3589- ŞÜHÛR-U SELASE شهور ثلاثه : Receb, Şaban, Ramazan olarak kamerî takvimde yedinci, sekizinci, dokuzuncu aylardır. (Bak: Sevab maddesinde 3363.p.)
«Her hasenenin sevabı başka vakitte on ise, Receb-i Şerif’te yüzden geçer, Şaban-ı Muazzam’da üçyüzden ziyade ve Ramazan-ı Mübarek’te bine çıkar ve cuma gecelerinde binlerle ve Leyle-i Kadir’de otuzbine çıkar. Bu pekçok uhrevî faideler kazandıran ticaret-i uhreviyenin bir kudsî pazarı ve ehl-i hakikat ve ibadet için mümtaz bir meşheridir.» (Ş.494)
Şühûr-u selase içinde Regaib Kandili, Mi’rac Kandili, Berat Kandili ve Kadir Gecesi olarak dört mübarek kandil gecesi vardır. Bu kandiller hakkında alfabe sırasıyle bir nebze izah verilecektir. Şöyle ki:
3590- Berat Kandili: Arabî Şaban ayının onbeşinci gecesi. Şaban ayı mübarek şuhûr-u selaseden (üç aylardan) olup, onbeşinci gecesi mahlukatın rızıklarına, ömürlerine, amellerine dair taraf-ı İlahîden meleklere talimat verildiği hususunda rivayat-ı sahiha vardır.
«Leyle-i Berat, bütün senede bir kudsi çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin proğramı nev’inden olması cihetiyle Leyle-i Kadr’in kudsiyetindedir. Herbir hasenenin Leyle-i Beratta, herbir amel-i salihin ve herbir harf-i Kur’anın sevabı, yirmibine çıkar. Sair vakitte on ise, şühur-u selasede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsi leyali-i meşhurede onbinler yirmibin veya otuzbinlere çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’anla ve istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır.» (Ş.505)
Kur’an (44:3) âyetindeki (Leyle-i Mübareke) bazı müfessirler leyle-i berat’a işarettir, demişlerdir.
3591- Berat Gecesinin mübarekiyet hakkında hadis-i şerifler vardır. Ez-cümle İbn-i Mace 5. Kitab-üs Salât’ın 191. babında, Şabanın 15. gecesi rah-met ve mağfiret-i İlahiyenin sema-i dünyaya nüzûlüyle mağfiret isteyenleri mağfur kılınacaklarını müjdeler. Ancak R.E. hadis kitabının 484. sahifesinde de kaydedildiği gibi, dünya hayatını gaye edinen sefihler, bu mağfirete liyakatı kaybedebilirler.
3592- Kadir Gecesi: Rivayetlere istinaden Ramazan Ayı’nın yirmiyedinci gecesi olarak tercih edilmiştir. Kur’an âyetlerini ilk vahiy ile gelmeye başladığı mübarek bir gecedir. Ramazan Ayı’nın diğer herhangi bir gecesinin de Kadir Gecesi olması ihtimali olduğundan Ramazan gecelerini umumen ihya etmek faziletlidir.
3593- (97:1) âyetinde geçen «Kadir, قدر ـ يقدر fiilinini masdarı olarak esası, güç yetirmek demek olup hükm ü kaza, takdir, şeref ü azamet ve tazyik manalarına gelir. Râzi der ki: Kadr ü kader birdir. Ancak sükûn ile masdar, feth ile isimdir. Leyle-i Kadir denilmesinde de müfessirîn bu ma’nalardan her birine göre bir kaç vecih beyan etmişlerdir:
Birincisi, İbn-i Cerir’in Mücahid’den naklettiği vecihle “hüküm gecesi” demektir ki Sure-i Duhan’da;
اِنَّٓا اَنْزَلْنَاهُ ف۪ى لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ اِنَّا كُنَّا مُنْذِر۪ينَ ـ ف۪يهَا يُفْرَقُ كُلُّ اَمْرٍ حَك۪يمٍۜ
(44:3, 4) buyurulduğu üzere her hakîm emrin, ya’ni takdir-i İlahîden hükmolunmuş umûrun yahut bir çok umûra hâkim büyük muhkem emirlerin fark edildiği, ayırd olunduğu mübarek gece demektir...
