3280- SALÂT صلاة : (c. Salavat) Namaz. Belirli vakitlerde Kur’anda emredildiği tarzda ve Hz. Peygamber’in tarifi veçhiyle yapılan ibadet. (Bak: Namaz) *Tebrik, tezkiye. Dua. Kur’an (33:56) âyetinde mezkûr olduğu üzere Peygamberimiz’e (A.S.M.) yapılan dua. İstiğfar. Rahmet. (Bak: Tahiyyat)
3281- “Salât kelimesinin lügat-ı Arabda iki me’hazı vardır. Birisi alel’ıtlak dua manasıdır ki, Peygamber’e salât ü selâm dediğimiz zaman suret-i mahsusada bunu anlarız. Diğeri صلو salv maddesinden gelen “sallâ” fiilinin masdarıdır ki, tahrik-i salveyn demek olur. Arablar bu manaca salla dedikleri salveynini tahrik etti” manasını anlarlar... Salveyn oylukların başındaki iki tümsek kemiktir.. “Sallâ”, rükû ve sücudda yapıldığı gibi bizim belini eğmek dediğimiz tahrik-i salveyn manasına kullanılırmış... İşte lügaten biri kalb ve lisan işi olan dua, diğeri de bir hareket-i bedeniye işi olan fiil-i mahsus. İki manaya gelen salât kelimesi şer’an Peygamberimizden görülegeldiği üzere kalbî, lisanî, bedenî ef’al ve erkân-ı mahsusadan mürekkeb gayet muntazam bir ibadet-i kâmilenin ismi olmuştur.” (E.T. 190)
3282- Salât ü selâm hakkında bir “sual: Salavatın bu kadar kesretle hik-meti ve salâtla beraber selâmı zikretmenin sırrı nedir?
Elcevab: Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm’a salavat getirmek, tek başıyla bir tarik-ı hakikattır. Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm nihayet derecede rahmete mazhar olduğu halde nihayetsiz salavata ihtiyaç göstermiştir. Çünki Resul-i Ekrem Aleyhissalatü Vesselâm bütün ümmetin dertleriyle alâkadar ve saadetleriyle nasibedardır. Nihayetsiz istikbalde ebed-ül âbadda nihayetsiz ahvale maruz ümmetinin bütün saadetleriyle alâkadarlığının ihtiyacındandır ki nihayetsiz salavata ihtiyaç göstermiştir. Hem Resul-i Ekrem hem abd, hem resul olduğundan ubudiyet cihetiyle salât ister, risalet cihetiyle selâm isterki: Ubudiyet halktan Hakk’a gider, mahbubibiyet ve rahmete mazhar olur. Bunu اَلصَّلاَة ifade eder. Risalet Hak'tan halka bir elçiliktir ki, selâmet ve teslim ve memuriyetinin kabul ve vazifesinin icrasına muvaffakıyet ister ki, سَلاَم lafzı onu ifade ediyor.
Hem biz سَيِّدِنَا lafzıyla tabir ettiğimizden diyoruz ki: Ya Rab! Yanımızda elçiniz ve dergâhınızda elçimiz olan reisimize merhamet et ki, bize sirayet etsin.” (B.L.270)
İ.M. ci: 3 shf: 163, 6. kitab 25. babı salât hakkındadır.
Atıf notu:
-Salât ü selâmın geniş manasını hisseden Hz. Bediüzzaman’ın bir müşahedesi, bak: 3327.p.