951/1- FETH-İ MÜBİN فتحِ مبين : Açık ve parlak zafer. Hakkı batılın tahakkümünden kurtaran veya birbirine zıd olan hak ile batılın karışıklığını ayırarak hakkı galib kılan feth ve zafer. Bu zafer, harb ile olabileceği gibi, harbsiz de olur. (Hakikatın ve ilmin galebesi gibi)
Fetih Suresi’nin birinci âyetinde geçen “feth-i mübin”in ifade ettiği manalardan biri: Sahih-i Buhari Muhtasarının beyanına göre çok İslâmî fetihlerin mebdei olan Hudeybiye Sulhu’dur. Ülemanın ekserisine göre ise, Biat-ı Rıdvan’dır. (Bak: Biat-ı Rıdvan, Hudeybiye)
«İstikbali açan, ileride vuku bulacak bir çok fetihlerin mebdei olan bir fetih. Bazı müfessirîn bunu Mekke’nin fethini va’d diye telakki etmişlerse de, cumhur bunun Hudeybiye Sulhu’nu ihbar olduğunu söylemişlerdir.
(47:35) فَلاَ تَهِنُوا وَتَدْعُٓوا اِلَى السَّلْمِۗ وَاَنْتُمُ اْلاَعْلَوْنَۗ mısdakına muhalif gibi görünen Hudeybiye Sulhu’nun bir fetih olması ashabdan bazılarına bile hafî kalmıştı..
Bunun bir feth-i mübin olmasına gelince: Bu sulh ile ilk evvel müslümanlığın âlemde bir devlet olarak mevcudiyeti, düşmanları tarafından dahi tasdik olunarak, bir mukaveleye rabtedilmiş bulunuyordu. Bu suretle bu, bundan sonra zuhura başlıyacak bir silsile-i fütuhatının başı ve fatihası olmuş ve bundan sonraki İslâm fütuhatından her biri bunun tahtında bir şubesi mesabesinde olarak mev’ud bulunmuş oluyordu... Surenin içinde feth-i karib diye işaret olunduğu üzere, bunu pek yakından Hayber fethi takib etmiş, sonra da Mekke fetholunmuş... Zührî demiştir ki: Hudeybiye fethinden büyük bir fetih olmamıştır. Bu sayede müşrikler, müslümanlarla ihtilata girişmiş ve sözlerini işitmeye başlamış ve bu onların kalblerinde yer etmiş ve binaenaleyh üç sene zarfında bir çok halk müslüman olarak İslâmın çoğalmasına sebeb olmuştur.» (E.T.4405)
«(48:27) فَجَعَلَ مِنْ دُونِ ذٰلِكَ de ondan önce -o duhûlden beride- فَتْحًا قَر۪يبًا yakın bir fetih yaptı. Hudeybiye sulhunu temin ile Hayber fethini yaptı ve bunu o rüyanın sıdkına bir delil ve alâmet kıldı.» (E.T.4439) Bu gibi âyetlerin işarî manaları, istikbale de bakar.