa ve Vezir Şehabeddin Paşa’dan talim-terbiye gördü.

Hacı Bayram Veli Hazretleri saraya geldiğinde, İkinci Murad, oğlu Mehmed için hazretten dua istedi. O da: “Ne dua edeyim, O İstanbul Fatihi olacak” dedi. Bu habere çok sevinen İkinci Murad, oğluna hocalık yapmasını teklif ettiyse de Hacı Bayram Veli Hazretleri, yerine Ak Şemseddin’i bırakıp kendisi Ankara’ya döndü. Şehzade Mehmed, Şeyhülislâm Molla Gürani’den, Şeyhülislâm Molla Hüsrev’den, Molla Zeyrek’den, Molla Hayreddin’den dersler aldığı gibi, zamanında isim yapmış her ülemadan da ders almıştır.

913- Mehmed 1443 baharında Manisa’ya vali olarak gönderildi. Çok kısa bir zaman sonra İkinci Murad Manisa’ya gitti, 12 yaşındaki oğlu Mehmed’i padişah olarak Edirne’ye gönderdi. Bir sene sonra Haçlı ordularının İslâm topraklarına girmesi karşısında, İkinci Mehmed, hocalarının tavsiyesi üzerine babasına şu mealde bir mektup yazdı: “Osmanlı memleketleri tehlikededir, padişah isen ordunun başına geç, padişah isem yine ordunun başına geç.” İkinci Murad, Edirne’ye gelerek ordunun başına geçip Varna’ya hareket etti. 1444’de Varna Zaferi kazanıldı. 1451’de İkinci Murad’ın vefat etmesi ile 19 yaşındaki İkinci Mehmed, ikinci defa tahta geçti.

Osmanlı padişahları içinde kendi isteği ile tahtından feragat edip, oğlunu padişah yapan tek sultan, İkinci Murad Han Hazretleridir. Bunun da sebebi, Hacı Bayram Hazretlerinin müjdesidir, yukarıda arzetmiştik.

914- Ak Şemseddin’e ciddi hürmetkâr olan Sultan Mehmed Han, Şemseddin’den manen çok istifade etmiştir. İlk hedefi İstanbul’un fethi idi. Herşeye kadir olan Allah, 15 asırlık Bizansı 150 senelik bir Beyliğe teslim edecekti. İkinci Mehmed Han Edirne’de bir yandan toplar döktürürken, öte yanda Tekirdağ’da donanmayı kuvvetlendiriyor, beri yanda Rumeli Hisarı’nı yaptırıyordu.

1452’de Boğaz’ı kontrol altına aldı. 1453’de gelip Topkapı açıklarında Maltepe düzlüklerinde karargâhını kurdu. 6 Nisan 1453’de İstanbul’un muhasarası başladı. Ak Şemseddin, fethin tarihini ilm-i ledünnîde, istihraçla orduya müjde vermişti.1 Ordusuyla beraber Allah’a secde eden Sultan Mehmed, tarihte ilk defa barutu topa tatbik ederek toplarla surları dövüyordu. Lakin seri ateş edilemediğinden açılan delikler Bizanslılar tarafından hemen kapatılıyordu. Öte yanda Kasımpaşa Deresi’ne yerleştirilen havan toplarıyla atılan gülleler Haliç’teki Binazs kayıklarını batırıyordu. 22 Nisan 1453’de dünya tarihinde olmamış bir hâdise zuhur ediyor, gemiler Kabataş sırtlarından tepelere tırmanıp, Kasımpaşa’da denize indiriliyordu. Haliç’in ağzına gerilmiş zincirin hükmü kalmamış, sabah kalkan Bizanslılar, Osmanlı gemilerini Haliç’te görüp şaşakalmışlardı.

915- 29 Mayıs 1453’de İstanbul fethedildi. Ayasofya’da toplanıp Mesih’i bekleyen Bizanslılar, karşılarında Fatih Sultan Mehmed’i buldu. “Dininizde, ibadetinizde serbestsiniz. Artık Âdil-i Mutlak olan Allah’a inanmış müslümanların misafirlerisiniz. Söz İslâm’a karşı gelmediğiniz müddetçe müslümanlar sizin malınızı, canınızı ve namusunuzu koruyacaklar.” diyen Fatih Sultan Mehmed’in bu zaferiyle, Ortaçağ sona erdi. Yeniçağ başladı. Şatolardaki derebeyler, kalelerdeki hükümdarlar devri kapandı. Çünki müslümanlar top icad etmişti. Ayasofya kilisesi cami yapıldı. imparatorluğun başşehri, Edirne’den İstanbul’a alındı. Evvela Bayezid’deki sarayda kalındı, sonra meşhur Topkapı Sarayına geçildi. Enez’i, Cenevizlilerden alan Fatih Sultan Mehmed, Kırım’a donanma gönderdi. Bir sene sonra Sırbistan’a girdi. Donanma da deniz seferinde idi. Rodos, Bozcaada, Taşoz, Limni, İmroz adaları fethedilerek Ege Denizinde hâkimiyet sağladı. (İstanbul’un fethi, bak: 1440, 1441.p.lar)

