3444- SURET صورة : (c. Sur-Suver) Biçim, görünüş. Kılık. Hal. Tasvir. Dıştan görünen şekil. Çare. Resim. (Bak: Nazar-ı Haram)
Suret ve resimlerin memnuiyeti hakkında hayli ehadis vardır. Ezcümle Sahih-i Buhari muhtasarı ikinci cild, 244. hadiste “suretlerin namazın huzuruna zarar verdiğini”; altıncı cild, 980. hadis ile 10. cild, 1570. hadiste “suret bulunan eve melaikenin girmediğini”; 1019. hadis ile 12. cild,1963, 2109. hadisler “suret yapanlara âhirette azab verileceğini” bildirir. T.T. 3.cild 342. sh. “suretlerin memnuiyeti” bölümüdür.
3445- Bu hadislerin uzun izahları, bir hülasa olarak şöyle takdim ediliyor:
“Buraya kadar resim hakkında varid olan ehadis-i şerifeden bazıları, eimme-i selef ve halefden bir haylisini, ârâ ve içtihadlar ile beraber mütalaa etmiş bulunuyoruz. Bu babda ülemanın iki noktada ittifak ve bir noktada ihtilaf ettiklerini görüyoruz. ittifak ettikleri noktalardan birisi: Ağaç, dağ, taş gibi eşya ve menazır resimlerinin mutlak surette mübah olduğudur. O birisi de vesikalık fotoğraflar gibi tamm-ül hilka olmayarak bedenin bir kısmına ait olan zihayat resimlerinin hem imal edilmelerinin hem de istimal olunmalarının cevazıdır. Tamm-ül hilka olanlar hakkında ihtilaf edilmiştir. Bazı ülema, vesile-i ta’zim olmaksızın bunların istimalini de maal-kerahe tecviz etmişlerdir. Bazıları etmemiştir...
Burada namaz kılan kimsenin karşısında resim bulunmamasına dikkat etmesi ile bahse nihayet vereceğiz.” (S.B.M. ci:6, sh:512)
3446- Gölgeli gölgesiz resimler yani, madde üzerinde kabartma ve heykel gibi elle tutulan suretler veya resim makinalarıyla alınan ve boya ve renklendirme yoluyla yapılan şekillerin bütününü suretler olarak ele alan Bediüzzaman şöyle diyor:
“Sanemperestliği şiddetle Kur’an men’ettiği gibi, sanemperestliğin bir nevi taklidi olan suretperestliği de men’eder. Medeniyet ise, suretleri kendi mehasininden sayıp Kur’ana muaraza etmek istemiş. Halbuki gölgeli gölgesiz suretler, ya bir zulm-ü mütehaccir veya bir riya-yı mütecessid veya bir heves-i mütecessimdir ki, beşeri zulme ve riyaya ve hevaya, hevesi kamçılayıp teşvik eder.” (S.410) (Bak: 2823. p.)
3447- Tekniğin gelişmediği geçmiş devrelerde heykeller ve putlarla şirk ve dalalete düşülüyordu. Asrımızda ise buna ilaveten güzel sanatlar perdesi altında sinemalar, hele televizyon gibi neşir organları çıplak kadın, müstehcen resimler ile milli ahlâkın bozulmasına yol açtı. Demek mezkûr hadis-i şeriflerin resimler hakkındaki şiddeti, yalnız o asra değil, istikbali izn-i Rabbanî ile gören nübüvvet gözü, asrımıza bakarak o şiddeti göstermiştir denilebilir. Evet enaniyet saikasıyla hodfüruşane halklara görünmek, riyakârane şöhret kazanmak ve resimler, heykellerle ibka-i nam etmek gibi gayr-ı ahlâkî durumlar, beşer tarihindeki muhtelif devirlerde görüldüğü gibi asrımızda da daha acaib şekilde görülmektedir. (Bak: Sanemperest)
Bir atıf notu:
- Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayatı’na konulan resimleri, Bak: 3791. p.