3798- TEŞRİ’ تشريع : Yolu açık ve vazıh kılma. *Şeriata isnad ve nisbet eylemek. *Kanun vaz’ ve tenfiz eylemek. *Peygamberimiz’in (A.S.M.)  şeriata dair emretmesi. (Bak: Adalet, İctihad, Şeriat)

Bir atıf notu:

- Beşerî anlayışlarla dinde teşri’ yapılamaz, bak: 2196.p.

3799- İctihad yapmak salahiyetinde olmayan kişilerden müteşekkil bir hey’et, dinin hükmetmediği saha olan mubahatta, yani اَنْتَ اَعْلَمُ بِاُمُو رِدُنْيَا كُمْ 1 manasındaki hadislerini mana çerçevesine giren umûr-u dünya hakkında maslahatlara göre kanun yapabilir. (Bak: 3677.p.sonu) Fakat dinde hükme bağlanmış ve dinin teşri’ sahasına girip müctehidînin yeni içtihadını gerektiren mes’elelerde böyle dinî salahiyeti bulunmıyan bir heyet, maslahat anlayışı ile teşri’ yapamaz.

3799/1- Kur’anda “Yoksa onların şerikleri var da onlara dinden Allah’ın izin vermediği şeyleri meşru’ kıldılar öyle mi? mealindeki (42:21) âyetinin tefsirinde şöyle deniliyor:

«Allah’ın izin vermediği (şeriata zıd düşen) şeyleri meşru’ kılmak için şeriat yapmaya kalkışmak (dine aykırı teşri’de bulunmak), dünya harsi (kültürü ve menfaatı) namına yapılan fenalıkların, şirklerin başında sayılmak lâzım geleceğini ihtar eder...

Allah’ın şer’ine (gönderdiği hükümlere) karşı gelmek için, yoksa o müşriklerin, o muasır kâfirlerin bir takım şerikleri (Bak: Endad) var ve istedikleri gibi teşri’ (kanun yapma) salahiyetini haiz bulunuyorlar da

شَرَعُوا لَهُمْ مِنَ الدِّينِ مَايَاْزَنْ بِهِ اللَّهُ dinden Allah’ın izin vermediği şeyleri onlara meşru’ mu kıldılar... Allah’ın izin vermediği, meşru’ kılmadığı bir takım şeyleri teşri’ ediyorlar, diledikleri gibi din yapıyorlar öyle mi?.. İnsanların teşri’deki mesaisi Allah Teala’nın izni hududunu aşmamalıdır. (Mubahat dışına çıkmamalıdır.)» (E.T. 4238-4239) Kur’an (18:110) âyeti de, ibadette şirki men etmekle mezkûr manayı teyid eder.

Bir atıf notu:

- Hz. Lokman’ın oğluna “Allah’a şirk koşma” nasihatının asrımıza bakan vechi, bak: 3760/8.p.

3800- İkinci meşrutiyet devresinde teşri’ organı hakkında Bediüzzaman’a sorulan bir sual ve cevabı:

«Meclis-i Meb’usanda Hristiyanlar, Yahudiler vardır. Onların reylerinin şeriatta ne kıymeti vardır?

Cevab: Evvela, meşverette hüküm ekserindir. Ekseriyet ise müslümandır. Altmıştan fazla ülemadır. Meb’us hürdür. Hiçbir te’sir altında olmamak gerektir. Demek hâkim İslâmdır.

Saniyen: Saati yapmakta veyahut makineyi işletmekte sanatkâr bir Haço veya Berham’ın reyi mu’teberdir. Şeriat reddetmediği gibi, Meclis-i Meb’usandaki mesalih-i siyasiye ve menafi-i iktisadiye dahi ekseri bu kabilden olduğundan reddetmemek lâzım gelir.

3801- Amma ahkâm ve hukuk ise, zaten tebeddül etmez. Tatbikat ve tercihattır ki, meşverete ihtiyaç gösterir. Meb’usların vazifesi o ahkâm ve hukuku, su-i istimal etmemek ve bazı kadı ve müftilerin hilelerine meydan vermemek için, bazı kanunları yapmak, etrafına sur etmektir. Aslın tebdiline gitmek olmaz. Gidilse intihardır.» (A.B. 417)

3802- «Âlem-i İslâmiyetin ukde-i hayatiyesini tenbih ve te’min ve meyl-ütterakkisini fa’al etmek için adalet ve meşveretten ibaret olan meşrutiyetin me’haz ve menbaını, ezel ve ebed şanında olan kanun-u İlahiyenin şarihi olan mezahib-i erbaayı ittihaz etmektir. Zira milyonlarla dâhîlerin ecr-i âhiret için istinbat ettikleri bahr-ı umman gibi mesail-i şer’iyeye kanaat etmeyip, Avrupa’ya ahkâm ve ahlâkta dilencilik ve izhar-ı fakr etmek, din-i İslâma bir cinayettir.» (A.B. 372)

1 S.M. 44.kitab-ül fezail 38.bab hadis: 141 ve İ.M. 16.kitab-ür rehin 15.bab.

Yukarı Çık