952- FETRET فترة : Uyuşukluk, zayıflık. Fütur getirmek, gevşemek. Ara vermek. *Vahy ve semavî hükümlerin sükûn zamanı olduğu için, iki peygamber-i zişan devirleri arasındaki zaman. *Vukuu âdet halinde olan şeyin kesilme zamanı veya kesilmesi. *İki vakıa arasında geçen zaman. Terakki ve teali devirleri arasındaki hareketsiz, sükûnetli geçen devir. *Tıb: İki ateşli hastalık arasındaki geçen zaman.
Sual ediliyor ki, Peygamberimiz Muhammed’e (A.S.M.) nübüvvet gelmeden önceki «zaman-ı fetrette, Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm’ın ecdadı bir din ile mütedeyyin mi idiler?
Elcevab: Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’ın bilahare gaflet ve manevi zulümat perdeleri altında kalan ve hususi bazı insanlarda cereyan eden bakiye-i dini ile mütedeyyin olduğuna rivayet vardır. Elbette Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm’dan gelen ve Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm’ı netice veren bir silsile-i nuraniyeyi teşkil eden efrad, elbette din-i hak nurundan lakayd kalmamışlar ve zulümat-ı küfre mağ-lub olmamışlar. Fakat zaman-ı fetrette وَمَا كُنَّا مُعَذِّبِينَ حَتَّى نَبْعَثَ رَسُولاً ( 17:15 ) sırrıyla, ehl-i fetret ehl-i necattırlar. Bil’ittifak teferruattaki hatiatlarından muahezeleri yoktur. İmam-ı Şafii ve İmam-ı Eş’arice, küfre de girse, usul-i imanîde bulunmazsa, yine ehl-i necattır. Çünki teklif-i İlahî irsal ile olur ve irsal dahi ıttıla ile teklif takarrur eder. Madem gaflet ve mürur-u zaman enbiya-i salifenin dinlerini setretmiş; o ehl-i fetret zamanına hüccet olamaz. İtaat etse sevab görür, etmezse azab görmez. Çünki mahfi kaldığı için hüccet olamaz.» (M.385) (Bak: Mes’uliyet) (Âhirzamanda fetret, bak: 2166.p.) Kur’an (5:19) (9:115) (20:123) (26:208) (28:47, 59) âyetleri de fetret mes’eleleriyle alâkalıdır. S.B.M. 665. hadisin izahında tafsilât vardır.
Kur’an (16:25) âyetinde de ifade edildiği üzere, bir rivayette de meâlen buyruluyor ki: «Müslümanlardan bir cemaat dağlar gibi günahlarla gelir. Allah onları affeder ve günahları yahudilere yükler.» (R.E. 507 ve S.M. 49-51) (Bak:1000/5 p.sonu ve 651. p.sonu)
Bu rivayet fitne-i âhirzamana vesile olan münafıkların ifsadatına ve o fesada itilen halkın durumuna işaret olsa gerektir.