2612- MUHYİDDİN-İ ARABÎ محي الدين عربى : (Hi. 560-638, Mi. 1162-1240) İspanya’da doğmuş, Anadolu ve Arabistan’ı gezmiştir. Mutasavvıf ve büyük âlim idi. Birçok ilmî eserler yazmıştır. Kendisine Şeyh-i Ekber de denir. Fütuhat-ı Mekkiye, Füsus-ül Hikem adlı eserleri meşhurdur. Şam’da vefat etmiştir. (K.S.) (Bak: Vahdet-ül Vücud)

2613- “Muhyiddin, kendisi hâdi ve makbuldür. Fakat her kitabında mühdi ve mürşid olamıyor. Hakaikte çok zaman mizansız gittiğinden, kavaid-i Ehl-i Sünnete muhalefet ediyor ve bazı kelâmları, zahiri dalalet ifade ediyor. Fakat kendisi dalaletten müberradır. Bazan kelâm, küfür görünür; fakat sahibi kâfir olamaz.” (L. 274)

2614- “O zat-ı kudsînin kendine mahsus bir makamı var. Hem makbulîndendir. Fakat mizansız keşfiyatında hududları çiğnemiş. Cumhur-u muhakkikîne çok mes’elelerde muhalefet etmiş. İşte bu sır içindir ki, o kadar yüksek ve hârika bir kutub, bir ferid-i deveran olduğu halde, kendine mahsus tarikatı gayet kısacık, Sadreddin-i Konevî’ye münhasır kalıyor gibidir. Ve âsârından istikametkârane istifade nadir oluyor. Hatta çok muhakkikîn-i asfiya o kıymetdar âsârının mütalaa etmeğe revac göstermiyorlar. Hatta bazıları men’ediyorlar.” (O.L. 121)

2615- قَالَ مُحْيِى الدِّينِ : تَحْرُمُ مُطَالَعَةُ كُتُبِنَا عَلَى مَنْ لَيْسَ مِنَّا

Yani: “Bizden olmayan ve makamımızı bilmeyen, kitablarımızı okumasın, zarar görür.” Evet bu zamanda Muhyiddin’in kitabları, hususan vahdet-ül vücuda dair mes’elelerini okumak, zararlıdır.” (L. 274)

2616- “Hazret-i Muhyiddin’in meşrebiyle ehl-i tahkikin meşrebinin mabeynindeki esaslı farkı ve onların me’hazlarını göstermek çok uzun tedkikata ve çok yüksek ve geniş nazarlara muhtaçtır. Evet fark, o kadar dakik ve derin; ve me’haz, o kadar yüksek ve geniştir ki; Hazret-i Muhyiddin hatasından muahaze edilmemiş, makbul olarak kalmış. Yoksa eğer ilmen, fikren ve keşfen o fark ve o me’haz görünse idi, onun için gayet büyük bir sukut ve ağır bir hata olurdu.” (O.L. 121)

Yukarı Çık