1069- GÜLHANE HATT-I HÜMAYUNU گل خانه خطِ همايونى : Gülhane’de okunan hatt-ı hümayun münasebetiyle meydana gelmiş bir tabirdir. Osmanlı İmparatorluğu’nun bir zamanlar dünyayı titreten kuvvet ve kudreti, çeşitli sebeb ve tesirlerle büyük bir zaafa uğramış ve en nihayet devlet, bir vilayet hükmünde olan Mısır’ın idaresini ele geçiren Mehmed Ali Paşa’nın elinde zebun olacak bir dereceye düşmüştü. Memleketin bu halini gören ve Avrupa’da elçiliklerde bulunması itibariyle Avrupa devletlerinin memleket hakkındaki fikirleriyle zamanın cereyanlarını yakından müşahede eden Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, memleketin selâmeti ancak idare usulünün ıslahında ve tebaaya salahiyet ve hukuk verilip mes’uliyet esasının te’sisinde olduğunu iddia ederek,yeni Padişah olan Abdülmecid’e 3 Kasım 1839 Pazar gününde bir hatt-ı hümayun sudur ettirdi.
Reşit Paşa’nın bu hat’la açtığı devir, tarihte Tanzimat namıyla anılmaktadır. Bu fermana göre memlekette bundan sonra herkes can ve ırz emniyetine sahib olacak, vergiler ve asker toplaması belirli nizamlara bağlanacak, memuriyetlere lâyık olanlar getirilecek ve memurlara muayyen bir maaş tayin olunacak, rüşvet alınmayacak, bir mahkeme kararı olmadan kimse mahkûm edilmeyecek, bütün Osmanlı tebaası aynı kanunî ve hukukî haklara sahip olacaklardı. Bu ferman, bilhassa Hristiyan tebaa için te’min ettiği eşit haklar yüzünden Avrupa’da çok iyi karşılanmıştır. Acib ithamlı ifadeleriyle kendi devrinden öncesini karanlıklı bir istibdad ve karışıklık devri olduğunu gösteren mezkûr Hatt-ı Hümayun, Osmanlı Devleti’ni daha da perişaniyete götürmüş, devlet ve cemiyet ihtilaflara sahne olmuştur. Halbuki yazıda mübalağa edildiği gibi, Tanzimat’tan önce mal, can ve ırz emniyeti bulunmayan bir anarşi devresi yoktu. (Bak: Tanzimat-ı Hayriye)