İkincisi: Zührî’den mervi olduğu üzere kadir, bizim de kadr ü haysiyet ta’bir ettiğimiz vecihle “şeref ve azamet” ma’nasında olmasıdır ki, “azamet ve şeref gecesi” demek olur. Çünki خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍۜ dir. (97:3)
Üçüncüsü, tazyik manasına olmasıdır ki, “tazyik gecesi” demek olur. Zira o gece inen melaikeye Arz dar gelir denilmiştir. Bu bize şunu ifade eder ki büyük, şerefli vukuatın zuhuru sonundaki hayr ü selâmetin azameti nisbetinde büyük bir şiddet ve tazyik ile alâkadardır. Nitekim Kur’anın nüzûlü de meleğin şiddetli tazyiki ile başlamıştı. Şu halde Leyle-i Kadir’de bu üç mananın üçü de var demektir. Bu surede لَيْلَةُ الْقَدْرِ ünvanının üç def’a zikr edilmiş olması da buna bir işarettir.» (E.T.5970)
3594- Bütün Ramazan gecelerini ihya etmeye teşvik etmek hikmetiyle Leyle-i Kadir, Ramazan içinde gizli bırakılmıştır. Bilhassa «aşr-i âhir-i Ramazanda her gece, hususan tek gecelerde Leyle-i Kadr’in bulunmak ihtimali kuvvetli olduğunu Hadis-i Şerif ferman ediyor.» (E.L.I.245)
Evet «rivayat-ı sahiha ile “Leyle-i Kadri; nısf-ı âhirde, hususan aşr-ı âhirde arayınız.”1 ferman etmesiyle, bu gelecek geceler, seksen küsur sene bir ibadet ömrünü kazandıran Leyle-i Kadr’in gelecek gecelerde ihtimali pek kavi olmasından istifadeye çalışmak, böyle sevablı yerlerde bir saadettir.» (Ş.509)
Ramazanın 27. gecesi için «bir kısım müçtehidler, o geceye Leyle-i Kadr’i tahsis etmişler. Hakiki olmasa da, madem ümmet o geceye o nazarla bakıyor, İnşallah hakiki hükmünde kabule mazhar olur.» (Ş.510)
«Bu kudsi gecede elden geldiği kadar sair nafile namazlar gibi tatavvuan namaz kılınabilir.» (B.İ.İ.188)
3595- Mi’rac Kandili: Arabî aylardan Receb-i Şerifin yirmiyedinci gecesidir. «Leyle-i Mi’rac’da oniki rek’at nafile namaz kılınması müstahsen görülmüştür. Her iki rek’atında fatiha-i şerife ile başka bir sure okuyarak iki rek’atta bir selâm verilmeli.» (B.İ.İ.188)
3596- Regaib Kandili: Arabi aylardan «Receb-i Şerif’in ilk cum’a gecesine “Leyle-i Regaib” denir. Bazı zatların beyanına göre bu gecede Resul-i Ekrem Sallallahü Aleyhi Vessellem Efendimiz tecelli-i ef’ale mazhar olup nur-i ef’ale müstağrak olmakla Hak Teala Hazretlerine oniki rek’at namaz kılmıştır. Resul-i Ekrem Efendimizin muhterem valideleri rahmine bu Regaib gecesinde şeref vermiş olduğuna dair olan bir rivayet, pek muvafık görülmemektedir. Çünkü bu gece ile viladet-i Nebeviyeleri arasındaki müddet bunun hilafına şahiddir. Şu kadar var ki, Hazret-i Amine’nin Fahr-i Âlem Efendimizi hamil olduğuna bu geceden itibaren muttali olmuş olması melhuzdur. Maahaza Leyle-i Regaib pek mübarek bir gecedir. Zaten Regaib; nefis, mergub, bahası ağır ve çok atâ ve ihsan manasına olan “ragibe”nin cem’idir. Bu geceyi ibadetle ihyanın sevabı pek çoktur. Fakat bu gecede kılı-nacak namazın mesnuniyeti, mendubiyeti hakkında kuvvetli bir delil mevcud görülmemektedir. Bu gecede toplanıp regaib namazını cemaatle kılmanın bir bid’at olduğu tasrih edilmektedir. Zaten teravihten başka hiç bir nafile namazının birbirini çağırarak cemaatle kılmak kerahetten halî değildir. Ancak bir yerde bulunan iki-üç zatın bu gibi namazları cemaatle kılmaları caiz görülmüştür.» (B.İ.İ.187)
Bediüzzaman Hazretleri, Leyle-i Regaib’in mübarekiyeti hakkında bir mektubunda der ki:
«Kat’iyyen benim kanaatimde bir nevi mu’cize-i Ahmediye olarak, iki aydanberi mütemadiyen kuraklık ve yağmursuzluk, her tarafta daima namazlardan sonra pek çok duaların akim kaldığı ve herkes me’yusiyetten derd-i maişet endişesiyle kalben ağlarken, birden Leyle-i Regaib -bütün ömrümde hiç mislini işitmediğim ve başkalar da işitmediği- üç saatte yüz defa, belki fazla tekrar ile melek-i ra’dın yüksek ve şiddetli tesbihatıyla öyle bir rahmet yağdı ki; en muannide dahi Leyle-i Regaib’in kudsiyetini ve Hazret-i Risalet’in bir derece, bir cihette âlem-i şehadete teşrifinin umum kâinatça ve bütün asırlarda nazar-ı ehemmiyette ve Rahmeten Lil’âlemîn olduğunu isbat etti ve kâinat o geceyi alkışlıyor diye gösterdi.» (E.L.I:37)
1S.M. ci:3 14.kitab 40.bab sh:390