3717- TEFE’ÜL تفأل : (Tefaül) «“Fe’l” kökünden gelir. Fe’l: Fa’nın fethi ve hemzenin sükûnu ile “tıyere” mukabildir ki, lisanımızda fal derler. Uğur tutmağa ve yümn kelimesinin tahrif edilmişi olarak yom tutmak ta’bir olunur.
Meselâ: Bir hasta, bir kimseden “Ya Sâlim!” ve gayb bir şey arayan da, “Ya Vâcid!” lafızlarını işitince şifa ve aradığını bulmaya teyemmünle azm ve ümid eder. Ve bu fal daima hayırda kullanılır. Bir kavle göre, hayırda ve şerde kullanılır. Cem’i, fuûl ve uf’ul gelir. Hemzeyi elife kalb ile, fal demek dahi caizdir. Tefaül, tefe’ül, iftial hepsi de fal tutmak manasınadır.» (S.M. ci:7, sh:85) (Bak: İstihare, Teşe’üm, Tevafuk)
3718- - Henüz bilinmeyen lehte veya aleyhte bazı durumları önceden bir derece anlamak yolunda, bazı hâdiseleri alâkalı görüp Allah tarafından birer alâmet ve işaret sayarak teyakkuza vesile olacak manada tefsir etmek meşru görülmüştür. Fakat tefe’ülü yani görülen işaretleri Allah tarafından olduğunu düşünmeden, tesadüfî veya eşyanın ve hâdiselerin zatlarında hayır ve şerlilik bulunduğunu kabul etmek, itikad esaslarına aykırıdır. Ve şeytan ve ervah-ı habisenin aldatmasına ve vesvese vermesine kapı açmaktır. Bütün kâinata hakim olan Allah’ın adaletli ve merhametli kaderini bilmemektir. Bu tarz fal, dinde şiddetle reddedilmiştir. Allah’ın rahmeti, şerri istemediği ve imtihan dünyasında hayırlara karşı şerlerin ve ervah-ı habisenin asılsız vesvese ve telkinatı olduğu cihetle, böyle vahi vesveselerle bazı şeyleri uğursuz saymak düşüncesi hakikat değildir, vehmîdir ve ehemmiyeti yoktur. (Bak: Vesvese)
3719- Bunun için teşe’ümü red ve «beşer idrakinin akibetini kestiremediği mühim işlerde İslâm dini istihare ile tefe’ülü talim etmiştir.» (S.B.M. cilt:11, sh:113)
Bir hadis-i şerif meali şöyledir: «Ebu Hüreyre (R.A.) Resulullah (A.S.M.)’ın: “İslâmda teşe’üm yoktur, en hayırlısı tefe’üldür” buyurduğunu işittim, dediği rivayet olunmuştur. Mecliste bulunanlar: Tefe’ül nedir ya Resulallah? diye sordular. Resul-i Ekrem: Sizden birinizin duyduğu salih (güzel) sözdür, diye buyurdu.»1
3720- Hem «Hudeybiye’de Kureyş, müslümanları müşkil bir vaziyete soktuğu sırada, Kureyş tarafından muahede akdine me’zun bir hey’etin Süheyl bin Amr’ın riyaseti altında gelmekte olduğu duyulunca, Resul-i Ekrem uysallık ve yumuşaklık ifade eden (Süheyl) adıyla tefe’ül ederek ashabına: “Artık işiniz kolaylaştı!” buyurmuştur. Güzel sözle tefe’üle dair güzel bir örnek de Arab edip ve şairi Asmai İbn-i Avn’dan hikâye ederek vermiştir ve doktora gitmek üzere evinden çıkan bir hastanın: (Sâlim) diye birisinin çağırıldığını duyarak hastalığından kurtulacağına yom tutmasıdır, demiştir.» (S.B.M. cild:12, sh:101) Sahih-i Müslim, Kitab-üs Selâm’ın Tıyer ve Fal babı ve İbn-i Mace, Kitab-üt Tıb, 43. bab da aynı mevzuya aittir.
1 S.B.M. hadis:1936