1166- HAMİYET حمية : Gayret. “Namustan gelen gayretle utanma veya kızma. *İstinkâf etmek. *Mukaddesatı ve milletin haklarını, namus ve haysiyeti korumak hususlarında gösterilen gayret ve ihtimam hasleti. iman ve İslâmiyet’i ve Hz.Peygamber’in (A.S.M.) Sünnet-i Seniyesini ve din ve mücahede kardeşlerini muhafaza ve müdafaa etmek gayreti. (Bak: Cihad, Gayretullah, Himmet)
1166/1- İslâmiyet nazarında hamiyet-i milliye değil, hamiyet-i diniye esas olduğunu beyan eden Bediüzzaman şöyle der:
“Biz müslümanlar indimizde ve yanımızda din ve milliyet bizzat müttehiddir. İtibarî, zahirî, arızî bir ayrılık var. Belki din, milliyetin hayatı ve ruhudur. İkisine birbirinden ayrı ve farklı bakıldığı zaman; hamiyet-i diniye avam ve havassa şâmil oluyor. Hamiyet-i milliye, yüzden birisine yani, menafi-i şahsiyesini millete feda edene has kalır. Öyle ise, hukuk-u umumiye içinde hamiyet-i diniye esas olmalı. Hamiyet-i milliye ona hâdim ve kuvvet ve kal’ası olmalı.” (H.Ş. 64)
1167- “Ye’s aczden gelir. Ye’s mani-i her-kemaldir. Hamiyet ise; şiddet-i mevaniye karşı şiddetle metanet etmektir. Halbuki şu zaman, mümteniat-ı âdiyeyi mümkün derecesine indiriyor. Çabuk ye’se inkılab eden hamiyet, hamiyet değildir.” (A.B.300)
“Hamiyet ayrı, iş ayrıdır. Bence bir kalb ve vicdan, fezail-i İslâmiye ile mütezeyyin olmazsa, ondan hakiki hamiyet ve sadakat ve adalet beklenilmez. Fakat iş ve san’at başka olduğu için, fâsık bir adam güzel çobanlık edebilir. Ayyaş bir adam, ayyaş olmadığı vakitte iyi saat yapabilir.
İşte şimdi salahat ve mehareti, tabir-i âherle fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem edenler vezaife kifayet etmezler. öyle ise, ya meharettir veya salahattır. San’atta meharet ise müreccahtır.” (Mün. 15)