2000- KIRAAT قرائة : Okuma. Düzgün ve çabuk okuma. *Okuma kitabı. *Fık: Namazda Kur’an-ı Kerim’den bir miktar okumak.
İnsan bir yazıyı ya kendi kendine yahut başkasına dinletmek üzere okur. Hususi mütalaa nasıl olsa olur. Fakat dinletmekten maksad, anlatmak olduğu için o yolda okumanın dikkat edilecek bazı noktaları vardır. Bir eser mensur ise onu okumağa kıraat, manzum ise inşad denir. Gerek kıraat, gerek inşad; mihanikî, mantıkî, bediî diye üçe ayrılır:
2001- Kıraat-ı Bediî: Mantıkî kıraat şartlarına riayet ettikten başka rikkat mevkiinde sesini indirmek, şiddet makamında yükseltmek, -acemi aktör tavrı takınmaksızın- mevzuu ses ve işaretle canlandırmak.
2002- Kıraat-ı Mantıkî: Acele etmeyerek fakat imla kaidelerine dikkat ederek, yani virgüllerde biraz daha durmak, taacüb ve istifhamları anlatmak, muhaverelerde konuşanların sözlerini ayırmak suretiyle okumaktır.
Mecma-ül Âdab eserinin kelâm âdabı babının dördürcü âdabında “kelâmı ta’cil etmeyip gayet teenni ile, tertil ile söylemek; hatta Fahr-i Âlem A.S.M. Efendimiz, tekellüm buyurdukça eğer bir kimse saymak murad eylese, saymaya kadir olurdu.
Yani وَقَدْ كان نبينا(ع س م) فَضَلاً يفهمه كلّ مَن سمعها واوعدّ العدّ لاَحَصَاه diye mervidir.
S.M.Zühd 71. hadîste meâlen: “Peygamber (A.S.M.) bir hadîs tahdsis eder, anlatırdı. Eğer onun sözlerini saymak isteyen kişi saysa idi, muhakkak onları sayabilirdi” buyurulur. (Ebu Davud, İlim 7’ye de bak)
Kur’anda (25:32), (73:4) âyetlerinde tane tane ve yavaşça kıraat manasında olan tertilen okumak tavsiyesi de aynı hususu te’yid eder. (Bak: 2137.p.)
2003- Kıraat-ı Mihanikî: Kelimeleri, terkibleri doğru telaffuz etmekle beraber ezber dersi gibi çabuk çabuk okumaktır. Böyle okuyuş dinleyene fazla birşey anlatmaz. Ancak okuyanın, mevzuu kavramış olduğunu anlatır. Öyle kıraat, bir makinanın duygusuz işlemesine benzetilir. (Bak: Edebiyat)