3195- SÂDÂT سادات : (Seyyid c.) Seyyidler. Hazret-i Peygamber Aleyehissalatü Vesselâm’ın soyundan gelenler ve onun izinden gidenler. Bazı kaynaklara göre Hz. Hasan (R.A.) neslinden gelenlere “seyyid”, Hz. Hüseyin (R.A.) neslinden gelenlere “şerif” denmektedir. Eski kaynaklar ise, her iki ünvanı tarif ederken, böyle bir ayırım yapmadan, “nesl-i Nebevîden gelenler” diye kaydeder. (Bak: Şerif)
Bu nesl-i mübareğin birinci dairesi olarak, S.M: Fezail-i Sahabe 9. Bab’da Âl-i Aba hakkındaki meşhur hadiste sarahatla ifade edilir.
İslâm Ansiklopedisi “Şerif” maddesinde, şerif ve seyyid tabirlerinin kullanılışı hakkında kaynakları belirterek, zaman ve mekân içinde kullanışlarının farklılığını kaydeder. Verilen izahattan, dinî tabir olarak her ikisinin de umumiyetle, Resulüllah (A.S.M.) neslini ifade etmek için kullanıldığı anlaşılıyor.
Aşağıda belirtilen muteber lügatlar da, bu iki tabire aynı manayı verdikleri görülmektedir:
“Seyyid (c. sâdât): Efendi, ağa, bey, mevla, ileri gelen, baş, reis, server, neseb-i celil-i Cenab-ı Nebevîye mensub olan.”
Şerif (c. eşraf, şürefa): İzz ü şeref sahibi, mübarek. Soyunda şerafet bulunan, asil, necib (bu mana ile başlıca cem’i “eşraf” müstameldir). Sülale-i tahire-i Cenab-ı Nebevîye mensub (bu mana ile cem’i “şürefa” gelir)”. (Kamus-i Türkî)
“Seyyid: Peygamberimiz’in (A.S.M.) sülalesinden olan.”
“Şerif: (c. şürefa, eşraf) Şerefli. Peygamberimiz’in (A.S.M.) sülalesinden olan.” (Er- Raid Lügatı)
“Seyyid: Ulu, Hz. Peygamber’in sülale-i tahiresinden olan zat.”
“Şerif: Şerefli. Sülale-i Peygamberî’den olan zat.” (Lügat-ı Naci)