3298- SECDE سجده : “Asl-ı lügatte secde, son derece tevazu ile alçalıp serfüru etmek ki, kibrin tam zıddıdır. Şer’an da alnını yere koymaktır ki, ta’zim ve inkiyadın en yüksek suretidir.” (E.T. 318)
“Lügavî ve şer’î her secdede bir mana-yı tezellül ve ta’zim ü inkıyad vardır. Bunun için Allah’dan maadasına secde etmek şer’an küfürdür.” (E.T. 319)
3299- Kur’an (72:18) âyetinde Allah ile beraber başka birine dua ve ibadet etmeyin, yalnız Allah’a ibadet ve ondan istiane edin buyuruluyor. Hem,
“Rivayette vardır ki: “Âhirzamanda Deccal gibi bir kısım şahıslar, uluhiyet dava edecekler ve kendilerine secde ettirecekler.”
Allahu a’lem, bunun bir te’vili şudur ki: Nasıl bir padişahı inkâr eden bir bedevi kumandan, kendinde ve başka kumandanlardı, hâkimiyetleri nisbetinde birer küçük padişahlık tasavvur eder. Aynen öyle de: Tabiiyyun ve maddiyyun mezhebinin başına geçen o eşhas, kuvvetleri nisbetinde kendilerinde bir nevi rububiyet tahayyül ederler ve raiyetini kendi kuvveti için kendine ve heykellerine ubudiyetkârane serfüru ettirirler, başlarını rükûa ge-tirirler demektir.” (Ş. 584) (Bak: Endad)
Bir atıf notu:
-Allah’dan başkasına baş ile yapılan secde dalalettir, bak: 1344/1.p.
3300- Allah’a manevi yakınlığın en ileri derecesi secde hali olduğu gibi böyle şuurlu secdeler de, bu manevi yakınlığı kazanmaya vesiledir. Nitekim çok küllî esrara işaret eden (96:19) âyeti bu hakikatı da ders veriyor.
“Hadis-i sahihte de varid olduğu üzere: اَقْرَبُ مَايَكُونُ الْعَبْدُ اِلَى رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ
“Kulun Rabbine en yakın olabileceği hal, secde ederkendir.”
Bir hadis-i kudside de:
لَايَزَالُ الْعَبْدُ يَتَقَرَّبُ اِلَىَّ بِالنَّوَافِلَ حَتَّى اَكُونَ سَمْعَهُ وَبَصَرَهُ وَقَلْبَهُ
Kul bana fazla ibadetlerle mütemadiyen yaklaşır, o derece ki nihayet ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, duyduğu kalbi olurum; benimle işitir, benimle görür, benimle duyar” buyurulmuştur.” (E.T.5962)
Ebu Davud 875. hadisi, secdenin ehemmiyetini beyan eder.