3432- SU-İ ZAN صوءِ ظَنّ : Kötü zanna sahib olma. Bir mü’minin kötü manada olması muhtemel bir hal ve hareketine -tam ve açıkça bilinmedikçe- kötü hüküm vermemeli ve o nazarla bakmamalıdır. (Bak: Gıybet, Zann)
“Evet insan hüsn-ü zanna memurdur. İnsan, herkesi kendisinden üstün bilmelidir. Kendisinde bulunan su-i ahlâkı, su-i zan saikasıyla başkalara teşmil etmesin. Ve başkaların bazı harekâtını, hikmetini bilmediğinden, takbih etmesin. Binaenaleyh eslaf-ı izamın hikmetini bilmediğimiz bazı hallerini beğenmemek, su-i zandır. Su-i zan ise, maddi ve manevi içtimaiyatı zedeler.” (M.N. 66)
3433- “Muhabbet, uhuvvet, sevmek İslâmiyetin mizacıdır, rabıtasıdır. Ehl-i adavet mizacı bozulmuş bir çocuğa benziyor ki, ağlamak ister, birşey arıyor ki onunla ağlasın. Sinek kanadı kadar ehemmiyetsiz birşey ağlamasına bahane olur. Hem insafsız, bedbin bir adama benzer ki, su-i zan mümkün oldukça hüsn-ü zan etmez. Bir seyyie ile on haseneyi örter. Bu ise, seciye-i İslâmiye olan insaf ve hüsn-ü zan bunu reddeder.” (H.Ş. 53)
3434- “Hem meselâ: Su-i zan ve su-i te’vilde bu dünyada muaccel bir ceza var. “Men dakka dukka” kaidesiyle, su-i zan eden, su-i zanna maruz olur. Mü’min kardeşinin harekâtını su-i te’vil edenlerin harekâtı yakın bir zamanda su-i te’vile uğrar, cezasını çeker.” (Uhuvvet Risalesi, sh. 38)