3168- RÜ’YETULLAH رؤية الله : Cennet’te mü’minlerin ehadiyet sırrıyla Allah’ı görmeleri ki, Kur’an (75:23) âyetinde bu müjdeyi veriyor. Bu gelen âyet de kâfirlerin rü’yetullahtan mahrumiyetlerini şöyle beyan ediyor:

“(83:14) كَلاَّ Hayır, hayır, bu okunan âyetler esatîr-i evvelîn değildir. بَلْ Fakat, öyle diyenlerin رَانَ عَلٰى قُلُوبِهِمْ مَا كَانُوا يَكْسِبُونَ kazançları, kesbedip durdukları ve kâr sandıkları günahlar, kalblerinin üzerine pas bağlamıştır... (83:15) كَلاَّ Hayır hayır, öyle reyn veren, kalb körleten kesiblerden zecirdir. Sebebi de اِنَّهُمْ عَنْ رَبِّهِمْ يَوْمَئِذٍ  çünkü onlar; o tekzib edenler, o kıyam günü Rablarından لَمَحْجُوبُونَۜ muhakkak mahcub kalırlar. Yani hicab ve hail arkasında kalır, onu görmekten memnu’ ve mahrum bırakılırlar.” (E.T. 5658)

3169- Fakat mü’minler için,”iman ve muhabbetullahın neticesi: Ehl-i keşif ve tahkikin ittifakiyle; dünyanın bin sene hayat-ı mes’udanesi, bir saatine değmeyen Cennet hayatı... ve Cennet hayatının dahi bin senesi, bir saat müşahedesine değmeyen bir kudsi, münezzeh cemal ve kemal sahibi olan Zat-ı Zülcelal’in müşahedesi, rü’yetidir ki1 hadis-i kat’i ile ve Kur’anın nassıyla sabittir. Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm gibi muhteşem bir kemal ile meşhur bir zatın rü’yetine iştiyaklı birmerak; Hazret-i Yusuf Aleyhisselâm gibi bir cemal ile mümtaz bir zatın şuhuduna meraklı bir iştiyak; herkes vicdanen hisseder. Acaba dünyanın bütün mehasin ve kemalatından binler derece yüksek olan Cennet’in bütün mehasin ve kemalatı, bir cilve-i cemali ve kemali olan bir zatın rü’yeti, ne kadar mergub, merak-aver ve şuhudu ne derece matlub ve iştiyak-aver olduğunu kıyas edebilirsen et...” (S.650) (Bak: 537.p).

3170- Mi’racda Resulullah’ın rü’yetullaha mazhariyeti hakkında imamlar arasında bazı rey’ farkı varsa da, Cennet’te mü’minlerin rü’yete mazhar olacakları müttefekun aleyhtir. Mi’racdaki rü’yet de vahidiyetle değil, ehadiyet sırrıyla olduğu beyan edilmiştir. (Bak: Ehadiyet ve 2452.p.)

Bir rivayette Cebrail (A.S.) ile Cenab-ı Hak arasında nurdan yetmiş bin perde olduğu ve bu perdelerin en ednasını görse Cebrail’in yanacağı zikredilir. (R.E. 294)

Sahih-i Müslim, Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, l. Kitab-ül İman 77. Babı; Mi’racdaki rü’yetullaha dairdir.

3170/1- Tecelli-i İlâhiye ile alâkalı olarak İ.M. 1262. hadîsin bir kısmında: Allah bir mahluka tecelli ettiği zaman o şey Allah’a karşı huşu’ eder diye geçer. S.M. Kitab-ül İmanın 316. hadîsin bir kısmında: cennette de Allah’ın kullarına tecelli edeceği bildirilir.

Bu gibi rivayetlerde bahsolunan tecelli-i esmânın mahiyeti ve hakikatı bu dünyada aynıyla bilinmez. Nitekim bir âyette şöyle buyuruluyor:

(7:143) وَلَمَّا جَٓاءَ مُوسٰى لِم۪يقَاتِنَا vaktaki Musâ, biraderini halef bırakıp mîkatımızda, yani, tayin ettiğimiz vakt-i mahsusta geldi.وَكَلَّمَهُ رَبُّهُۙ ve Rabb’i onu kelâmiyle bekâm etti. Meleklere olan kelâmı gibi bilâ vasıta ve vera-i hicabdan ona kelâm söyledi. وَقَرَّبْنَاهُ نَجِيًّا ( 19:52 ) kavl-i İlahisi delalet eder ki, bu kelam « necvâ»2 idi. Musa Aleyhisselam kelâmullahı her cihetten işitiyordu diye bir rivayet vardır. Bu da gösterir ki Allah’ın kelâmını işitmek, mahluk kelâmı işitmek gibi değildir. Rabbi onu böyle doğrudan doğru fakat vera-i hicabdan kelâmıyla bekâm edip (muradına erdirip) kelîm kılınca kelâmullahın neş’e-i zevkiyle Musâ’da şevk-i rüyet galeyana geldi de قَالَ رَبِّ اَرِن۪ٓى اَنْظُرْ اِلَيْكَۜ ya Rab, bana göster sana bakayım dedi, yani hicabı kaldır, bana bizzat tecelli et de dîdârını görmek nasib eyle diye yalvardı. قَالَ لَنْ تَرٰين۪ى Rabbi dedi: Beni kat’iyyen görmeyeceksin وَلٰكِنِ انْظُرْ اِلَى الْجَبَلِ ve lâkin dağa bak فَاِنِ اسْتَقَرَّ مَكَانَهُ فَسَوْفَ تَرٰين۪ىۚ  eğer yerinde durursa beni göreceksin. Bunun üzerine فَلَمَّا تَجَلّٰى رَبُّهُ لِلْجَبَلِ Rabbi dağa tecelli edince -ki bu bir tecelli-yi izafidir-, yani zatındaki bütün azamet ve kudret-i mutlaka değil, azamet-ü kudretinden bir lemha zuhur ve bir emr ü iradesi dağa tasaddî ediverince جَعَلَهُ دَكًّا   onu hürd u haş eyledi, ufalayıverdi. Musâ’da şiddetle baygın düştü. (E.T. 2276-2277) (Bak: 465.p.sonu)

3171- Cennet’te mü’minlerini rü’yetullaha mazhar olacakları, hadislerde de kat’iyetle müjdelenmiştir. Ezcümle: T.T. 5. cild, 1176, 1177, 1178 . hadisler sarihtir. S.B.M. 2 cild, 450. hadis, Cennet ve Cehennem ehlinin ahvalini tas-vir eden rivayette de zikredilir.

Sahih-i Buhari Kitab-üt Tevhid, 24. Bab ve Sahih-i Müslim Kitab-ül İman, 80 ve 81. Bablar ve İbn-i Mace, Mukaddime 13. Babda, Cennet’te rü’yetullahı bildiren hadisler vardır.

 

1(Haşiye): Hadîsin nassıyla "O şuhud, bütün lezaiz-i Cennet'in o derece fevkindedir ki, onları unutturur. Ve şuhuddan sonra ehl-i şuhudun hüsn-ü cemali o derece fazlalaşır ki; döndükleri vakit, saraylarındaki aileleri çok dikkat ile zor ile onları tanıyabilirler." hadîste vârid olmuştur.

(Tac Tercemesi C.5 Hadis: 1148’in sonu.)

2Bu ifade Kur'anın muhtelif âyetlerinde geçer.

Yukarı Çık