916- 1456’da Romen Prensliği Osmanlı hâkimiyetini kabul etti. İki sene sonra Mora’yı aldı. Dört defa Sırbistan’a girerek 1459’da bu ülkeyi de kat’i olarak idaresi altına soktu. Sinop’ta İsfendiyar Beyliğine son verdikten sonra 1461’de Trabzon Bizans İmparatorluğu üzerine yürüyüp, Gürcistan’a kadar Osmanlıların eline geçti. Bir sene sonra Romanya’ya yürüdü, Kazıklı Voyvoda İsyanını bastırdı. Bosna ve Hersek Krallıklarını ortadan kaldırdı. Donanma da Midilli’yi aldı. Karaman Beyliğine son verirken, 1466’da Arnavutluğu topraklarına kattı.

917- Fatih Sultan Mehmed’in yıldırım savaşları ve büyük başarıları karşısında papa bütün Hristiyanlara çağrı yapıp, Osmanlı karşısında hepsinin birleşmesini istedi. Yaklaşık 25 devlet bu isteğe uydu. Aslında Fatih Sultan Mehmed’in bütün arzusu, İspanya’daki Endülüs Emevi Devleti’nin yardımına koşmak idi. Fakat Akkoyunlu ve Karaman Devletlerinin hatalı tumumu, bu husustaki başarıyı önledi. Macaristan, Avusturya, Venedik gibi ülkelere akıncılar salan Fatih, Avrupalıları dize getirdi, savaştan vazgeçerek anlaşma imzalamaya başladılar.

1475’de Kırım’ı Osmanlı Beyliği haline getiren Fatih, Rus Prensliğinden en ufak bir endişesi yoktu.

1480’de 140 parça donanma ile İtalya’ya çıkan Gedik Ahmed Paşa Otranto’yu aldı. Fatih de İtalya’ya gelip, buradan yeni seferler düzenliyecekti. Eğer Endülüs Emevi Devletine ulaşsa idi, bugün dünya haritası bambaşka olurdu. Bunu anlayan Venedikliler, bir casus vasıtası ile Fatih Sultan Mehmed’i zehirlediler. Hastalanınca 30/3/1481’de Gebze’de vefat etti; böylece İtalya’ya gidemedi. Fatih’in yerine oğlu İkinci Bayezid geçti.

918- Fatih, devletin topraklarını genişletirken, idareyi de sağlamlaştırdı. İmara büyük önem verip, pek çok camiler, hanlar, hamamlar, köprüler ve kervansaraylar yaptırdı. Onun zamanında medrese ile mektep bir bütündü. Ordu güçlü, halk varlıklı idi. Kanuni devrine kadar Osmanlılar ilerleme çağını yaşadıysa da, Fatih devrindeki Osmanlı üstünlüğü bir daha geri gelmedi. Zira tarihin kaydettiği gibi, müslümanlar dinlerine sarıldıkları nisbette terakki ederler; lâkaydlıkları nisbetinde de gerileme olur.

919- Herkesten daha çok idarecinin adalete baş eğdiği devrelerde terakki edilebileceğine bir misal olarak, İslâm adalet tarihinde ibretli bir hâdise:

«Meşhur İslâm seyyahı ve tarihçisi Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde diyor ki: “İlk İstanbul kadısı (hâkimi) olan Hızır Bey Çelebi’nin huzurunda, haşmetli padişah Fatih ile bir Rum mimarı arasında şöyle bir muhakeme cereyan eder:

Büyük bir abidenin inşasında kullanılacak iki mermer sütunu, Fatih bir Rum mimarına teslim eder. Mimar da, Fatih’in arzusunun hilafına olarak bu sütunları üçer arşın kesip kısaltır. Fatih, cezaen Rum mimarının elini kestirir. Rum mimarı da, Fatih aleyhine dava açar. Bunun üzerine mahkemeye celb edilen Büyük Padişah, baş köşeye geçmek istemiş. Birden bire hâkimin şu ihtarıyla karşılaşmış:

-Oturma Beyim! Hasmınla mürafaa-i şer’î olacaksın, ayakta beraber dur!

Hızır Bey Çelebi; bu koca şanlı padişah-ı maznuna, haksız el kestirdiği için, kendisinin de kısasa tabi olduğunu ve elinin kesileceğini bildirir. Fakat mimar kısası istemediği için, büyük Fatih günde on altın tazminata mahkûm olur ve hatta kısastan kurtulduğu için bu tazminatı kendiliğinden yirmi altına çıkarır.”

İslâm mahkemesinin adaletinin şanlı misallerinden biri olan şu misal, bize en haşmetli hükümdarlarla en âciz ferdlerin, huzur-u mehakimde müsavi olduğunu gösteriyor.» (İ.İ. 224)

1Bak: Emir Hüseyin Enisî, Menakıb-ı Akşemseddin, sh:27

Yukarı Çık