1956- KAZF-I MUHSANAT قذفِ محصنات : Namuslu bir kadına zina iftirasında bulunmak. Kur’an (24:4) âyetinde bildirilen bu iftiranın tahakkuku için, fukaha: İslâm, akıl, büluğ, hürriyet ve iffet olarak beş şart saymıştır. Bu şartlara sahib olan kadına muhsane denir. Erkekler de delaleten aynı hükme dahildir. (E.T. 3479 telhisen)
1957- Böyle bir iftirada bulunan kimseye, suçu sabit olması halinde şer’i ceza verilir. Hem bu gıybet ve iftirayı Kur’an şiddetle takbih eder.
“(49:12) اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخِيهِ مَيْتًا فَكَرِهْتُمُوهُ ...الخ Gıybet, şu âyetin kat’i hükmüyle nazar-ı Kur’anda gayet menfur ve ehl-i gıybet gayet fena ve alçaktırlar. Gıybetin en fena ve en şenii ve en zâlimane kısmı, kazf-ı muhsanat nev’idir. Yani gözüyle görmüş dört şahidi gösteremeyen bir insan, bir erkek veya kadın hakkında zina isnad etmek; en şeni’ bir günah-ı kebair ve en zâlimane bir cinayettir, hayat-ı içtimaiye-i ehl-i imanı zehirlendirir bir hıyanettir, mes’ud bir ailenin hayatını mahveden bir gadirdir.
Evet Sure-i Nur bu hakikatı o kadar şiddetle göstermiş ki, vicdan sahi-bini titretiyor ve tüylerini ürperttiriyor.
لَوْلاَ اِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَا اَنْ نَتَكَلَّمَ بِهذَا سُبْحَانَكَ هذَا بُهْتَانٌ عَظِيمٌ
(24:16) şiddetle ferman ediyor ve diyor ki: Gözüyle görmüş dört şahidi (Bk. Şahid-i âdil) gösteremeyen merdud-üş şehadettir. Ebedî şehadetlerini kabul etmeyiniz. Çünki yalancıdırlar. Acaba böyle kazfe cesaret eden hangi adam var ki, gözüyle görmüş dört şahidi gösterebilir. Kur’an-ı Hakim bu şartı koşturmakla, böyle şeylerde şakk-ı şefe etmeyiniz, bu kapıyı kapayınız demektir. (24:19) يُحِبُّونَ اَنْ تَش۪يعَ الْفَاحِشَةُ tehdidiyle, öyleleri münafık gibi ehl-i imanın hayat-ı içtimaiyelerini böyle işaalar ile ifsad ediyorlar, ifade ediyor.” (B.L. 267) (Bak: Gıybet)