3283- SALİH (A.S.) صالح : Büyük Peygamberlerden olup Hicaz ile Şam arasında oturmuş olan Semud kavmine gönderilmişti. Semud kavmi, Ad kavminden sonra Arap yarımadasında kuvvet ve ma’muriyet bulup küfür ve dalalete meyil ile putlara ibadet ediyorlardı. Salih (A.S.) kendilerini hak dine davet etmiş ise de, inanmayıp kendisinden mu’cize istemeleri üzerine, Allah bir kayadan bir dişi deve çıkarmış ve deve derhal yavrulamış; bu hayvanla yavrusuna bakılması Salih Peygamber tarafından kavmine tavsiye olunduğu halde, bunlar deveyi dahi öldürdüklerinden Allah’ın gazabına uğramışlardı. İmana gelen küçük bir kısmın gerisi, mahv ve helak olmuştu. Hz. Salih (A.S.), bir rivayette Mekke’ye ve bir rivayette de Kudüs’e çekilip orada vefat etmiştir. Enbiya-i Arab’dan olduğu halde Tevrat’ta zikredilmiştir. (Bak: Semud)
3284- Bir âyette şöyle buyuruluyor: (54:27) “اِنَّا مُرْسِلُوا النَّاقَةِ فِتْنَةً لَهُمْ Çünki biz onlara fitne için nakayı salacağız. Naka: dişi deve demektir. Sure-i Şuara’da geçtiği üzere... مَٓا اَنْتَ اِلاَّ بَشَرٌ مِثْلُنَۚا فَاْتِ بِاٰيَةٍ اِنْ كُنْتَ مِنَ الصَّادِق۪ينَ ( 26:154 ) diye Salih Aleyhisselâm’dan âyet, yani nübüvvetine alâmet olacak mu’cize istemeleri üzerine birkaç surede geçtiği vech ile; işte size bir naka, bir âyet olmak üzere Allah nakası هٰذِه۪ نَاقَةُ اللّٰهِ لَكُمْ اٰيَةً فَذَرُوهَا تَاْكُلْ ف۪ٓى اَرْضِ اللّٰهِ وَلاَ تَمَسُّوهَا بِسُٓوءٍ فَيَاْخُذَكُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ ( 7:73 ) denilmişti. Bu nakanın nereden ve nasıl çıktığı Kur’anda musarrah değildir. Ancak نَاقَةُ اللّٰهِ tabir olunmuştur. Lakin haberlerde bir هَضَبَة den, yani yalçın kayadan ibaret bir tepeden çıkarılmış olduğu şayi’dir. Burada bunun çıkarılması değil de irsali, yani bırakın Allah’ın arzında otlasın, diye salınması bir fitne için olduğu beyan buyuruluyor. Bunu çokları imtihan manasına tefsir etmişler.” (E.T. 4646)
3285- “Salih Aleyhisselâm’ın hali Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem Hazretlerinin haline daha çok benziyor. Çünkü onun getirdiği mu’cize, sair peygamberlerin getirdikleri mu’cizelerden daha acibdir. Gerçi İsa Aleyhisselâm ölüyü diriltmiştir. Lakin ölü hayata mahal idi. Demek o, Allah’ın izniyle hayatı kabil olan bir mahalde isbat etmişti. Musa Aleyhisselâm’ın asası ejderha oldu, demek Allah Teala bir haşebede hayat isbat eyledi. Lakin haşeb nebattır. Nebatta da hayvanınkine müşabih bir nema kuvveti vardır. Bu öbüründen daha acibdir. Salih Aleyhisselâmın yed’inde zahir olan ise, taştan deve çıkmasıdır. Halbuki taş cemaddır. Hayata da mahal değildir. Nemaya da mahal değildir. Demek ki bu daha acibdir. Hazret-i Peygamber Sallallahu Aleyhi Vesellem ise, hepsinden daha acibini getirdi ki, semavi bir cirimde tasarruftur.” (E.T. 4644)
3286- - Salih (A.S.)’ın kavmine evamir-i İlahiyeyi tebliğ etmesi ve âyet-i İlahiye olan devesi ve kavminin isyankârlığıyla helak edilmesi kıssası: (7:73-79) (11:61-68) (15:80-84) (26:142-158) (27:45-50) (54:23-31) (1:11-14) âyetlerinde geçmektedir.