1729- İSBAT إثبات : Doğruyu delil göstererek meydana koymak. Delil ve şahitle bir fikrin sıhhatını göstermek. İtiraf, ikrar ve tasdik etmek. *Sabit ve muhkem kılmak. *Baki ve payidar eylemek. *Delil. Bürhan, Şahid. (Bak: Delil, Hads, İrşad)
1730- Bazı insanlar birşeye akılları ermeyince, hemen o şeyin inkârına giderler Halbuki insan aklı, bilmediği çok şeyleri zamanla öğrendiği gibi pek çok şeyleri de bilememektedir. Hem bir şeyin varlığını bilmek başkadır, mahiyetini bilmek başkadır. Bazı şeyler var ki, varlıağını biliriz fakat mahiyetini bilmeyiz.
Hem herbir şeyin kendine has isbat delilleri vardır. Meselâ kimyaya ait inceleme ve isbatlar, laboratuvarda yapıldığı için, sosyolojiye ait meselelerin isbatını da kimya metotlarıyla isteyen adam cehlini ilan eder. Öyle de: İstidlalata dayanan mücerred mefhumlar dahi mahsusat âleminde maddi ölçülerle ölçülmez ve anlaşılmaz.
Hem bazı meseleler de var ki, o meselelerin mütehassısı olmayanlar bilemez. Zamanımızda âdiyat haline gelmiş ve mahiyetlerine dikkat edilmediğinden ülfetle basit zannedilen öyle fennî keşfiyatlar var ki; bunlar üç-beş asır önceki insanlara söylenebilse idi, kabul etmeleri imkânsız olurdu. Meselâ: Televizyonla görünen resimlerin ve işitilen seslerin hakikatları, oturduğumuz odanın içinde ve atmosfer sahasında varken ve bu ses ve suretlerin hakikatları, kulağımızın içinde ve gözümüzün önünde bulunurken, onları ne görebiliriz ve ne de işitebiliriz. Eğer verici istasyonlar olup ta alıcı cihazlar olmasaydı, havada bulunan bu ses ve suret dalgalarının varlığını bu zamanda dahi bazı kimseler akıllarına sığdıramaz ve kabul edemezlerdi. Demek görmediğim şeye inanmam diyen adam ancak cehlini ilan eder. Hem mühim bir kaidedir ki; adem ve nefiy isbat edilmez. Çünki yokluğun vücudu yoktur ki, olduğu yerde gösterilsin. Hem yokluğun eseri de yoktur ki, eserinden kendisinin varlığına istidlal edilsin. O halde inkâra dayanan iddialar, çok kere hayalî ve delilsiz iddialardır. (Bak: adem-i Kabul ve 1894.p.)