1425- HÜSEYİN (R.A.) حسين : (Hi.6-61) Hazret-i Ali’nin (R.A.) Hazret-i Fatıma’dan olan ikinci oğludur. 6 yaşında iken dedesi Hazret-i Peygamber (A.S.M.) ve 6 ay sonra da annesi dar-ı bekaya irtihal ettiler. (Bak: Hasan (R.A.))
Hazret-i Osman’a (R.A.) su-i kasd için evi kuşatıldığı zaman Hazret-i Ali (R.A.) Hazret-i Hasan’la Hüseyin’i Hazret-i Osman’ın (R.A.) yardımına gönderdi. Hazret-i Ali (R.A.) mi. 661’de şehid edilince halifelik makamına geçmesi için Hazret-i Hasan’a biat edildi. Hazret-i Hasan Mi. 669’da zehirlenerek şehid edilince Hazret-i Hüseyin, hilafete geçen Hazret-i Muaviye’ye biat etmedi. Fakat ona karşı da çıkmadı, yani müstenkif kaldı. Sonra Hazret-i Muaviye oğlu Yezid’i Mi. 676 senesinde veliaht ilan etti ve ona biat edilmesini -iktidar tahakkümünü kullanarak- istedi. Halbuki biat bir serbestlik ve hürriyet-i şer’î çerçevesinde tahakkuk eder. Bilindiği gibi İslâm dininde halifeler biatla vazife başına geçerler. (Bak: Biat) Hem hilafete geçmek için halife namzedlerinde bulunması gereken şartlar vardır. (Bak: Halife)
Hatta kunut duasında geçen وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ ifadesi, vazifedarlar tarafından ve usulüne uygun olmak şartıyla fücur ehlinin tahttan indirilmesini (hal’ini) ve terk edilmesini anlatır. Halbuki Yezid, takvaya uymayan serbest bir hayat yaşadığı nakledilir. Böyle bir kimsenin halifeliğine biat edilmez. Yezid’e biat edilmeme durumu karşısında bir derece tevakkuf edip durumun olgunlaştırılmasını bekleyen Hazret-i Muaviye, Mi. 680’de vefat edince yerine oğlu Yezid geçti ve biat meselesinin kendi lehinde tahakkuk etmiyeceğini düşünen Yezid, devlet iktidarına dayanarak Medine’ye, kendine biat edilmesi tazyikini yaptı. Bunun üzerine Medine’de biat etmiyen büyük şahsiyetlerden başta Hazret-i Hüseyin, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Zübeyr, Abdurrahman bin Üzeyr ve İbn-i Abbas gibi mutemed zatlar biat etmediler ve Hazret-i Hüseyin de ihtiyaten Medine’den Mekke’ye gitti. Bunun üzerine Irak’ın bilhassa Kûfe halkı ileri gelenleri, Yezid’e biat etmeyip Hz. Hüseyin’e biat edecekleri haberini Hz. Hüseyin’e gönderdiler. Hz. Hüseyin hilafet emanetini ve dini muhafaza niyetiyle önce durumu tesbit için amcazadesi Müslim Bin Ukayl’ı elçilerle beraber Kufe’ye gönderdi. Müslim oniki veya onsekiz bin kişilik Hz. Hüseyin namına biat topladı.
1426 Bunu haber alan Yezid duruma müdahale ederek, baskılarla biat edenleri vazgeçirdi ve Müslim’i şehid ettirdi. Bu feci durumdan haberi bulunmayan Hz. Hüseyin ailece ve kendine biat edenlerle beraber Irak’a gitti. Burada durumun vehametini haber alan Hz. Hüseyin dönmek istediyse de şehid edilen Müslim’in kardeşleri razı olmadıkları için, cemaatından dönmek istiyenlere izin verip geride az kalan cemaatiyle Kerbela’ya yakın bir yerde konakladı. Sonra Hz. Hüseyin’i takib eden Ömer bin Sa’d kumandasındaki Yezid’in ordusuyla karşılaştı ve onlara hitaben mücadele istemediğini ve müsaade ederlerse geri döneceğini bildirdi ise de karşı taraf kabul etmeyip teslim olmasını istediler. Bunun üzerine bir günlük mühlet isteyen Hz.Hüseyin ertesi günü 10 Muharrem Hi. 61 Cuma günü, Yezid ordusuna Âl-i Beyt-e hürmet ve sulh hitabesinde bulundu. Fakat buna bazı çılgınlar ok atmakla mukabele ettiler ve Hz. Hüseyin’in çok az olan askeri birliğine karşı harb açtılar. Bu harbde Yezid’in ordusunda 88 kişi öldü. Hz.Hüseyin (R.A.) da 72 arkadaşıyla beraber şehid oldular.
Bu ciğersûz hâdiseden müteessir olan Al-i Beyt’ten şerifler, seyyidler Horasan taraflarına gittiler. Böylece Abbasi Devleti temelinin atılmasına zemin teşkil edilmiş oldu.
1427- Böyle meş’um şekilde Kerbela faciasının baş müsebbibi olan Yezid, Âlem-i İslâm’da lânete hedef olmuştur. Halk arasında dahi (yezid), hakaret ifadesi olarak kullanılır.
“Resul-i Ekrem (A.S.M.) Ümmü Seleme’nin, daha diğerlerin rivayet-i sahihi ile haber vermiş ki: “Hz.Hüseyin Taff yani Kerbela’da katledilecektir.”1 Elli sene sonra aynı vakıa-i ciğersuz vukua gelip o ihbar-ı gaybîyi tasdik etmiş.” (M.99)
Bir atıf notu:
-Hz. Hüseyin’in nesli, bak. 45.p.
1 Ahmet ibn-i Hanbel (Mısır baskısı) ci:l sh:85