3635- تحديثِ نعمة TAHDİS-İ Nİ’MET : (93:11) âyetinde bildirildiği gibi, Cenab-ı Hakk’a karşı şükrünü eda etmek ve teşekkür etmek maksadıyla nail olduğu nimeti anlatmak, onunla sevincini ve şükrünü bildirmek. (bak: Şükr)
«Bazan tevazu’, küfran-ı ni’meti istilzam ediyor; belki küfran-ı ni’met olur. Bazan da tahdis-i ni’met, iftihar olur. İkisi de zarardır. Bunun çare-i yeganesi ki; ne küfran-ı ni’met çıksın, ne de iftihar olsun. Meziyet ve kemalâtları ikrar edip fakat temellük etmeyerek, Mün’im-i Hakiki’nin eser-i in’amı olarak göstermektir. Meselâ: Nasılki murassa’ ve müzeyyen bir elbise-i fahireyi biri sana giydirse ve onunla çok güzelleşsen, halk sana dese: “Mâşâallah çok güzelsin, çok güzelleştin.” Eğer sen tevazu’kârane desen: “Hâşâ!.. Ben neyim, hiç. Bu nedir; nerede güzellik?” O vakit küfran-ı ni’met olur ve hulleyi sana giydiren mahir san’atkâra karşı hürmetsizlik olur. Eğer müftehirane desen: “Evet ben çok güzelim, benim gibi güzel nerede var, benim gibi birini gösteriniz.” O vakit mağrurane bir fahirdir.
İşte fahirden, küfrandan kurtulmak için demeli ki: “Evet ben güzelleştim, fakat güzellik libasındır ve dolayısıyla libası bana giydirenindir, benim değildir.» (M.369) (Bak: 2608.p.)
Bir atıf notu:
-Geylani Hz.nin iftiharı fahr değil, tahdis-i ni’mettir, bak: 41.p.